Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Haziran '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Salkım salkım hayat....

Salkım salkım hayat....
 

Kızların boyları saçları ve basma entarileri aynı, el ele tutuşmuşlar, fısır fısır konuşarak mezarlığın önünden köprüye doğru ilerliyorlar.

Peşlerinde iki oğlan var..Fırsatını bulsalar yanaşacaklar ama köylük yerde olup biten her şeyi tesadüfmüş gibi göstermek, etraftaki meraklı ve saklı gözleri kandırmak, olmadı kandırmaya çalışmak şart...

“ Ne o kız çoban Hilmi’nin ortancası ile mezarlığın duvarında konuşuyormuşsunuz?”

“ Vallahi yalan kız anne Ayşe ile halama giderken yolda gördük onları... Ne konuşacağım el alemin sümüklüsüyle!” ( Anneyi uyandırmamak için çocuğu aşağılamak adetten)

“ Ne yapıyordu halan?”

“ Hiiç evde yoktu!.................. Anneee sana kim söyledi konuştuğumuzu?”

“ Halan !!!” ( Yandı gülüm keten helva)

Kahvenin önüne eski mavi bir minibüs yanaşıyor, kapısı açılınca Cengiz Kurtoğlu’nun sesi duyuluyor

Ellerinde çantalarla insanlar iniyor..

Masalardan kalkan adamlar aceleyle gelenleri karşılıyor, hoşluyor..

Bakkalın önünde yaşlı, kara çarşaflı, beyaz yazmalı bir teyze var..Aceleyle, çıplak, nasırlı ayaklarına naylon terlikleri giymiş, bir hışımla çıkmış evden, başı yana eğik, kolları bağlı, umut dolu gözlerle gelenlere bakıyor...

Kahverengi pantolonu, kısa kollu yeşil mintanı ile uzun boylu geniş omuzlu bir genç en son iniyor minibüsten. Yaşlı kadının terlikleri koşarken ayağından çıkıyor. Gözünün yaşıyla gencin boynuna atılıyor... “İbrahiiiiiiim”

O küçücük kadın elinin tersi ile burnunu silerken, İbrahim’in elinden zorla kocaman valizleri almaya çalışıyor...

Bir kavuşma bu kadar güzel olsun..Sevgi ve hasret kısacık bir saniyeye böylesine sığdırılsın....Aşk olsun!

***

Ciddi görünüşlü yedi sekiz yaşlarında bir erkek çocuğu dikiliyor kahvenin kapısına,içeri girmeden, sesleniyor....

“ Babaaaaaa!”

Kahveci ellerini omzundaki havluya silerek geliyor. Çocuğun elindeki sefer taslarını alıp, ocaklığa koyuyor..

Çocuğu da yemekleri dökmeden getirdiği için soğuk gazozla ödüllendiriyor..

Çocuk parmağı ile gazoz şişesinin ağzını kapatıp, bütün gücü ile çalkalıyor.. Gazoz fışkırınca baba kızıyor...

“ Asiti kaçtı lan!”

Çocuk gülüyor...

Burnuma taze soğan sarımsak kokusu gelince dayanamıyorum, ellerimi yıkama bahanesi ile lavaboya gidip dönüşte, öğle yemeğini mideye indirmeye çalışan kahveciye bulaşıyorum.

“ Afiyet olsun ağabey nevale sağlam!”

“Afiyet olsun” deyince sofraya çağırır beni ülkem insanı biliyorum..

“ Buyur kardeşim beraber olsun”

Dayak buldun kaç yemek buldun ye...

Tavuklu pilav var bir de cacık......

Ucundan girişiyorum acık acık........

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..