Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Aralık '14

 
Kategori
İnançlar
 

Şamanizm'den İslamiyet'e uzanan bir inanç serüveni...Biraz da Alevilik...

Şamanizm'den İslamiyet'e uzanan bir inanç serüveni...Biraz da Alevilik...
 

Bir "İnanç ve kültür" töreni ya da gösterisi...


ORTA ASYA TÜRK TOPLULUKLARINDA DEĞİŞEN İNANÇ SİSTEMLERİ...İçimden, "değişmeseydi olmaz mıydı acaba?" diyesim geçiyor sanki...

 

"GÖK TENGRİ İNANCI" VE "ŞAMANİZM"...

Türk toplulukları tarih boyunca, özellikle İslamiyet ile karşılaşmadan önce pek çok dinle ya da inanç sistemi ile karşılaşmışlar ve bunların hemen hemen hepsini kabul edip benimsemişlerdir. Bu nedenle, İslamiyet'ten önce Türklerde, bir "din birliği" varlığından söz etmek  pek mümkün değildir.

Yerli ve yabancı "din tarihçileri", eski Türklerin "Atalar kültü", "Tabiat kültü" ve "Gök-Tanrı kültü" olmak üzere üç temelden oluşan bir dine inandıklarını ileri sürmektedirler.(1)

Bunlardan, "Gök-Tanrı kültü"  ya da "Gök-Tengri kültü" öne çıkmış ve bu inanç, Türklerin kendine özgü "doğacılık-natürizm", ile birlikte,Türklerin İslam öncesindeki inanç sisteminin belirleyicisi olmuştur.(2)

İslam öncesi dönemde "doğacılığı", Şamanizm diye adlandırmanın doğru olup  olmadığı konusunda  farklı görüşler vardır. Şamanizm'in inancı ve törenleri ile "kurumlaşmış bir din" olmadığı söylendiği gibi, bu inancın, "Asya'nın bütün göçebe ve yarı-göçebe atlı kültürlerindeki inanç ve düşünce sisteminin Şamanlığa dayandığı"(3) da söylenmiştir.

Şamanizm'in, yüzyıllar sonrasında, özellikle Anadolu'da İslami bir görünüş altında etkisini sürdürmesi, bu inancın, Orta Asya Türk toplumlarının köklü bir inanç sistemi olduğunu(4) kanıtlamaktadır.

 

TÜRKLERİN  İSLAMİYET'E  GEÇİŞİ...

Aynı din, değişik toplumlarda farklı şekilde yorumlanabilir. İslamiyet'in Türkler üzerindeki etkinliği de benzer şekilde olmuş, bazı kuralları dışında, İslam'ın bütün değerleri, Türklerin öz inanç değerleri ile uyumlu bir bireşime sokularak bir "din kültürü sentezi" oluşturulmuştur.

Türklerin tek tanrı(Gök-Tanrı ya da Gök-Tengri) inancı ve Şaman'ın(ya da Kam) sosyal niteliğinin, İslam  dininin peygamberi Hz. Muhammed'in işlevine benzemesi, Türklerin İslamiyet'i kabul etmesini kolaylaştırmıştır denebilir.

Türklerin, İslamiyeti kabul ettikten sonra, "gök" sözcüğünü "sema", "Tengri"nin de "Allah" anlamında kullanmaları(5), bu yaklaşımı doğrular gibidir.

NOT : Şaman(Kam), kabile üyeliğinin gerektirdiği olağan işleri sürdürür. Kadın ya da erkek Şaman her şeyden önce kabile üyesidir. Böylelikle Şamanlar, toplum üstü  olmadıklarından kamusal inanç, duygu ve düşünceye tercüman olurlar...Şamanlığın kökeninde topluluğun varlığını sürdürmekle ilgili  görevlerin bulunduğu anlaşılmaktadır.(6)

Türklerin İslamiyeti kabul ediş  nedenlerini, yalnızca bu benzerliğe dayandırmak doğru  olmaz. Bunun yanında, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurdukları diğer toplulukların kültürleri de etkili olmuştur; özellikle de Araplarla yaptıkları ticaret ilişkiler...

Buna rağmen Türkler, Orta Asya Türk geleneklerine İslam'ı monte ederek, Arap İslamlığından tamamen farklı ve yeni bir özdeşliğin temelini atmışlardır.

"TÜRK MÜSLÜMANLIĞI", bu özdeşliğin adıdır...

 

"TÜRK MÜSLÜMANLIĞI" İLE ANADOLU'YA GELİŞ...

