- Kategori
- Dünya
Şam-Akçakale-Antalya hattı
Akşam'dan...
Son 15-20 gündür, Doğu ve Güneydoğu’da aralıksız operasyonlar yapılıyor. Bu operasyonlarda çok sayıda terörist etkisiz hale getirildi ve PKK’nın hareket alanı çok kısıtlandı.
Dağlara-bayırlara asker hâkim olunca, PKK oralarda pek eylem yapamıyor.
Hal böyle olunca, terör eylemlerinin şehir merkezlerine kaydırılacağını tahmin etmek güç değil...
Dün, saldırı Antalya’da gerçekleşti.
Gerçi hadise, “polisin şüpheli bir aracı durdurmak istemesi üzerine, pompalı bir tüfekle” gerçekleşmiş...
İki saldırgandan biri, 1980 Burdur doğumlu, “şizofren” bir gençmiş... Bu kimliğe ve saldırı biçimine bakarak, Antalya Valisi, olayın“adi bir vaka” olduğunu söylüyor.
O vakit, devletlüye, “Şizofren bir kişide ‘pompalı tüfek’ ne arıyordu?” diye sormazlar mı?
Ayrıca, Türkiye’deki “adi suçlular” polisle çatışmadan kaçınırlar, genellikle ateş etmezler...
Öte yandan, yakalanmayan diğer saldırganın kimliği nedir?
Acaba bunlar, aslında başka ve daha büyük, “ses getirici bir eylem” yapmaya mı gidiyorlardı?
Terör örgütünün kırsalda eylem yapamadığı, Suriye’yle gerilimin tırmandığı günlerde, meydana gelen bu saldırı, pek de “adi bir olay” gibi gözükmüyor.
x x x
TÜRKİYE BÜYÜK GÜÇLERİN BİLEK GÜREŞİ ARENASI
Memleket dâhilinde Rus, İngiliz, Amerikan, İran, İsrail, Suriye ajanlarının cirit attığı sır değil. Bu ajanlar, burada turistik gezi için bulunmuyorlar... İşbirlikçiler bulup, ülkeleri menfaatine eylemlere yöneltiyorlar.
İşbirlikçiler, en kolay, hangi “tip”lerden devşirilir?
Psikopat, “şizofren”, aferin delisi, şöhret budalası, hırslı ...Vs. olanlardan...
Bunun yanısıra, elbette “taşeron” örgütlere “parça başı ihale” verilir.
Ve eylem yaptırlır.
Her eylem bir mesaj içeriyor: Kimi, “Bak, Suriye sana saldırıyor, sen de orduyu üstüne sür!” diyor... Kimi “O bataklığa sakın bulaşma, bulaşırsan başına gelecekleri gör!” diyor.
Mesaj, bazen sınırın hemen yanıbaşında veriliyor...
Bazen sınıra çok uzak, harple-terörle alâkası olmayan kalabalık şehirlerde, “turizmin başkenti”nde falan...
Hazır, sınır ötesi “tezkere”si de çıkarılmışken...
Bir taraf, “Hemen bataklığa dal!” diyor; diğer taraf, “Sakın ha, yerinde kal!” diye ikaz ediyor.
Uyanık olmamız lâzım.
Neyse ki...
Halkın en az %80’i “savaşa hayır” diyor!
x x x
ŞEMS-İ TEBRİZİ’NİN 40 KURALI
13. Kur’an dört seviyede okunabilir. İlk seviye, zahirî (görünen) manâdır.
Sonraki, batîni (iç-derin) manâdır.
Üçüncü, batîninin batınıdır.
Dördüncü seviye o kadar derindir ki, tarif etmeye kelimeler kifayetsiz kalır.
Aktaran Nevzat Dağlı... Devam edecek...