Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Temmuz '07

 
Kategori
Güncel
 

Salla… Salla…

Salla… Salla…
 


Seçimlere beş kala gemi iyice azıya alan politikacılar son yüz metreye giren koşucular misali oy uğruna dağı taşı düz etmeye, hepsi birbirinden ilginç seçim taahhütnameleriyle seçmenin gönlünü çelmeye çalışıyorlar. Dünlerde sütten ağzı yanan seçmen ise, dudak uçuklatan bu taahhütnameler karşısında oldukça temkinli ve şaşkın. Birçok seçmen hala kararsızları oynarken, oy kullanmayacaklarını belirten seçmen sayısı ise azımsanmayacak ölçüde.

Seçmenin bu ürkek halini fark eden ve bol keseden atmaya devam eden bazı parti liderleri ise seçmeni etkileyebilmek için akla, hayale gelmeyen yöntemler kullanıyor. Bunların arasında en dikkat çekici olanlardan birisi de noterden onaylı taahhütnameler. Partilerin ününe göre vaat oranları da zıt yönde değişiyor. En uçuk kaçık vaatler ise ünü en az olanlardan çıkıyor.

İşte onlardan bir kaçı: Tüm ev kadınlarına 500 ytl maaş, tüm çocuklara 250 ytl maaş. Evlenene yat, kat araba. Haydi, evlenmeye de verelim. “Kaynağımız var nasıl olsa.” Bu güne kadar işletmeyi akıl edemeyen akılsız politikacıların el atmadığı yer altı zenginlikleri. “Yer üstünde bir şey bıraktılar da sanki?”

Eğer bu noter olayı bir tutarsa bütün bankolar yatar. Fakat bu durumda yeni bir soru da gelmiyor değil hani aklıma. Eğer halk bu konuyu ciddiye alır da bu partileri başa getirirse, seçildikten sonra biz dokunamayız ama noter dokunabilir mi acaba? Çünkü mevcut kanunlara göre zaten seçilir seçilmez dokunulmazlık zırhına bürünecek olan bu zatı muhteremler “her ne kadar dokunulmazlıkları kaldıracaklarını noterden onaylatsalar da” kaldırıncaya kadar “dokunulmazlıkları tabii” :))) belli bir süreç geçmesi gerekmiyor mu? Ya bu arada onlar da diğerleri gibi işe uyanıp, ince bir hesap hatası yaptığının farkına varırsa.

Bizim ülkede oy isteyenler seçilinceye kadar koşar, yorulur, terler biliyorsunuz. Seçmense yıllarca! Hesap sormak, sorabilmek şöyle dursun, vatandaşın yolu bir gün es kaza meclise düşer de, dün oraya gönderdiği vekillere; hani dün siz şey etmiştiniz ya; söz vermiştiniz. Gün olurda bir gün başınız dara düşerse eğer 24 saat kapımız açık olacak size demiştiniz. Biz sizi onun için şey ettik sizi. “Pardon vekilim dil sürçmesi, mazur görün.” Onun için rahatsız ettik. Bize 24 saat çevrim içi olacak dediğiniz telefonda bir bayan var başkanım, papağan gibi 24 saat aynı şeyi tekrar edip duruyor. Sizin şanınıza leke sürüyor. Bir yanlışlık olmalı her halım dedim ve buralara kadar kalktım geldim. Hem onu haber vereyim, hem de meramımı anlatayım diye.

Kim pardon? Kim dediniz? Ben sizi ilk defa görüyorum hayatımda. Başka biriyle karıştırmış olmayasınız?

Hayır, başkanım hayır. Bizim eve gelmiştiniz ya hani? Hatta oturup bulgur pilavı, yanında da sizin bir yumrukta parçaladığınız soğanı yemiştik beraber. Hatta ağzım kokmasın diye pastil istemiştiniz de, köyü dört döndüğümüz halde onu bulup getirememiş ve mahcup düşmüştük size. Siz köyümüze gelen en iyi adamdınız başkanım. Ne güzel anlatmıştınız. Bu vatanın asıl sahipleri, asıl efendileri sizlersiniz. Bundan böyle hak ettiğiniz gibi yönetilecek, yediğiniz önünüzde, yemediğiniz arkanızda; bir eliniz yağda, bir eliniz balda olacak demiştiniz.

Efendim kim demiş bütün bunları. Biz mi demişiz? Yanılıyorsunuz beyefendi. Biz öyle bir şey demedik. Siz her şeyi kendi kafanıza göre yormuşsunuz. Dedim ya; siz bizi başka biriyle karıştırdınız galiba. En iyisi mi siz gidin, bir daha iyice anlamadan, dinlemeden oy verip de bize hesap sormayın.

Ama efendim. Bir de noterden onaylı taahhütname var elimizde. Bakın isterseniz. Bu sizsiniz. Beyefendi olabilir tamam ama noter sahte çıktı, beni bile dolandırdı. Ben ne yapayım? Neyim var ne yoksa elimden aldı. Sizin dünyadan haberiniz yok galiba. Ha; bu arada varsa üç beş milyar borç versene, şu işleri bi yoluna koyayım, bilahare dönerim ben sana.

Tüm bunları duyan vatandaş tekrar eden devirlerin verdiği hayal kırıklığıyla son hız arabasına döner ve geldiği gibi geri gider. Arabasında ise Sezen Aksu’nun hit olan bir parçası çalmaktadır o an. Salla salla gül memeler çağlasın/ Salla salla yer yerinden oynasın/ Bu dem talan çağıdır/ Yer ki meram bağıdır/ Ay ay ay ay ay ay canlar/ Sen kıvır çevir rakkas/ Bu hal dünya halidir/ Ay ay ay ay ay ay canlar/ Aşk ile Allah Allah/ Vur tefe vur zile yallah/ Cihan da böyle yanıyor yansın/ Yosmam salla.

*Bu arada; tüm noterleri bu itham dışında tutar, bu noterin başka noter olduğunu zaten sizin de bildiğinizi belirtmek isterim. Sağlıcakla.

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..