Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ocak '16

 
Kategori
Futbol
 

Sakarya'daki 4 Büyükler Turnuvası izlenimleri

Sakarya'daki 4 Büyükler Turnuvası izlenimleri
 

Acun Ilıca’lıyı seversiniz sevmezsiniz. O ayrı konu ama hakkını vermek gerekirse şu televizyonculuk işiyle toplum psikolojini çok iyi biliyor ve yaptığı programlar seyrediliyor.

Geçiniz Survivor’ları mesela ..  Daha 5 gün önce Yılbaşı’nda yaptığı program en çok izlenmede en yalın rakibine 2 misli fark atmış.

Süper Lige verilen aranın en kazançlısı ne şu, ne bu.. Yine o.

Sakarya’da 4 büyükler futbol turnuvası düzenlemiş bu kez.  Beşiktaş-Fenerbahe-Galatasaray ve Trabzonspor’un futbolu bırakmış  futbolcularını kapıştırıyor.

2.gün sonuna kadar seyrettiğim maçların izlenimine gelince;

Oynayan oyuncular  38-45 yaşları arasında hepimizin çok yakından tanıdığı, üstündeki formayı  90 lı yıllarla 2000 li yılların başlarında giymiş olan futbolcular. Hırslarında bir eksilme yok ama  bir maç sonrası Beşiktaş’lı Ahmet Dursun’un dediği gibi  ‘’beynimiz istiyor ama ayaklar bazen yerine getiremiyor’’  Bildiğimiz futbolcu kalıbında kalanlar çok az.

Bunların içinde Ali Güneş, Celil Sağıroğlu, Tümer Metin, İlhan Mansız, Oktay Derelioğlu, Murat Erdoğan, Ümit Karan, İbrahim Yattara, Emrah Eren fizik olarak görüntüsü pek bozulmayanlar. 

Fenerbahçe’de dönem olarak pek birbiriyle aynı takımda oynamış oyuncular yok. Mesela Tarık Daşgün var, Baliç var, Burhan Saatçioğlu var. Ali Güneş var..  Baliç fazla salmış.  Hiç ummadığım Tarık Daşgün takımın en iyisiydi. Yine de iyi mücadele ettiler Galatasaray’a 1 gol fakla yenilirken, Beşiktaş ile berebere kaldılar.

Beşiktaş isim olarak iyi bir ekipti  ama sadece isim olarak kaldılar ve sadece mücadele etmeye çalıştılar, diri değillerdi.

Trabzonspor da çok iyi mücadele etti ama  iki maçta da maçın sonunu getiremedi. Yoruldular. G.Saray maçında 4-2 öne geçmelerine rağmen kouyamadılar ve son dakikada mağlup oldular. İbrahim Yattara sadece takımın değil, bu turnuvanın en iyisi ve en keyif veren oyuncusuydu bana göre.

Galatasaray’a gelince. Muhtemelen turnuvayı 1. Bitirdiler. Hem Fenerbahçe’yi, hem Trabzonspor’u çok çekişmeli geçen maçlardan sonra 1 gol farkla yenmeyi başardılar. 

Galatasaray’da 2002 Dünya kupasında, ve kazandıkları UEFA kupasında yer alan Hasan Şaş, Hakan Ünsal, Ümit Davala, Ergün Penbe. Ümit Karan, vehatta Ayhan Akman, Mustafa Kocabey  (Papen Mustafa)  gibi uzun yıllar birlikte oynamış oyuncular fiziki uyumsuzluklarına rağmen bildiğiniz hırslarından bir şey kaybetmemişler ama enteresandır bu takıma başarıya götüren 3 isim bunlar değil. Kaleci Kerem, Mustafa Erdoğan ve Evren’di..

Bu arada Beşiktaş’lı dostlara bir şaka.. Kaleci arıyorlar ya, şu Kerem’i alsınlar. Futbolu bırakmış nasılsa bonservis bedeli yok!!!... Kilo mu?. Sanırım epey var ama icraata bek sen.. Kerem’i futbol oynadığı dönemler de beğenirdim. Çok iyi kaleciydi ama önünde ya Simoviç ya da Tafarel gibi dev kalecilerden pek imkan bulamadı kendine..

Bu turnuvanın en dikkat çekici özelliği de zaten kalecilerdi.. Hepsi de iyiydi..  Kerem’i diğerlerinden öne çıkarmak lazım. Sayısız gol kurtarışları yaparken, adeta ‘’uçan manda’’ örneğiydi. İnanılmazdı. Fenerbahçe kalecisi Recep Biler’e hayret ettim. Volkan Demirel’’le başlamışlardı Fenerbahçe’de. Değişerek oynuyorlardı. Hatta Trabzon’da bir de penaltı kurtarınca 1. Kaleci olmuştu Volkan’ın önünde.. Şimdi bakıyorsun, Volkan nerde, Recep nerde?. Recep futbolu bırakmış!!... Burada iyiydi yine.

Trabzonspor kalecisi Metin Aktaş,  Beşiktaş kalecisi Fevzi Tuncay çok iyilerdi.

Bana göre turnuvanın yıldızları ise İbrahim Yattara, kaleci Kerem ve yine G.Saray’dan Murat Erdoğan idi.

Taç kuralı olmadığından kenarlardan oynamak var ama bizim oyuncular bunu pek bilmediğinden ya da oyun içinde akıl edemediğinden buralardan istifade edemediler. Oysa Avrupa'lı oyuncular salon turnuvalarında duvardan ok iyi paslaşabiliyorlar. Burada duvar diplerinde çok sıkışma oldu ve  buralarda çok da faul yapıldı istemeden. 

Televizyon canlı yayınladığı halde salon son yerine kadar doluydu. Salonda bir o kadar yer daha olsa eminim dolardı, giremeyenler vardı. Federasyon istese böyle ilgi çekici ve kusursuz süzenleyebilir miydi?. Tartışılır.  3 büyüklerin taraftarının birbirlerinin maçlarına giremediğini düşünürsek, bir salona 4 büyük taraftarın seyircisini doldurmak herkesin ve hatta Federasyonun bile ne cesaret edebileceği, ne de başaracağı bir iş değildir ki insanlar keyif içinde sadece futbola daldılar, futbola doydular.

 

 
Toplam blog
: 465
: 918
Kayıt tarihi
: 15.01.09
 
 

İstanbul doğumluyum.. İstanbul'un  tramvaylı döneminden bu şehirde yaşıyorum. Gençlik yıllarında ..