Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Haziran '12

 
Kategori
Futbol
 

Samet Aybaba'ya mektup

Ulvi, Kadir, Samet üçlüsü futbola dair belki de ilk öğrendiğim isimler oldu. Sonra Metin, Ali, Feyyaz, sonra da Gökhan, Recep, Zeki, Ziya ve diğerleri geldi.

Bu isimlerin hafızamda bu kadar net yer almasının nedeni, sadece bu kadronun başarısı değil aynı zamanda sizin, doksanlı yılların başında lige damga vuracak Beşiktaş’ın temelini oluşturmanızdandı.

Futbolu bırakan çoğu futbolcu, sizin de jübilenizde söylediğiniz gibi, oynadığı takımın başına geçmek ister. Fakat onlardan çok azı bu şerefe nail olur. Siz oldunuz ve konuşmalarınızdan anlaşılıyor ki bunun farkındasınız. Çok önemli bir artı.

Malum, Beşiktaş, tarihinin en zor dönemlerinden birini yaşıyor.  En büyük sorun da parasızlık. Ortada çok para harcanarak kurulmuş fakat son iki seneyi şampiyonun fersah fersah arkasında tamamlamış, başarısız bir kadro var.

Hocam Portekiz çetesini dağıtın!

Maalesef son iki yılda görüldü ki Beşiktaş’ın Portekiz hamlesi tutmadı. Bu oyuncuların başarısızlığının nedeni bazen formsuzluk, bazen isteksizlik bazen de uyumsuzluk oldu ama neticede alınan abdest ürkütülen kurbağaya hiç değmedi.

Bugün bu sıkıcı filmi bir daha izlemek, onların bireysel oyunda çok başarılı ama takım oyununda “sıfır” olan görüntülerine bir kez daha sabır göstermek kimseye bir şey kazandırmaz.

Bununla birlikte bu oyuncuların satışı sizin başarılı olduğunuz “ucuz ama iyi” yabancı transferi için kulübe kaynak sağlar.  

Bugün Beşiktaş kadrosunun en büyük eksikliği takım kimliğinden uzak olmak ve sizin, zamanınızdaki arkadaşlık ve takım olma duygularını bu takıma aşılamanız, onları sadece kendileri için değil, takım arkadaşları hatta sizin için oynamaya ikna etmeniz gerekiyor. Bunu yapın.

Genç oyuncuları seversiniz. Buca’da veya Gençlerbirliği’nde as takıma birçok başarılı genç kazandırdınız. Bunu Beşiktaş’ta da yapmak için ne gerekiyorsa yapın. Aslında hiçbir kulübümüz hazır yıldızları yüksek ücretlerle satın alacak kadar zengin değil ama Beşiktaş’ın başarılı gençlere ve onlar sayesinde başarı veya para kazanmaya özellikle ihtiyacı var.

Her teknik direktör başında bulunduğu takımı tutar ama gönlünü verdiği takımın başında olmak çok az kişiye nasip olur. Bu mutluluğun ne denli büyük olduğunu tahmin edebiliyorum. Fakat bu güzel duyguların bir sarhoşluğa dönüşmesine sakın izin vermeyin.  

Bizim kulüplerimiz de, milli takımımız da duygusallıktan çok çekti, hâlâ da çekiyoruz. Sizin Beşiktaş aşkınız motivasyonunuzu hep bugünkü seviyede tutsun, o ateş hiç sönmesin ama sizi açıklamalarınızda eksikliğini hissettiğim gerçekçilikten de hiçbir zaman uzaklaştırmasın.

Kendi sözleşmenizde yazan tutar sizin için önemli olmayabilir fakat bunu futbolculardan veya çalışma arkadaşlarınızdan da beklemeyin. Sözlerinizle değil icraatlarınızla Beşiktaş’a katkı sağlamaya çalışın ve herkesi de bunu yapmaya zorlayın.     

Umarım dilediğiniz gibi teknik direktörlüğü Beşiktaş çatısı altında bırakırsınız ama bunun bizim takımlar için neredeyse bir rüya olduğunu hiç aklınızdan çıkarmayın.

Sakın ilk yıldan itibaren her sene şampiyonluk sevdalısı olmayın. Elbette her büyük takım gibi Beşiktaş da her sezon şampiyonluk adayıdır ama kısa vadeli ve sene sonlarında hüsranla sonuçlanan hedefler yerine yatırıma dönük, sistemli ve gerçekçi yaklaşımlar her halükarda çok daha başarılı olacaktır.

Sonuç olarak hocam, Beşiktaş’ın tabiri caizse kalbinden gelen biri olarak bu takım sizin için ne kadar şanssa bu zorlu dönemde siz de bu takım için o derece şanssınız. Yeter ki mevcut bilinciniz, isteğiniz ve iyi niyetiniz ayaklarınızı yerden keserek sizi gerçeklerden uzaklaştırmasın.

Göreviniz oldukça zor ama sizden beklenenin de başarıdan önce, yönetim ve taraftarlarınız ile birlikte Beşiktaş’ın dağılmış görüntüsünü toparlamak olduğunu unutmayın.

Başarılar…       

can.nizamoglu@gmail.com

twitter: _acn_

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..