Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Haziran '06

 
Kategori
Futbol
 

Sambayı beklerken...

Sambayı beklerken...
 

Dünya Kupasında onbeşinci günü de geride bırakırken yazılı ve görsel basında turnuvayı yorumlayanlar kadar, televizyon başındaki izleyicilerin de tartıştığı konu "Joga Bonito" olarak isimlendirilen güzel futbola bu kupada yer olup olmadığı. Özellikle turnuva öncesi mutlak favori gösterilen Brezilya'nın grup maçlarında çizdiği tablo ve sahaya koyduğu oyun felsefesi ile birlikte "samba" bekleyenlerin uğradığı hayal kırıklığı da su yüzüne çıkmış oldu.

Oysa Brezilya'nın oyun anahtarının Fenerbahçe tarihi içerisinden geçtiğini zaten bilenler için bu durum hiç de sürpriz değil. "Ne alakası var?" diyenlere kısa cevabımız: Carlos Alberto Parreria. İsterseniz gelin Fenerbahçe tarihi içerisinde kısa bir seyahat edelim ve 1995-1996 sezonu temelinde bu savımızı desteklemeye çalışalım:

Türkiye Birinci Futbol Ligi'nin kurulmasından bu yana geçen 48 yıllık süre boyunca Fenerbahçe'de görev yapan tüm teknik direktörleri baz alarak bir"ortalama puan"sıralaması yaparsak ilk sıraya kimi oturtmamız gerekir dersiniz? Takımın başında çıktığı maçlarda aldığı ortalama puanlara göre yapılan sıralamada Carlos Alberto Parreira ilk sırada yer alıyor. 1995-1996 sezonunda Fenerbahçe Teknik Direktörü olarak 34 maça çıkan Parreira takımının başında 26 galibiyet 6 beraberlik ve 2 mağlubiyetlik bir performansla hem şampiyonluğu kucaklamış hem de Fenerbahçe tarihine adını yazdırmıştı. Peki Parreira bu başarıya nasıl ulaştı? Bu sorunun cevabı aslında bugün Dünya Kupasında izlediğimiz Brezilya takımıyla da yakından ilgili. Futbolla bir şekilde ilgili ve yaşı müsait herhangi birine "Parreira'nın takımından üç isim say!" derseniz alacağınız cevap, büyük olasılıkla : "Uche,Högh ve Kemalettin" olacaktır. O yıllarda defans kurgusu her türlü övgüye değer görülen Parreira, takımının başında çıktığı 34 maçta kalesinde 19 gol görmüş ve maç başına (0,55) gollük bir ortalama ile bu alanda da Fenerbahçe'de görev yapmış tüm teknik direktörler arasında Ionescu dan sonra ikinci sırayı diğer birkaç isim ile paylaşmaktadır. Merak edenler için hemen belirtelim maç başına yenilen ortalama gol, Fenerbahçenin son şampiyon olduğu 2004-2005 sezonunda (0,70), ikincilikle bitirilen bu sezon ise (1,00) idi.

Hal böyleyken 95-96 sezonunda Uche ve Högh ile tandemi başarıyla kurgulamış, Kemalettin den ön liberoda bir yıldız (!?) yaratmayı başarmış olan Parreira nın tipik futbol felsefesini aşarak "Joga Bonito" sevdasına düşmesi elbette ki beklenemezdi. Defansta Lucio - Juan ikilisine güvenen Parreira kanatları da İtalya ve İspanya Liglerinin kurdu olmuş iki oyuncusuna -Roberto Carlos ve Cafu- teslim etti. Üstelik bu iki isimden görmeyi beklemediğimiz derecede "defansa çakılma" talimatı vererek. Defans hattının önünde de Emerson - Gilberto Silva - Ze Robertoile kalesini emniyete alan Parreira görünüşe bakılırsa, futbolseverlerden gelen "Brezilya kalesi mi? Estergon kalesi mi?" homurtularına da kulak kabartacak gibi gözükmüyor. Kulübede oturan Cicinho, Robinho, Ricardinho, Juninho gibi isimlerden belli...

Bakmayın siz Parreira'nın Japonya maçındaki, "tabu deviren" kadrosuna, eleme karşılaşmaları başladığında Brezilya adına kadroda bir "flashback" yaşanacağı gün gibi aşikar.

Bir kısım futbolsever Brezilya'dan "samba" bekleyedursun, bazılarının kulağına da derinlerden bir "tango" tınısı çalınıyor bugünlerde.. Haksız mıyım?

 
Toplam blog
: 235
: 717
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Yazar 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Tüm eğitim ve öğretim hayatını burada tamamlayarak, 1999 yı..