Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Temmuz '07

 
Kategori
Kitap
 

Salkım Hanım'ın Taneleri / Yılmaz Karakoyunlu

Salkım Hanım'ın Taneleri / Yılmaz Karakoyunlu
 

"Kurtlar kuzunun bol olduğu yeri değil, sahipsiz kaldığı yeri severler..." (s.184)

Aslında romanı iki yıl önce okumuştum. Hem içerik hem de anlatım açısından çok beğenmiştim. Sonra filmini izledim. O kadar reklamı yapılmasına rağmen, olayları kese kese kuşa çevirmişler. Filmi hiç hoşuma gitmedi.

Üstelik senaryoda köklü değişiklikler yapılmış. Ve bugünlerde medyada tartışma konusu olarak gündemin birinci maddesi iken, aradaki farklılıkları görmek için bir kez daha okudum. Kitabı "Roman" olarak özgün, bir siyaset adamı olarak bilinen Yılmaz Karakoyunlu'nun kalemini güçlü ve anlatımını oldukça başarılı buldum. Olaylar da çok eskiden yaşanmış değil.

Anadolu'dan İstanbul'a göç edip, arkadaşının yanına geçici bir süre için sığınan fırsatçı Durmuş'un, arkadaşı Bekir'in patronunun tüm varlığına ve karısına göz dikmesi ile başlayan olaylar zinciri anlatılıyor Ayrıca o tarihlerde gayr-i müslimler için çıkartılan "Varlık Vergisi" kanunu nedeniyle zor günler yaşayan yurttaşların sıkıntıları, ilişkileri, vergisini ödeyemeyenlerin Aşkale'ye sürgüne gönderilmesi, bir çoğunun zorlu koşullara dayanamayıp ölmesi konu ediliyor.

Kısaca mülkiyetin el değiştirmesi ve ani sınıf atlamalarının getirdiği hazin sonuçlar ve toplumdaki ahlak zaafiyeti vurgulanıyor.

Okuyun beğeneceksiniz!


Salkım Hanımın Taneleri - Yılmaz Karakoyunlu
Öteki yayınevi-1.Baskı-1990 8.Baskı 1999
 

Kitaptan Alıntılar:

-Felaket, insanoğlunun karşı çıkamayacağı bir şey değildir. Şükrü Saraçoğlu.(66)

-Servet başka şeydir; nakit başka şey. Hangisine ne zaman ihtiyaç olduğunu kestirmek bir maharettir.(s.74)

-Bazen o kalp çarpıntısı, bir hastalık belirtisi değil, vicdan azabıdır.(s.87)

-Karşılığını ödemek isteği doğarsa insanın içinde, o zaman iyilikler ortadan kalkar.(s.119)

-Adalet vergiyi az ya da çok almak değildir; insana bütün haklarını teslim etmek sanatıdır.(s.137)

-Hayat çukurlarıyla çıkıntılarıyla insanların düştükleri, kalktıkları bir zaman ve mekan çizgisidir. Uzayıp gider ama mutlaka bir yerde kopar. (s.142)

-Bu adi çehreye neden hayrandım...Kendi içimdeki adiliği bana seyrettiriyordu. (Halit Bey) (s.152)

-İnsanın kaderini, çiz diye kendine verseler; inanın ki yaşadığının dışında bir şey çizemez. Bizim kaderimiz bizim elimizde büyümüş. Bazen sana kafa tutacak, kahredip kızacaksın, bazen yüzüne gülecek sevinçten havalara uçacaksın. (Durmuş) (s.161)

-Bütün rejimlerde ahlaksızlık görülür. Bu saltanatta da vardır cumhuriyette de. Korku insanı ya sindirir, ya kükretir. (s.178)

-İblis'i olmayan İstanbul düşünülemez. Her insanın eline çizgisini kendisinin tayin edeceği bir kader veriliyordu. (s.179)

Ortada olmak, iki yanlışı birden dengelemek gibi başka bir güçlük yaratır. En iyisi uçlardan birine çöreklenmek, orada ağır basmak olacaktır.(s.180)

-Servetin el değiştirmesi, mirasta da olur. Bir servet sınıf değiştiriyorsa işte o zaman fırsat doğuyor demektir. Her şey altüst olur. Bütün kültürlerin ahlakını değiştiren olay budur. (s.183)

-Hepimiz görünen amaçlarımız için, görünmeyen bir kudrete sığınıp yaşıyoruz. (s.195)

-İnsan tabiatı ilk geldiği yerde barınmayacak kadar aç gözlüdür. (Hilmi) (s.201)

-Birbirine güvenenler ya da birbirinin sırrını bilenler bu ihtimali gözden uzak tutmayan bir hayat ile yavaş yavaş eski saltanatlarına dönmeyi planlamışlardı. (207)

Yayınevi Notu:

Yılmaz Karakoyunlu, İkinci Dünya savaşının önemli olaylarından birini bir edebiyat yapıtına konu edindi. Salkım Hanımın Taneleri romanında savaş yıllarında Türkiye'de iş çevrelerindeki gelişmeleri, batan ve yeni gelişen ekonomik kesimleri, Musevi kökenli tüccar ailelerini, sermayenin sınıf değiştirmesini ve bu süreçteki ahlak/kültür değişimlerini, "Varlık Vergisi Faciası"nı, Saracoğlu hükümetinin bununla ilgili uygulamalarını anlattı.

Üç Aliler Divanı, ve Güz Sancısı romanlarının yazarı Karakoyunlu, Salkım Hanımın Taneleri için; "Ben çocukluğumun büyük bölümünü ve ilk gençliğimi bu romanın geçtiği çevrede yaşadım. O gün yaptığım gözlemlerimi özenli bir şekilde sakladığıma eminim. Ayrıca çocukluğumda babamın yazıhanesinde çalışırken ziyarete gelenlerin büyük bölümü bu olayı ya bizzat yaşamış ya da ailesinden birisinin yaşadığı gerçeği yakından izlemiş kimselerdi. Onlardan dinlediklerim bende birikmişti. Öte yandan ciddi bir araştırma da yaptım, " diyor.


(Arka Kapak)

 
Toplam blog
: 480
: 2046
Kayıt tarihi
: 27.03.07
 
 

Üstkimliği ile insan, altkimliği yeterince kalabalık birisi; Eş, anne, öğretmen emeklisi. Doğa, H..