Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '12

 
Kategori
Ruh Sağlığı
 

Sakın affetme!

Sakın affetme!
 

Sakın affetme!

Affetme ki içinde kötü duygular barınsın ve her gün yenileri biriksin.

Sakın affetme!

Ezil onca taşıdığın yükün altında. Yıllar içinde kamburun çıksın, bedenin eğilsin.

Karaciğerin öfkenin kara zehiriyle yorulsun ve toksin dolsun.

Sakın affetme!

O kötü duyguları bırakmamak için gereken havayı alamayan ciğerlerin solsun.

Sakın bırakma o nefret duygularını ki, nefret dolu bir hayatın olsun.

Sakın affetme ki, dengen bozulsun.

Sakın bırakma o duyguları, tüm hücrelerin seni bıraksın.

Sakın affetme ki, hayatın tadını çıkarmak varken tüm enerji odaların tıkansın.

Hayatın karanlıklarda kalsın, yaşamın yaşam olmaktan çıksın.

*****

Aslında haklısın böyle affetmemekte, affedememekte.

"Affedemiyorum " diyorsan, öyledir.

Çünkü sen ne düşünüyor ve söylüyorsan hayatın da öyledir.

Ancak istersen affedersin. Sen ne istersen hayatın da onu ister!

*****

“Affedemiyorum “ lafı bir mazerettir. Seni anlıyorum insanın egosu incinir. İncindiği için ayni duyguyu onu incitenin de çekmesini ister. Unutmamak için de insan kötü duyguyu içinde hapseder.

Böylece takar buna egon. Bu takıntı sana pahalıya patlar. Bu takıntı her gün biraz daha yoğunlaşır ve bilinçaltı katmanlarının en derinine iner. Önce alışkanlık halini alır ve daha sonra bağımlılık. Sonra kemikleşir ve bilmediğin kadar kaderin olur. O takıntı artık hep oradadır ve seni bağlar ama o artık senden bağımsızdır. Orada olduğunu artık fark edemez haldesindir. Bilincinden çok daha farklı, aşağılarda bir yerlerdedir. Oradan seni idare eder hatta sana hükmeder. Küçük büyük önüne gelen her incinmede bir zamanlar incinmiş olan egon kendini önyargı, hayal kırıklığı, kızgınlık, üzüntü , acı ve stres olarak gösterecektir. Hatta daha da şiddetlenecek ve nefrete dönüşecek, öfke patlamaları ve panik atak, hatta daha sonraları belki kalp krizi belki kanser! Sonunu bil! Başını gör! Değer mi hayatını riske atmaya bir sor?

 

Bize yapılan bir haksızlığı affedemeyeceğimizi sanıyoruz. Çünkü bağışlamanın ne olduğunu bilmiyoruz. Bize haksızlığı yapanı bağışladığımızı sanırken aslında bağışladığımız kendimiziz. Affetmek kendimizi kötü duygulardan ve kötü duyguların yol açacağı kötü olaylardan bağışlamak demek! Bir bunu bilsek!

Ne yazık ki bunu da bilmiyoruz. Bir bilsek ki kötü duyguyu içinde barındıran biziz. Kini, öfkeyi, hayal kırıklığını, güvensizliği yaşayan da içinde ağır bir yük gibi taşıyan da biziz. O kişinin belki umurunda bile değiliz. Onu değil kendi içimizdeki bu kötü duyguları affetmeliyiz. Biz kendimizi affetmeliyiz.

Olayları affetmeliyiz. Kendi içimizde affetmeliyiz.

Bırak o bilmesin. Onu da yolla Allah'a havale et, gitsin.

Affetmekten benim anladığım budur. Affetmek içinde biriken kiri, tortuyu boşaltmaktır.

Altından kalkamayacağın tonlarca ağırlığı bırakıp hafiflemektir.

Kuş gibi özgür kanat çırpmak demektir. Kendi kişisel cennetini yaratmak istersense affet gitsin!

 

 
Toplam blog
: 103
: 2248
Kayıt tarihi
: 26.07.06
 
 

 Hacettepe Üniversitesi'nde Psikoloji okudu. İ.Ü. Gazetecilik mezunudur. Öğrencilik yıllarında İn..