Şampiyonlar Ligi'nde Başarı Dedik Annemizin Ligine Döndük!

Galatasaray Çarşamba akşamı maça çıkabileceği en iyi kadroyla çıktı. Uzun zamanda beri bu ekip bir araya gelemiyordu. Sakat olan Fernando ve Nagatomo’nun kadroya dönmesiyle ideal kadroya çok yakındılar. Eksik olarak sadece Belhanda ve Sinan Gümüş vardı. Belhandanın görevine kimse soyunmamıştı. Orta sahada NDiaye takımı ileriye doğru götürme işinden çok uzaktı. Dün akşam keşke Belhanda sahada olsaydı diyerek kendi kendimi çok şaşırttım. Anlaşılan son birkaç maçta takımın hücumda yönetilmesi işini iyi becermeye başlamıştı. Onun yokluğunda Feghoulinin ilk onbirde çıkacağını düşünüyordum ama öyle olmadı. NDiaye ise gerçekten çok formsuz ve formunu bir türlü toparlayamadı. Çok savruk oynuyor. İleride baskı kuruyor topu alıyor ama sonra verdiği paslarda rakibe gidiyor. Defansa yardıma gittiğinde de etrafını kontrol etmeden gelişi güzel toplara vuruyor ve bir anda rakip oyuncunun pozisyona girmesini sağlıyor.

Maç başlamadan önce aklımda Galatasarayın en azından yenilmeyeceği vardı. Hatta galip bile gelebileceğini düşünüyordum. Çünkü önceki deplasman maçları Porto ve Schalkede oldukça iyi oynamışlardı. Gelelim dün akşama ilk yarı biraz kıpırdanma olsa da Rodrigues ve NDiayenin orta saha hücum varyasyonlarında çok etkisiz kalmaları sonucunda topla oynama oranı yüksek olsa da “bal yapmayan arı gibi” sonuca gidemeyen oyunlardı bunlar. Linnesin sağdan bindirmeleri ilk yarıda etkili olsa da sonrasında ceza sahası içinde sonuca gidecek oyuncu olmayınca boşa yapılmış oldu bu bindirmeler. Erenin bu takımın forveti olması noktasında hep kafamda soru işaretleri vardı. Dün akşam da kocaman bir sıfır yazabiliriz onun hanesine. Bu kadar istikrarsız bir forvet gerçekten zor bulunur.

Fatih hoca ve ekibi çok güzel götürüyorlardı herşeyi. Ama bir Fenerbahçe maçı ve ardından çıkan olaylar, verilen cezalar, arka arkaya gelen sakatlanmalar hem takımın hem de Fatih hocanın ahengini bozmuşlar anlaşılan. Dün akşam sahada Fatih hocanın aslanları vardı demek için bin şahit ister. Evet yenen gollere bakılırsa, ikisi de kişisel hatalardan geldi. Adeta defansta ikram etti Donk ve Serdar. Serdar anlaşılan son maçlardan sonra kendini futbola odaklayamamış. Çok basit hatalar yapmaya başladı. Ligde bir iki maç dinlendirilmesi lazım kendini yenilemesi için. Allahtan Serdarın defanstaki partneri Ozan çok iyi bir oyun çıkardı. Pozisyonlarda çok yerinde müdahaleler yaptı. Nagatomo da ilk onbire dönmüş olabilir ama daha bildiğimiz Nagatomo değil.

Açıkcası Çarşamba akşamki Galatasaray daha önce seyrettiğimiz mücadeleyi sonuna kadar bırakmayan, top rakipteyken markajını iyi yapıp rakibin topu rahat kullanmalarına izin vermeyen ve hataya zorlayan, top kendilerindeyken de boşta olan arkadaşlarını görüp topu ileriye taşıyan ve oyunu rakibin yarı sahasına yığan görüntüden çok uzaktı. Fatih hocanın da Süperligde verilen cezalar ve yapılan haksızlıklarla kafası çok yoğun anlaşılan. Kendisinin ve takımın konsantrasyonunu tekrar sağlayamazsa, haksızlıkları yapanlar emellerinde başarılı olacaklar. Aslına bakarsanız Fatih hocanın eli kolu bağlı görünüyor. Çünkü sahaya çıkarttığı onbirden sonra yedek klübesinde oyuna sürebileceği hamle oyuncusu çok kısıtlı. Bir şeyleri değiştirmek istese de elinde alternatifini bulamamak onu kahrediyor.  Hele Türkiyede son haftalarda alınan cezalar sonrasında durum daha da vahim oldu. Ligin ilk devresinin bitmesine çok az kaldı. En azından bulunduğu pozisyondan aşağı düşmemeli ve devre arasına ilk üçün arasında girmeli ki ligin ikinci devresinde tekrar şampiyonluk hedefine emin adımlarla yürümeye devam edebilsin. Şampiyonlar Ligi son maçından önce takımı herşeyden uzak bir yerde kampa alıp dış dünyayla bağlantıyı kesip herkesin galibiyete odaklanmasını sağlamak çok doğru bir hareket olacak sanki. En azından güzel bir galibiyet ile başlayan ŞL macerasını Avrupa Liginde devam ettirebilmeliler.