Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Portakal Çiçeği ve FISILTI

http://blog.milliyet.com.tr/elvince

18 Haziran '10

 
Kategori
Blog
 

sakın blog yazarı oldugumu söylemeyin, annem beni "kadınlar hamamında natır" sanıyor

sakın blog yazarı oldugumu söylemeyin, annem beni "kadınlar  hamamında natır" sanıyor
 

ZOR İŞ...



17 yaşımda dikilmiş babamın karşısına " baba ben tiyatrocu olcam " demiştim. Babam yüzüme öyle bir bakmıştı ki, burnumla sol kulağım yer değiştirmiş sanmıştım. Bugün bile bir ad koyamadım o bakışa. Kısacası ben bir tiyatrocu değilim. Aç ve açıkta da değilim, demek ki; bilimum haklıymış babam.


Ev kadınıyım; hırım gürüm, işim gücüm hiç eksik değil, bir de yaşlandıkça misafirliğini uzatan hastalıklar, eh yani; ben 24 saat çalışan biriyim. Bir bakışa kurban edilen bir ömrüm var, “ömrüm, ömrüm “ radyoda çalan bir türkü mü sanırsınız ? Es verelim mi…

Yüreğim türkü çığrıyor, dinlemeliyim.


“Blog yazmalısın” dedi, bir arkadaş. “Bak ben yazıyorum, ne umudum var bilsen buradan. Bizden iyi mi köşe yazarları ?”

Köşe, köşe dönmeyi çağrıştırdı bende. İştahlandım.

İyi de; ben okulu bitireli onca sene olmuş, ne gramer, ne de blog yazmak hakkında bir bilgim vardı.


-Adam sende, herkes yazıyordu. Biz niye eksik kalsaydık, değil mi? Körler sağırlar birbirini ağırlar soyunduk “blogerliğe”

Çinde blog yazmak son derece yaygınmış, çekik gözlü bay ve bayanlar, çalışmaktan ve çoğalmaktan arta kalan zamanlarında blog yazıyorlarmış.


Herkesin bildiğini tahmin ettiğim bir efsane vardır. 1 milyar çinli - her anlatılışta rakamlar değişir- aynı anda zıplasa Amerika Birleşik Devletlerinde -yine her anlatışta rakamların değiştiği bir büyüklükte- bir deprem olacağıdır. Düşünsenize hepsi birden “gönder” butonuna bassa…


Sansürün şiddetini hiç kaybetmeden sürdüğü Çin'de en büyük sıkıntı blog yazarlarında yaşanıyormuş. Çin yönetiminin her geçen gün uzayan 'sakıncalı konular' listesine giren konularda yazanlar sayısı 30 bini geçen resmi internet deneticileri tarafından fark edildiğinde, hızlı bir sorgulama ve yargılama süreci başlıyor. Sonunda da genellikle blog yazarlarına hapis yolu görünüyor. Ülkedeki son mağdur Li Hong takma ismiyle yazan Zhang Jianhong oldu. Devletin gücünü zayıflatmaya teşebbüsten yargılanan 48 yaşındaki Jianhong insan haklarını savunan 63 yazısından dolayı altı yıl hapse mahkûm oldu.


Bizim memlekette olmamış iş var mı? Sinsince sızabilirler aramıza ve bizi en ince ayrıntılarımıza kadar yoklayabilirler. Kim, kiminle , nerde, ne zaman, ne için burda?

Aydın Sevinç blogerin yaşadıklarını yaşamadım; ama bana hiçte abartılı ya da hayal ürünü gelmedi, ekonomimize sızan Çin malları kadar gerçekçi duruyordu.


İyi ki ev kadınıyım;

Başvurduğum işin üst düzey yetkilisi kalkıp da bana,” bu nasıl iştir bayan portakal çiçeği, siz ajan mısınız? Neden takma isimle “milliyette" blog yazıyorsunuz? Derdiniz şirketimizin kirli iç çamaşırlarını ifşa etmek mi, hatta Çinli olabilir misiniz? “ Deseydi, cidden düşer bayılırdım. Bir iki lafı bir araya getiripte kendimi anlatamadığım gibi, o canım işten de başlamadan olurdum.

Stresli iş bloger olmak; gündemde kalmak için uğraşmak gerekli, ona buna çatmak, karıncanın geçemeyeceği iğne deliğinden deveyi üstelikte hamuduyla geçirmek gerekli. Geçirmek diyorum da, çoğu blogerin devesinin arkası hep o deliğe takılı kalıyor, ya hamud ya deveden vazgeçmek, işte buraya tam denk geliyor.

İyi ki ne su ne sabun diyorum, ben ne kervancıyım, ne hancı. İyi bir bloger nasıl olunur bilemiyorum ki, suya sabuna dolanayım. En iyisi bir türkü çığırmak “parmağında yüzükler kolunda bilezikler, oy ben sana dolanayım nedir bu güzellikler.”


Bir bloger blogunda “yaşamaktan yazmaya vakit bulamadağını” yazmıştı. Benim anladığım kadarıyla da, kız arkadaşının elinden, elma şekerini kapmış, yaramaz, çilli burunlu oğlan çocuğu kadar memnundu bundan da. Yaşamaktan yazmaya fırsat bulamamak…Güzel iş. Yani blogerler yaşamıyor mu, şimdi buna takıldı aklım, neyse.


Blogerlik ;

sabah uyandığında, daha karga kahvaltısını etmeden, bilgisayarın aç düğmesine basmak, uyku sersemi yorum var mı aranmak, yoksa onlarca blogu anlayıp anladım mı, demeden hatta seçmeden okumak, yorumlamak, iki dakida bir blog yollamak (bunlara bayılıyorum, benim ne kadar iyi yazdığımı görmemi sağlıyorlar, iyi ki varlar sağ olsunlar) her 5 dakikada bir başka bir blogere isimli isimsiz çatmak, dürtmek amaçlı bloglar göndermek, Turizmci olmak, ( en faydalı blogerler bunlar, en azından şu kriz döneminde iç truzim adına çabalıyorlar) toplantılar düzenlemek ki, bu toplantılarda kurulan kulisler ve dostluklarda işin cabası; kimin gözü renkli kimin lens, kimin saçı takma kimin değil, el altından yaymak az şeymi. çok zor şey çok…


Yani blogerlik çok zor iş. Ben babamın terslemesi yüzünden tiyatrocu olamadım; ama daha zor bir meslekle tanıştım bloger olmak, memleket hizmet bekler değil mi? Yok beklemem diyorsa kendi bilir, Çinde bir kişi daha fazla oluverir…


Ömrüm, ömrüm…

ADANA.

 
Toplam blog
: 76
: 2902
Kayıt tarihi
: 06.11.06
 
 

"Yasamak sakaya gelmez,büyük bir ciddiyetle yasayacaksinbir sincap gibi mesela,yani yasamin disinda ..