Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ekim '12

 
Kategori
Alternatif Tatil
 

Sakarya'da Kabaklava zamanı

Sakarya'da Kabaklava zamanı
 

Adapazarı adı ile özleşen tatlı: Kabaklava


Dursun Özden                                                                                            

Anadolu’da şu söylence dilden dile dolaşır: “Her köyün bir delisi, her güzelin bir kusuru, her yiğidin bir yemek yeme usulü ve her yörenin adı ile eş bir simgesi vardır.”

Sakarya adı da; “Kabaklava” ile anılmaktadır.

Sakarya ili, adını Sakarya Nehri’nden almıştır. Bir rivayete göre de, Sakar Dede’den aldığı söylenmektedir.

1954’de il olan Sakarya’nın diğer adı ise, Adapazarı’dır. Adapazarı, İstanbul’a 1,5 ve Ankara’ya 3,5 saat uzaklıktadır.

Sakarya’nın plaka numarası; 54’dür. Bir zamanlar Karadeniz rüzgarı gibi sert esen, bıçkın gençlerle pek çok kupayı alan Sakarya Spor’un renkleri; yeşil ve siyahtır.

Doğu Marmara ve Batı Karadeniz Bölgesi’nde yer alan Sakarya ili; verimli toprakları, gölleri, tarihi, çok kültürlü özelliği, etnik ve doğal zenginliği ve önemli göç yolları üzerinde bulunması nedeniyle, M.Ö. XII. yüzyıldan beri önemli bir yerleşim merkezi haline gelmiştir. Sakarya’da, Karadeniz’in nemli ve Anadolu’nun karasal iklim özelliklerini görmek mümkündür. Bu nedenle sosyal yaşamda bu özelliğe uygun olarak şekillenmiştir.

Sakarya’da gezilip görülecek yerler nerelerdir? Orada nerede kalınır ve ne yenir- içilir? Ne zaman ve nasıl gidilir? Yapmanız ve yaşamanız gerekenler neler? Gideceğiniz yer güvenli ve sağlıklı mı? Sırt çantanıza neler koymalısınız? Tüm soruların yanıtı yazının içindedir…

Oldukça duygulandırıcı ortamı ile dikkat çeken Deprem Müzesi, doğanın insanlara ders alınması için anımsattığı görsellerin sergilendiği yer... Sakarya, Kuzeybatı Anadolu fay hattında yer alması nedeniyle; yer hareketlerinin ve depremlerin de çok yaşandığı bir ildir. Bu coğrafyanın bir başka özelliği de; verimli alüvyonlu toprakları, yeraltı su kaynakları ve termal kaplıcalarının bol olmasıdır.

Sonradan onarılan 100 adet Osmanlı evinin de yer aldığı, Mesire yeri ve kaplıcası ile ünlü Taraklı ilçesinde bulunan ve İstanbul’dan gelen iki bayanın restore ettirip, işletmeye açtığı “Hanımlar Konağı”nda, Ada’nın meşhur ıslama köftesi, köpük helvası, uhud adı verilen buğday özü tatlısı ve Osmanlı yemekleri yenir. Öte yandan, Safranbolu mimari özelliklerini anımsatan sokak, ev, işyeri ve konakların bulunduğu Taraklı; “Dünyada yaşanılabilir sakin kent (Cittaslow) belgesine sahip ender yerlerden biri olarak da, turizme hizmet vermektedir.

Geçtiğimiz hafta sonu, Sakarya Turizm Platformu’nun davetlisi olarak, ilin tanıtımı için hazırlanan geziye katıldım. Sakarya Valisi Mustafa Büyük, Sakarya’nın ilk kadın milletvekili ve bir “Ada sevdalısı” olan Doç. Dr. Ayşenur İslam ve rehberimizMüjgan Zaman başta olmak üzere; organizasyondaki tüm görevliler, konukseverliğin en güzel örneğini bizlere gösterdiler. Adalı hemen herkes, Sakarya’yı “Marka Kent” yapmak için seferberlik ilan etmişler.

“Marka Kent Sakarya”,beşeri sermaye olarak adlandırılan imece bir proje olarak; “cazibe-algı-servis” sistemi üzerinde şekilleniyor. İnsanla gerçekleşecek olan bu sistemin ilk uygulaması ve örnek adımları, Sakarya’da atılıyor. Bu projenin başka bir amacı da, yerli ve yabancı basın mensuplarının bölgeyi görmelerini sağlamak ve turizm yelpazesini genişletmektir. Bu nedenle hiçbir masraftan kaçınılmadığı ortadadır. Sakarya’daki idari ve yerel yöneticiler, turizm yatırımcıları, işletmeciler ve halkın da katıldığı bu proje nedeniyle, bir dizi etkinlik yapılıyor.    

Bu etkinlikler dolayısıyla, Sapanca Gölü kıyısında bulunan beş yıldızlı bir otelde konakladık. Sapanca’nın Mahmudiye Köyü sınırları içerisindeki Naturköy Vadisi’nde, şelale kenarında yapılan bir köy kahvaltısının vermiş olduğu inanılmaz huzuru yaşadık. Kahvaltıda her şey doğal ve organikti. Gittiğimiz her ilçe, köy ve tesisteki yiyecekler, yöreye özgü yerel lezzetlerdi. Özellikle kabaktan yapılan her türden (40 çeşit) yiyecek, dikkatimizden kaçmadı. Bölgenin ünlü tatlısı (fındıklı, cevizli, tereyağlı, kaymaklı ve kabaklı) “Kabaklava”nın tadı damağımızda kaldı. Bölgede 117 tescilli yemek çeşidi olduğu bilinmektedir.  

