Saman altından su yürütenler...

Saman altından su yürütme diye bir deyimimiz var ya işte aynen öyle…

Tüm dünya ABD’nin yarattığı kriz ile sarsılırken, AB deki bazı sözde düşünce kulüpleri hiç de boş durmuyorlar!

Ellerine geçen her fırsatı değerlendirip, Türkiye’nin üzerine saldırıyorlar!

Bakınız, merkezi Brüksel’de bulunan saygın(!) düşünce kuruluşlarından Uluslararası Kriz Grubu (ICG) Türkiye ve Avrupa Belirleyici Yıla Doğru başlıklı bir rapor yayımlıyor.

Türkiye’nin kritik bir yıla girdiğini vurgulayıp, Avrupa Birliği üyelik beklentilerinin “ya tamam ya devam” aşamasında olduğunu tespitle, her iki tarafa da süreci kurtaracak adımlar atması çağrısında bulunuluyor!

Raporun tavsiyeler bölümüne bir bakar mısınız?

-AB’nin yapılmasını istediği reformlarla ilgili taahhüdün yürütmenin en üst kademesinde yinelenmesi.(Yani ev ödevi olarak verilenlerin yapılmadığını görerek, sıkıştırılma talimatının tekrar verilmesi)

-Kıbrıs’taki çözüm müzakerelerine tam destek verilmesi ve petrol arama girişimlerine donanma müdahalesinden kaçınılması.(Yani Türk Limanlarının Rum gemilerine açılması, Kıbrıs’da ki Türk askerinin çekilmesi, Kıbrıs ve diğer Avrupa ülkelerinin, Türk karasuları içinde istedikleri şekilde maden, petrol aramalarını yapabilmesi yani kısaca Sevr antlaşmasının yeniden uygulanmaya konulması gibi)

-Kürtlerin yoğunlukta olduğu bölgelerde ekonomik gelişme planlarını devam ettirerek, kültürel ve dilsel hakları geliştirerek Türk Kürtlere yönelik dahil etme politikasının genişletilmesi.(Yani Türkiye’nin bölünerek, güçsüz kalması)

-Okulda din eğitimi seçimi, papaz okullarına erişim ve ibadet merkezlerinin statüsü konularında özgürlüklerin ve eşit hakların tüm inanışların üyelerine yayılması.(Bölme olayının en basit ve kurnazca yapılanı!9

-Daha az otoriter, yeni bir sivil anayasa hazırlamaya doğru götürecek, tüm tarafların katılımının sağlanacağı ulusal düzeyde bir tartışmaya destek olunması ve bunun teşvik edilmesi. Şeffaflığı ve temsil oranını yükseltmek için siyasi partiler ve seçim yasasının reforme edilmesi.(Aslında demokrasi için uyulması gereken konulardan biri olarak görülebilir)

Tabi bu düşünce kuruluşu, hep Türkiye’ye yönelik bir tavsiye oluşturursa, güvenilirliğini(!) tam olarak kaybedeceği için başka tavsiyelerde(!) de bulunuyor!

ICG’nin AB’ye ve üye ülke hükümetlerine bulunduğu tavsiyeler de şunlar:

-Türkiye’nin, tüm kriterleri karşılaması durumunda AB üyesi olabileceğinin kararlı ve sık bir şekilde dile getirilmesi. Müzakere başlıklarının taramasıyla ve açılmasıyla ilgili gayri resmi engellerin kaldırılması.(Fransa ve Almanya’yı nasıl ikna edeceklerse!)

-Kıbrıs müzakerelerine daha büyük, tarafsız ilgi gösterilmesi. Adadaki iki toplum liderini ofislerinde ziyaret edecek üst düzey yetkililer gönderilmesi.(dünyanın sonu mu yaklaşıyor acaba?)

-Kafkaslarda ve Ortadoğu’daki krizleri yatıştırma amaçlı Türk dış politika inisiyatiflerine destek verilmesi.(Mantıklı)

-PKK’nın Avrupa’dan finanse edilmesi konusunda daha kararlı ve sert bir tavır takınılması. Türkiye’den gelen tutuklama ve iade taleplerinin adil bir şekilde değerlendirilmesinin sağlanması.(Yani Finanse edilmesine devam amaçlı mı?)

-Dini özgürlükler konusundaki adımların sadece Müslüman olmayan azınlıklar için değil, Alevilerin de dahil olacağı şekilde, Müslümanların hakları için de atılmasının teşvik edilmesi! ( Dışişleri Bakanı Ali Babacan’dan etkilenmiş olmalılar ki böyle bir tavsiyede bulunuyorlar. Ne demişti Ali Babacan, Türkiye’de Müslümanlarında sorunları var )

Her önüne gelen Türkiye hakkında bir görüş açıklıyor. Aynı görüşleri, örneğin bir Bulgaristan, Romanya, Yunanistan için hiç hazırlayıp, kamuoyuna duyuran yok!

Acaba o ülkeler çok mu demokratik? Her konuda Türkiye’ye bastıranlar, İspanya’nın Bask bölgesi için uyguladığı politikaları, İngiltere’nin İrlanda için uyguladığı politikaları hiç rapora döküp, İspanya, İngiltere veya Fransa’ya tavsiyede bulunan yok!

Ayrıca o ülkelere gönderilen hiç müstemleke valisi de yok!