Bu özdeşlik ile Anadolu'ya gelen Türkler, Müslüman olmalarına rağmen Anadolu'da İslam'dan farklı bir yaşam tarzı sürdürmüşlerdir. "Anadolu'daki Türk İslam toplumu, Arap dünyası ile hemen hemen hiç bağlantı kurmaksızın  gelişmiştir". Türkler için Müslümanlık, henüz büyük bir önem taşımıyordu. "Onların Müslümanlığı yeni, ilkel, camileri, bilginleri ve Arapçası olmayan bir Müslümanlıktı"(7)

Bu nedenle, Türklerin Anadolu'ya gelişleri ile bu yeni yurtlarında, İslamiyet'in inanç kısmı dışında, güncel hayata uygulanan değer yargılarının, değişik bir içerik ve nitelik kazandığı görülmüştür. İslam öncesi inanış ve değerler, Anadolu eski kültürleri ile birleşince ortaya çıkan sentez, İslamiyet'i öteki İslam ülkelerindeki İslami değer ve uygulamalarından ayıran özellikler içeren tarikatlaın doğmasına yol açmıştır.(8)

Örneğin, eski Türk Şamanizm'i ile Anadolu yerli inançlarının sentezi ile oluşan karma bir görüş olan Babailik; Anadolu'da Türkmenler arasında ortaya çıkan, başta dil olmak üzere müzik, raks ve resim konusunda daraltılmış olan çemberi kırarak Türkçe'nin yaşatılmasında çok büyük rol oynamış ve belirli bir gelenek ile sanat etkinliği yaratmış olan Bektaşilik ;-- ki bu tarikat Alevi gruplar içinde sayılmıştır -- ve insana verilen değer yönünden din ve ırk ayrımını önemsemeyen Mevlevilik, bu tarikatlardan birkaçıdır. (9)

 

"TÜRK  MÜSLÜMANLIĞI"  VE  "ALEVİLİK"...

Ayrıca, bir "mezhep", bir "tarikat", bir "cemaat", bir "kültür"; hatta son zamanlarda tartışılan şekli ile bir "din" olup olmadığı konusunda farklı görüşler ileri sürülen "Alevilik"e gelince...

Selçuklu ve sonrası dönemde, Türk toplumsal ve kültürel yaşamını çeşitlendiren, "Türk dinsel inançları ile İslamiyet'in koşullarını ve kurallarını bağdaştıran, uyuşturan" bir "inanç birliği" olarak etkin olmuştur.

Örneğin, Muharrem Ergin, "Alevi ayinlerinde kullanılan dilin Türkçe, 'semah'ın da tamamen Türk kökenli olduğunu söyleyerek, ciddi bir araştırma yapıldığında, Aleviliğin İslamiyet öncesinde Türk sosyal ve kültürel hayatının bir uzantısı olduğunun belgelenerek kabul edileceğini savunmaktadır"(10)

Prof. İzzettin Doğan da, "Aleviliğin, Orta Asya Türk geleneklerinin İslam'a monte edilmiş şekli olduğunu ileri sürerek, Aleviliği, 'Türk Müslümanlığı' olarak tanımlar.(11)

Aleviliğin Hukuk profesörü Hüseyin Hatemi de, "Alevilik kavramının, İran'da sadece Hz. Ali'nin soyundan gelenler için kullanıldığını; Türkiye'de ise, 12 İmam'ın yolunu takip eden ve Anadolu Aleviliğine inananlar için kullanıldığını söylüyor"(12)

 

SONUÇ :

Bu konuda sön sözüm şu olabilir : Yukarıda değindiğim gibi, "Alevilik düşüncesi ya da inancı", ister bir "tarikat", ister bir "mezhep", ister bir "cemaat", ya da ileri bir söylemle ister bir "din" olsun, "Alevi Açılım Programı" aklıselim ile ele alınıp sürdürülemezse, Anayasa'nın koruması altında olan Devrim Kanunları'ndan, "Tekke ve Zaviyeler ile Türbelerin Seddine ve  Türbedarlıklar ile bir takım unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun"un zorlanmasına yol açılabilir.

 

cdenizkent

 

-------------------------   :

(1) Ahmet Güner Elgin, Tarikatlar Ansiklopedisi, İstanbul : Milliyet yayınları, 1991, s.20

(2) Şerafettin Turan, Türk Kültür Tarihi(Türk Kültüründen Türkiye Kültürüne ve Evrenselliğe), İstanbul: 1990, s.101

(3) Ümit Hassan, "Düşünce ve Bilim Tarihi", Türkiye Tarihi-1, İstanbul :1989, ss. 289-292

(4) Murat Sarıca, 100 Soruda Siyasi Düşünce Tarihi, İstanbul : 1987, s. s.50

(5) Şerafettin Turan, A.g.y. , s.103

(6) Ümit Hassan, A.g.y., s. 290

(7) Claude Cahen, Osmanlı'dan Önce Anadolu'da Türkler, İstanbul : 1979, s. 91-99

(8) Şerafettin Turan, A.g.y., s. 117

(9) A.g.y., s. 119-122

(10) Muharrem Ergin, Orhun Abideleri, 1970, ss. 29-30

(11) "Kırmızı Koltuk Programı", Star Televizyonu, 1 Aralık 1991

(12) Hüseyin Hatemi, "Pazartesi Yüzleşmesi", Sabah Gazetesi, 1 Aralık 2014

 

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..