SALAKLARA ASALAKLAR

Salak, beyni olan ancak beynini kullanmayı  düşünmeyen, kendisine söylenen sözleri tekrar eden, verilen görevleri yapan kişidir. Beyni fonksiyonları eksik olduğundan değil, kullanmadığından bu sıfatı ona yaftalanmıştır. Aslında yaratılış olarak saf bir insanın özelliğine sahiptir. Robotlar gibi ama robot olmayan insan tiplidir. Ben de dâhil bu gruba giriyorum.

Bir de asalaklar var, bunlar salakların sırtına binmiş, çalışmak nedir bilmeyen, ancak çalışan salaklar var olduğu sürece yaşam şansı bulabilen kişilerdir. Bunlar yüksek ikna kabiliyetleri sayesinde daima vitrindedirler. Emek gerektirir hiç bir iş yapmazlar, çalıştırmayı çok iyi bilirler. Hem salakların sırtından inmezler. Hem çalışmaz hem de her zaman aslan payını onlar alır.

Asalaklar, salakları gözünden tanır. Asalaklar, tam bir yetenek avcısıdırlar. Onlar salaksız bir hiçtir. Öyle ki salaklar onların krallığı için, krallıklarının devamını sağlamak için her şey yaparlar. Asalaklar “öldür” derler, öldürürler.  “Oldur” derler, oldururlar. “Öl” derler, ölürler. Seni beğenmedim. “Robot yap”, robot yapar, “ev yap” ev yaparlar. Sınıflar arasında en küçük bir geçiş söz konusu değildir. Ama bazı yarı asalaklar bu geçiş için hep umut içindedirler. Zaten aslında sınıflar arası geçiş mümkün değildir. Asalaklar; salakların yiyeceğinden içeceğine kadar her konuda söz sahibidir. Cinsiyetlerine, düşmanlarına, dostlarına, milliyetlerine, daha birçok şeye asalaklar karar verir. Uzun lafın kısası salakların aklından geçen herşeye...

Gün gelir, iki asalak, kavga etmek ister, işte o zaman mahvolur salaklar. Hemen saflarını seçerler, boğazlayıverirler rakip grubun salaklarını. Neyse ki asalaklardan biri barış ister de kurtulur salakların bir kısmı. Sonra bir bakarsınız asalaklar barışmışlar, düğünler, dernekler, toplantılar, davetler. Hatta kız alıp vermişler, akraba olmuşlar. O anda salakların aklına şu soru gelmez, ya madem akraba olacaktınız, bu kadar insana neden kıydınız. Asalakların çok iyi ikna orduları vardır. Bunlar genellikle salaklıktan asalaklığa geçmeye çalışan salaklardır. O asalak adayları asalaklar için, salakları bazen “cı”, bazen “cu” diye bölerler olmazsa bir kez daha bölerler. Asalaklar sadece ellerini şaklatır, emir verirler.

Asalakları, her yerde görürsünüz, ama tanıyamazsınız. Çok hızlı hareket ederler. Çok hızlı düşünürler. Çok çabuk kılık değiştirirler. Nefesleri kuvvetlidir, yüzleri nurludur, elbiseleri aktır, ciltleri paktır. Melek gibidirler. Emirlerinde IQ seviyesi 170'lerde gezen salaklar adeta bir zırh gibi nerede olursa olsun, korurlar asalaklarını, diğer salaklardan. Asalakların tek dini vardır, salakların binlerce. Asalakların tek dili vardır, salakların binlerce. Asalakların tek milliyeti vardır, salakların binlerce. İşte o yüzden salaklar birbirlerini asla tanıyamazken asalaklar anında, nerede olursa olsun tanır.

Herkes kendi asalaklarına duacı. Herkes kendi asalaklarının ağzının içine bakıyor. Barış gelsin, dünya düzelsin, savaşlar olmasın. Ama ne mümkün asalaklar meşgul edilmeli. Savaşsa, savaş. Barışsa barış.