Salih'i uçurun

İşleyen demir ışıldar demiş büyükler ki, katılmamak mümkün değil.Oynamayan,gerçek anlamda sorumluluk almayan genç oyuncunun potansiyelini açığa çıkardığı görülmemiştir.

Her maç bir önceki hafta gördüğü, hocasından dinlediği eksiklerini gidermeye çalışmak; bazı teknik taktik varyasyonların deneye deneye, yanlış yapa yapa üstesinden gelmek; iyi işler yaptıkça taraftarın desteğini alıp motivasyonu daha da artırmak...Oynamadan olmaz. Son 15 dakikalarda oyuna girerek hiç olmaz. 

Bu nedenledir ki büyük hedefli, kaybetmeye tahammülü olmayan, sonuç odaklı takımlarda bu gelişim hikayelerini çok nadir görebiliriz. Genç yıldız adayı, özellikle stres yükü ağır maçlarda pek kullanılmaz, daha ziyade tecrübeye prim verilir. Özellikle Avrupa'da iş bilen spor yöneticileri ise bu oyuncuları ilk fırsatta düzenli forma giyebilecekleri takımlara kiralar. Bizdeyse yıllardır Arda'dan başka kiralanıp pişme öyküsü duyamazsınız. Misal F.Bahçe, ümit vaadeden genç oyuncusu Beykan'ı Süper Lig ekibi Karabükspor'a kiraladı sene başında. Fakat gelişim kaydetmesi için buraya gelen genç oyuncu, sadece 3 maçta ilk 11' de kendine yer bularak toplamda 337 dakika süre alabildi. Bu tabloya bakınca bu transferin amacına ulaştığını maalesef ki söyleyemeyiz.

Yine F.Bahçe'nin geçmişte 10-15 dakikalık periyotlarla sahaya sürüp, gerekli ilerlemeyi göremeyince bonservisiyle beraber G.Antepspor'a verdiği Olcan Adın, düzenli forma giydiği yeni takımında kısa sürede önemli gelişim kaydetmiş ve nihayetinde Trabzonspor'a transfer olarak ligin A klas oyuncuları arasına adını yazdırmıştır.

Yazının henüz değinilmeyen esas kahramanı da kariyerinin çok kritik bir dönemecini yaşamaktadır şu anda. Fenerbahçe taraftarının gözbebeği Salih Uçan için ilk yarı oldukça verimsiz geçti. Sonradan oyuna girdiği birkaç maçta anlık parlamalar yapsa da sevenleri için bu çok yetersizdi. Oysa daha geçtiğimiz sezon Aykut Kocaman'ın elinde deyim yerindeyse parıldamıştı Salih. Kanımca en büyük fark, Kocaman'ın ona genç ve deneyimsiz bir oyuncu gibi değil, herhangi bir A takım oyuncusu gibi davranmasıydı. Ligde, Avrupa'da ve kupa maçlarında ilk 11'de sahaya çıkmayı, bolca şut çekip goller atmayı, her türlü pasla takım arkadaşlarını beslemeyi alışkanlık haline getirmişti delikanlı.

Bu sezonun geride kalan kısmında Salih'in geçen yıla nazaran geriye gittiği su götürmez bir gerçek. Ve bol alternatifli F.Bahçe orta sahasında gelişimini hızlandıracak süreleri bulma ihtimali açıkçası pek de görünmüyor. Haberlere göre Bursaspor ve Torino,ikinci yarıda Salih'i kiralamak istiyormuş. Her iki kulüp de onu sonuna kadar kullanmayı düşünüyor. Hiç durmasın bence, ister İtalya'da hem kişisel olarak gelişip,dil öğrensin hem de oyun olarak farklı felsefelere kapılarını açsın; isterse Daum'un disiplini ve tecrübesi ışığında oynadıkça açılsın,açıldıkça büyüsün büyüsün...

Dönüp dolaşıp geleceği yer Saraçoğlu'nun şefkatli kolları madem, bırakın da Salih uçsun...