Saldırgan kediler

Bu sabah işe gitmek için acele acele durağa yürüyordum. Köşeyi döndüğümde biraz ileride oturan bir kedi gözüme ilişti. Daha önce de kedi saldırısına uğradığım için hep biraz uzak geçerim kedilerden. Yine öyle yapıp iki adım kadar yana çekilmiştim ki, hoooppp kedi üstüme atladı. Allahtan mesafeyi ayarlayamadı da önüme düştü. Tekrar hamle yapana kadar ben durağa uçmuştum bile.

Bu ikinci kez başıma geliyor. Kedilerde mi bir tuhaflık var bende mi bilemiyorum. Daha öncede çöp kutusunda yere atlayan bir kedi musallat olmuştu da onun yüzünden yolumu değiştirmek zorunda kalmıştım. Öyle ufacık, sevimli falan değiller. Sağolsun belediye çöpleri sık toplamadığı için çöp kovalarından çıkmıyorlar ve her bir kovada en az beş kedi var. Hepsi de iriyarı birer kabadayı gibi. Öyle pissttt falan demeler de işe yaramıyor. Çantayı savurup tabana kuvvet kaçıyorum ben. Tabiki çantayı boşluğa savuruyorum ve git başımdan diye bağırıyorum.

Sabah gazetelere bakarken kedi ısıran bir gencin weill hastalığı sonucu öldüğünü okudum. Fare gibi kemirgen hayvanlarda bulunan bir hastalıkmış ve insanda sarılık, böbrek, karaciğer yetmezliğine yol açıyormuş. Aslında çevrenize baktığınızda cidden çok fazla sayıda kedi ve köpek olduğunu görürsünüz. Belediyenin bu duruma bir çözüm bulması gerekir.

En güzeli veteriner fakülteleriyle ortak çalışma alanı oluşturmaları. En azından sokak hayvanları için bir program oluşturulabilinir. Hepsi etiketlenip aşıları, bakımları yapılabilinir. Belli periyotlarda yapılırsa bence bir problem kalmaz. Çöp kutuları daha steril hale getirilebilinir. Sabahları asfalta akmış çöp suları görmekten bıktım artık. En azından asfaltlar sabunlu sularla yıkanabilir.

Düşündükçe bir çok yeni proje üretilebilinir. Benim aklıma gelenler bunlar. Belediye çalışanlarının da akıllarına birşeyler gelir umarım.