Sapanca’dan başlayan gezimiz; Karadeniz kıyısında bulunan Kocaali ve Karasu ilçelerinden, Taraklı’ya kadar uzandı. Bu gezinin amacı; daha çok üniversite, sanayi ve tarım kenti olarak bilinen Sakarya’nın tüm bunların dışında; kültürel, tarihi, doğal ve turistik yerlere sahip olması gibi başka zengin özelliklerinin de bulunduğunu insanlara duyurmaktır. Güneş, deniz ve kumun yanı sıra; alternatif turizm potansiyelini barındıran dağcılık, rafting, kanon, sörf, tekne, yamaç paraşütü, karavan turizmi, dinlence ve eğlence için önemli olanaklara sahip bölgede; endemik 2 bin hayvan ve 4 bin bitki çeşidi bulunmaktadır.  

Su Basan Ormanı ile ünlü Sakarya’nın en şirin yerlerinin başında Sapanca gelmektedir. Sebze ve meyveleri ile ünlü olup, 1920’li yıllarda Ulusal Kurtuluş Savaşımızın öncülerinden Ali Fuat Paşa’nın ismiyle onurlandırılan Alifuatpaşa ilçesindeki Kuvayı Milliye Müzesi, gezilip görülmesi gerekli yerlerin başında geliyor. Tarihi İpek Yolu’nun üzerinden geçtiği bilinen Beş Köprü (Justinyaus Köprüsü) ve Litinya dönemine ait bir başka tarihi köprü, hala Sakarya Nehri’nin iki yakasına ulaşım sağlamaktadır. Görülmeye değer ve altından Sakarya Nehri’nin çağlayarak aktığı bu tarihi köprü; 384 metre uzunluğunda, 9,80 metre genişliğinde olup ve 12 kemerlidir. Tam da bu manzara karşısında, tarihle doğanın kucaklaştığı, dingin su sesi ve yeşilin her tonunun görsel dansı eşliğinde; Kabaklava yenir…

Karasu, Kocaali, Taraklı ve Sapanca’nın yanı sıra; ayvası ile ünlü Geyve’de “Müşküle üzümü” hasadı, Pamukova Kalesi, Poyrazlar köyü mesire alanı, Balkanlardan gelen göçmenlerin yerleşkesi olan ve bilinçli tarım yapmalarıyla ünlü Nal Köyü, Ali Nihat Gökyiğit Vakfı tarım projesi uygulama alanı ve Sapanca Gölü çevresindeki çok yıldızlı otel ve dinlenme tesisleri; bölgenin turizm potansiyelini artırmaktadır.

Son olarak bölgenin iki farklı doğa harikası yerinden söz edeceğim. 60’lı yıllarda ünlü bir politikacının “Kayseri’ye liman yaptıracağım.” sözünü duyunca gülmüştük. Ama tarihin bir döneminde, Karadeniz’e dökülen Sakarya Nehri’ni kaynağına doğru ters akıtmak için; Karadeniz’in suyunu iki bin yıl önce Sapanca Gölü’ne ulaştırmak amacıyla yapılan çalışmaların izlerine tanık olduk. Çark Deresi üzerine yapılan tarihi köprünün mazgalları bunun kanıtıdır.

Acarlar Longozudenilen doğa harikası yerin üzerine, Çinlilerin otomotiv fabrikası kuracağının duyumu, halkı ve çevrecileri harekete geçirdi. Acarlar Longozu, su içinde bir ormanlık alan. Küçük ve yeşil tepeler içinde bir vaha... Vaha içinde küçük bir göl... Göl içinde yüzlerce endemik bitki ve hayvanın yaşadığı acar bir orman… Acarlar kirlenmeden ve Çark Deresi kurumadan, yanlışlıktan çark etmenin tam zamanı…

Tarihi, kültürel, ekonomik ve sosyolojik zenginliklerin vatanı Sakarya; doğa harikası, saklı ve açık güzelliklerin var olduğu, şirin ve yaşanası bir yer. Bu güzelim vatanın her köşesi gibi Sakarya bölgesinde de; bu zengin dokunun yeniden keşfedilmesi, korunması, yaşatılması, tanıtılması ve tüm insanlığın ortak mirası olarak yarınlara bırakılması için, seferberlik ilan edilmiş. Bu bağlamda, “Sakarya Kültür ve Sanat Konseyi” çalışmaları,  Ada sevdalısı kişi ve kurumların bayrak yarışı ile sürüyor. Delikanlı, çalışkan, şduyarlı, çok kültürlü, doğa dostu, ağız dolusu gülen, nur yüzlü, güzel ve tatlı dilli insanların harman olduğu Sakarya’da sevdalanmanın, içsel - düşsel bir yolculuğa çıkmanın ve ağız tadıyla “Kabaklava” yemenin tam zamanı… Yarasın…

Fotoğraflar: Dursun Özden arşivi.

ozdendursun@gmail.com

 

 

 
Toplam blog
: 157
: 363
Kayıt tarihi
: 29.03.11
 
 

ÖZDEN, Dursun; (d: 21.10.1950, Niğde, Türkiye). Gazeteci, Gezi Yazarı, Şair, Belgesel Dursun Özde..