Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Haziran '12

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Sakin-leş-tirici! Sıradan bir hikaye...

“İşaret parmağınızı öne uzattığınızda üç parmağınızı da kendinize doğrultursunuz.”

Gandhi
 
“Sakinleştirici hap kullanmanın da modası mı olur?” demeyin, oluyormuş. “İnanamama” halini yaşıyoruz ya şu günlerde ülkece hani. Buda olası bir durum. Sözüm meclisten dışarı, uyuşmuş beyinlerle bu kadar inanabiliyoruz ancak. Mesela büyük. Türkiye’de antidepresan kullanımı son 5 yılda yüzde 80 oranında artmış. Siyasette bundan istifade olsa gerek cenneti anaların ayaklarının altından daha yukarılara çekme çabasında. Vallahi utanıyorum!
 
“Nasılsın?” sorusuna, “İlaçlarımla beraber iyiyim.” diyen bir genç nesilden bahsediyorum. Şaka değil! Önceden doktor verdiği halde içilmeyen ilaçlar şimdi naneli şeker misali; midesi bulanan atıyor bir tane. Öyle ki en çok önerilen markalar araştırmasında ön sıralarda yer alıyor bu ilaçların isimleri. Ne deniyor çok merak ediyorum. Şöyle mi acaba? “Vallahi kardeş ben çok memnunum bundan. Bir alıyorsun; ne dert, ne tasa, ne siyaset… Aç olan aç, zengin olanın kaynağı neymiş? Emeklilik mezarda mı geliyormuş ancak? Ülkemizin askerleri masa başı siyasete kurban mı gidiyormuş? Savaşa mı katılıyormuşuz? Tecavüze uğrasak doğurmak zorunda mıymışız? Tecavüz çocuklarına ne mi olacakmış? Hiç umurunda olmuyor... Gül gibi yaşayıp gidiyorsun…” Burada gül yerine yazabileceğim 3 harfli çok kelime biliyorum aslında ama neyse…
 
Bir gün hepimizin büyük biraderlerin uzaktan kumandalı oyuncakları olacağımızı söylemişti ağabeylerimden biri. “Nasıl olur?” demiştim. “Ensemizden bir cip takıp bizi istedikleri gibi yönetecekler” cevabını vermişti. “Bu insan haklarına aykırı ama!” demiştim. Demişti ki “Bunu öyle güzel yapacaklar ki insanlar kendileri tercih edecek bu cipi takmayı.” Al işte! Ülkemin insanı o cipleri bir bardak suyla içiyor sabah akşam. Sorarsan eğer, yaşananlar ağır geliyordur o yüzden içiyorlardır. Bohemdirler ve yazarlar bunlar; uyuşuk kafalarıyla. O yüzden kimse anlamaz yazılanları, kimse okumaz. Halktan değildir ki zaten, farklı alemlerden yazarlar… Uyuşmuşluğun verdiği muhalefetle de her daim muhaliflerdir birde utanmadan. Suçlu ise benim anca okuryazar olan anandır, babamdır. Suçlu, bunları başa getirenlerdir ve bu millet hak ediyordur olanları zaten.
 
Duyduğum en güzel sözlerden biridir Gandhi’nin “İşaret parmağınızı öne uzattığınızda üç parmağınızı da kendinize doğrultursunuz.” sözü. Kendi kendimize yaptığımız kötü bir espri gibi bu. O parmaklarla kendi kendimizi parmaklıyoruz resmen… Suçu başkalarında, çözümü ise şuan kemikleri sızlayan atalarda arayan bir yığıntıyız!
 
Şimdi gündem anamızın, bacımızın bilmem neresinde olsun, namus namus diye bağıran ahmakların namusu ayaklar altına alınsın, bu arada alınan sakinleştiriciler ve gündem oyunları ile yasalar geçsin, köprüler dikilsin, topraklar verilsin, canlar alınsın, yüzlerce insan işsiz bırakılsın kimin umurunda. Aydınlığa ulaşmak istiyorsun Türkiye?  Konfüçyüs’ün dediği gibi, gölgeden çık!
 
Sevgiler…
Yavuz Gündoğan
Yaşam Koçu ve İletişim Uzmanı
www.yavuzgundogan.com
 
Toplam blog
: 4
: 149
Kayıt tarihi
: 02.05.12
 
 

İstanbul Üniversitesi’nde İletişim ve Sosyoloji okudu. Öğrencilikle birlikte medya sektöründe çal..