Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Temmuz '14

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Sakız Adası gezisi

Sakız Adası gezisi
 

Sakız Adası


19 Haziran 2014 tarihinde ETS Tur gemisi ile 4 gece Yunan adaları (Atina-Mikonos-Santorini-Rodos) turunu tamamladık ve sabah Çeşme’de 3 gün konaklayacağımız yere geçip “içimizde uhde kalmasın hazır vizemiz de var, Sakız adasını da günübirlik gidip görelim” diyor ve Sakız Adasına giden şirketlerin ofislerini ziyaret edip fiyatlar hakkında bilgi aldık.

İlk ziyaret ettiğimiz Ege Birlik ofisi bizle pek ilgilenmese de zorla fiyat ve turlar hakkında bilgi alabildik. Ancak gördüğümüz daha doğrusu görmediğimiz ilgi alaka nedeniyle Ertürk Lines firması ile de görüşüyoruz.

Ertürk Lines bizlere bilgi, broşür, fiyatlar hakkında birçok bilgiyi detaylı bir şekilde aktardı. Sonunda ben, eşim ve 7 yaşında kızım için toplam  83 Euro’ya (Ege Birlik’den daha ucuz) günübirlik gidiş-dönüş feribot ücretleri ile adadaki katılacağımız tur  için(rehber ve ulaşım) ödeyip, yurtdışı çıkış harçlarımızı da yatırarak Sakız adasına gitmek için gerekli işlemleri tamamlamış olduk.

Sakız adasına gidiş-dönüş feribot ücreti 20 Euro ancak bazen kampanya ile bu fiyat birkaç Euro inebiliyor. Çocuk için ise 10 Euro ücret alınıyor. Ada içinde katılacağımız tur için Ertürk Lines kızıma ücret almadı.

20 Haziran 2014 Cuma sabahı saat 09.00 gibi Çeşme Ulusoy Limanı’nda Gümrük işlemlerini tamamlayıp 09.30 feribotu ile Sakız adasına gitmek için yol alıyoruz. Feribot dediğime bakmayın bildiğiniz tekneler ile adaya ulaşım sağlanıyor. İstanbul Şehir hatları vapurları’nın yarısı kadar büyüklükte ya var ya da yok tekneler. Ancak hızlı feribot seferleri de başlamış. 20 dk. gibi sürede biraz fazla ücret ödeyip adaya ulaşmak mümkün. Ancak Sakız Adasına erkenden veya hızlıca bir turist neden ulaşır onu bilemem.!

50 dk. süren keyifli bir yolculuk sonrası Sakız Adasına varıyor ve gümrük işlemleri için sıraya giriyoruz. Gümrükte çalışan Yunanlı memurlar oldukça hızlı. 5-10 dk içinde resmi olarak adaya ayak basıyoruz.

Teknede tanışma fırsatı bulduğumuz rehberimiz Mustafa Kemal bey bize 11.30 ‘ da Tur otobüsünün kalkacağı yeri gösteriyor. Bu vakte kadar biz çarşıyı gezme fırsatı buluyoruz. Tur dönüşü akşam çarşıdaki tüm dükkanlar kapalı olması sebebiyle çarşıya öncelik veriyoruz.Liman ile çarşı 5 dk. yürüme mesafesinde. Küçük, 200 metre trafiğe kapalı kısmı bulunan çarşı göz açıp kapayana kadar bitiyor. Frappe(buzlu nescafe) yine tüm Yunan halkının olduğu gibi ada haklı için de vazgeçilmez bir içecek olarak göze çarpıyor.

Ada’da alınacak hediyelik ürünler reçeller ve damla sakızı. Rehberimiz bize  reçellerin glukoz ile yapıldığını ve doğallığı olmadığını söyleyince çarşıdan alışveriş yapmadan dönüyoruz.

11.30 gibi tur otobüsüne binip Mesta’ya doğru yol alıyoruz. Rehberimiz Mustafa Kemal bey ada’da yaşayan bir Türk ve eşi Yunanlı. Ada’nın tüm geçmişini biliyor.

Antik Ortaçağ köyü Mesta, merkezden 35 km uzaklıkta ve  45 dk. süren yolculuk ile, yamaçlarda yol boyunca görülen yüzlerce Sakız ağacı manzarası eşliğinde ilk durağımız. Burada harika dizayn edilmiş birbirine sıkı sıkı dizilmiş köy evlerini ve Kiliseyi ziyaret ediyoruz. Dar sokakları, Taş evleri, sokakların bir mağara görünümünde olması göze çarpıyor.Korsan ve Türklerin saldırılarından korunmak için evlerin dış duvar köşelerine küçük kuleler halinde siperler yapılmış. Evler arasında merkezi köprüler kurulup savaş sırasında kaçış yolları olarak kullanılmış. Serbest zamanda bol bol fotoğraf çekip, bu mistik köyün havasını soluyoruz. Köyün ufak bir meydanı var. Meydanda 2-3 tane cafe-restoran hizmet veriyor.  Sakız Adasında tüm köylerde tek meydan varmış. Bunun sebebi ise köy halkı gruplaşmasın, sadece tek bir yerde toplansın, birlik ve beraberlik içinde yaşasın diye.

Serbest zaman sonrası 4 km uzaklıktaki Mesta köyü rıhtımına varıyoruz. Sadece salaş 3 balık restoranı bulunan bu şirin rıhtımda denizde ördeklerin yüzüşünü seyredip öğlen yemeği molamızı veriyoruz.

Yemek tercihimiz Yunan Salatası, Barbun ve Kalamar ile adanın yerel birası. Barbun ve salata oldukça lezzetli ve taze idi. Ancak Kalamar bizim damak tadına uygun değil, biraz çiğ kalmıştı. Zaten tüm Avrupa nedense balık ve eti az pişmiş seviyor. Buna alışmak gerek. Fiyatlar ise uygun idi.  Kalamar ve Barbun 9 Euro, Salata 5 Euro, Bira ise 2,5 Euro idi. Adaya özgü köy ekmeği ise gerçekten lezzetli idi. Yemek sonrası yöresel kiraz reçeli ikram edildi. Hafif ve güzel bir tatlı olarak tadı damağımızda kaldı. Bu arada kediden korkan veya fobisi olan rıhtımdaki mekanlarda zor yemek yer, ayağı yere değmez onu belirteyim.!

Yemek sonrası rıhtımda biraz yürüyüş yapıyor ve fotoğraf çekiyoruz. Daha sonra Pirgi köyüne gitmek için yola çıkıyoruz.

30 dk. yolculuk sonrası Pirgi köyündeyiz.  Evlerin sıkı sıkıyı inşa edildiği ve bu yönden Mesta köyüne benzeyen ancak mimari süslemeleri çok farklı olan yine ilginç bir köyde buluyoruz kendimizi.

Pirgi, yine Korsan ve Türk saldırılarına karşı inşa edilmiş dar sokakları, , birçok Kiliseye sahip, siyah- beyaz geometrik şekillerin kombinasyonu ile eşsiz dış duvar dekorlu evleri ile bizleri kendinden geçiriyor. Evlere verilen geometrik şekiller el oymacılığı tekniği ile yapılmış.

Pirgi köyünde rehberimizin bize belli yerleri gezdirmesi sonrası fotoğraf çekmek için sokaklarda gezmeye başlıyoruz ve güzel kareler yakalıyoruz. Köyde yine bir meydan var. Biraz meydanda mola verip daha sonra buradan merkeze nazaran daha ucuz olduğunu duyduğumuz bir küçük markete girip saf damla sakızı alıyoruz. 5 Euro ve 10 Euroluk paketlenmiş halde satılan damla sakızları, sağlık açısından oldukça faydalıymış. Bir tencere sakızlı muhallebi için sadece bir nohut tanesi kadar sakız atmak yeterli imiş. Nohut tanesi kadar damla sakızı bile yoğun bir aroma bırakıyormuş.

Bir dönem Cristofor Colombo’nun da kaldığı Pirgi köyü’ndeki gezi süremizi tamamlayıp el seramikleriyle ünlü Armolia köyüne gidiyoruz.  

Armolia köyü de bir ortaçağ köyü imiş ancak günümüze eski görüntüsünden pek birşey kalmamış. Bence turun en zayıf halkası burası idi. Köyde görülecek pek birşey yok. Rehberimiz bizi seramik dükkanlarının olduğu tarafa götürüyor ancak dükkanlardaki seramik hediyelikler oldukça vasat ve sıradan. Biz fazla bakmadan dükkandan çıkıyoruz. Tura katılan bazı kişiler birkaç hediyelik alıyorlar ancak birçoğu bizimle aynı fikirde.

30 dk.süren alışveriş molası sonrası Armolia’dan ayrılıp Sakız ağaçlarını yakından görmek için ağaçların yoğun olduğu bölgeye gidiyoruz. Sakız ağacı bildiğiniz bodur bir ağaçtan ibaret ancak üzerindeki sakızı almak oldukça zahmetli bir iş. Devlet koruması altında olan bu ağaçların bir bölümü yakın zamanda çıkan yangın ile kül olmuş. Dünyada sadece bu adada yetişen ve eşi benzeri olmayan bu ağaçlar ada halkı için  bir miras, değerlerini biliyorlar. Bilim adamları aynı ağaç türünü dünyada birçok yere dikmiş ancak hiçbiri aynı aroma tadını yakalayamamış. Çok ilginçtir ki adanın bazı yerlerinde bile aynı durum sözkonusu. Mesela sahile yakın kısımlarda Sakız ağacı yetişiyor ancak verdiği sakız kaliteli ve asıl bölgede yetişen ile aynı aromada değil.

Sakız ağacı hasatını genelde adada yaşayan yaşlı halk yapıyormuş.  Sakız ağacı konusunda rehberimizden kültürel bilgileri aldıktan sonra şehir merkezine geir dönüp feribotumuzun kalkış saatine kadar bir kafede içeceklerimizi yudumluyoruz. Ben meşhur Yunan içeceği Frappe deniyorum ve beğenmiyorum. Ancak kızım tadına bakıyor ve çok hoşuna gidiyor. Yarıdan çoğunu bitiyor.  Sakızlı dondurma yemeden dönmek olmaz. Çok lezzetli dondurmaları var. Özellikle Sakızlıyı yemeden dönmeyin.

Adaya bireysel olarak gidip gezmek isteyenler için, araç kiralamak en uygun seçenek.  35 Euro’dan başlayan fiyatlar ile bir araç kiralayıp adanı batı tarafında bulunan terkedilmiş antik köy Anavatos ve Ortaçağ Antik köyü Avgonima ile Pirgi, Mesta ve Armolia gibi adanın güneyinde bulunan siyah taşlı plaj  Mavra Volia Beach ilaveten gezilebilir.

Sakız Adası günübirlik gezi için oldukça ilginç ve güzel bir ada. Görülmesini tavsiye edebilirim. Konaklamak isteyenler için limanda bir tane 4 yıldızlı otel var. Pansiyonlarda mevcut. Ancak birkaç gün konaklama düşünenler için,  adanın sakin yaşantısı ve görünümü oldukça sıkıcı gelebilir.

 

 
Toplam blog
: 38
: 4208
Kayıt tarihi
: 07.01.12
 
 

Küçüklüğümde yaramaz bir çocukmuşum, delirdiğim zamanlar kimse zaptedemezmiş beni. En büyük örneğ..