Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '10

 
Kategori
Deneme
 

Sana geleceğim

Yeni insanlarla tanışmak, son yıllarda bir hayat felsefesi haline geldi benim için. Sanıyorum, gelişimi önemseyen her insan içinde aynı şey geçerli. Yeni insanlar tanıma isteği gelişmek ve geliştirmek arzusundan kaynaklanıyor.

Bazen üniversite okuyan, kabuğuna sığmayan ve kendini geliştirmek isteyen gençlerle tanışıyorum. Onlarda yeni insanlar tanımaktan, onlarla dostluk kurmaktan ve bu dostlukları geliştirmekten büyük zevk almaktalar. Bizlerde aynı duyguları paylaştığımızdan, anlaşmamız, dostluk kurmamız kolay olmakta. Ama gelişim, yeni insanlarla tanışma ve bu tanışımı ve gelişimi devam ettirmeye çalışanlar yüzlerce insan arasında sadece bir iki tane çıkıyor. Bazıları da dostluğu geliştirmek yerine ya kız arkadaşlarının peşine takılarak ya da dedikoduların peşine takılarak bilgili olmak yerine kız arkadaş edinmek, yeni dedikoduları bilgi zannederek gerçek bilgi sunanlardan uzaklaşmaya bakıyorlar. Tabii ki bunun farkına varamadan yapıyorlar ve kıskanç insanların kıskançlıklarına alet oluyorlar.

Kişisel Gelişim ile ilgilenmeye başladığım, kişisel gelişim dergi ve kitapları okumaya tanıştıktan sonra , hayatımızda meydana gelen, etkili konuşma, gençler üzerinde etkili olma kabiliyeti edinmemizden sonra, tanıştığımız insanların çoğu bizlere “Ağabey, sen ne kadar etkili ve güzel, doğru şeyler anlatmaktasın, ne güzel sana gelelim, senden faydalanalım” diyorlar. Bu farkındalık ilk etapta tabii ki bizi sevindirmekte. Ama bunu uygulayan, yani “geleceğim “ deyip de gelen insanlar çok az.

Neden? Bu gençler yalancı mı? İnsanları aldatmayı seven insanlar mı?

Bence bu gençler gerçek manada gelişmeyi isteyen ve gelişime de açık insanlar. Ama özgüven edinme ve tanışıklıkları azimle dostluklara dönüştürme konusunda gayret etmedikleri ve insanları ziyaret etme, onların yanına gitmeyi toplum olarak hayat felsefesi yapmadığımızdan dolayı gençler, çekingen davranıyorlar.

İnsanların bana gelmesi şart değil. Ama heyecana kapılan insanlar hemen “sana gelelim, senden faydalanalım” diye çekingenliklerini yenip yenemeyeceklerine bakamadan bunu söylemekteler. Sonuçta çekingenliklerini yenemedikleri için de gelmezler. Bu da onların “yalancı, sözünde durmayan insan” konumuna sokmaktadır. Yani cesaretin c!si gidince nefislerinin esareti ile kendilerini gelişmekten esir hale getirmekteler. Ah şu nefsimiz …

Onların bizim yanımıza gelmemesi bizlere zarar mı verir ? Onlara zarar mı verir ? Kime fayda sağlar?

“Onların sizin yanınıza gelmemesi size zarar vermez” diyorsanız yanılıyorsunuz. Bir insanın bile tutarsız davranması ve verdiği sözü hemen unutma alışkanlığının o insana ne kadar zarar verdiğini bilen insan olarak onun tutumu bizleri de üzer. Duyarlı her vatandaşta başka vatandaşının tutarsız, verdiği sözü unutan ve çekingen, özgüvenden yoksun tavrı karşısında üzüntü duymalı. Üzüntü duymak da üzüntü duyan insanın psikolojisine zarar verir. Bunu bildiğimden her “Sana geleceğim” deyip de gelmeyen insan adına üzülürüm.

Bu tutarsız tavır inançlarına düşkün insanlardan gelince beni daha çok üzer. Hayatımız sadece ibadet olmamalı. İbadetlerimiz , davranışlarımızın daha güzel, daha çok işleri seviyeye gelmesi için var ise, bizlerde ibadetlerimizi yaparken bunları hayatımıza ne kadar uyguladığımıza da bakarak, ara sıra da ibadetlerimizin bizlere ne kazandırdıkları konusunda düşünmemiz lazım”.

Beni sıradan insanın “Sana geleceğim” deyip de gelmemesi fazla üzmüyor ama ibadetlerinde “ ben sağlam müslümanım, ben ibadetlerimi yaparım” mesajı veren insanın sözünde durmaması insanı daha çok üzmekte. Çünkü lider aldığımız peygamberimizin asla söz verdiği zaman sözünden dönmediğini hepimiz adımız gibi bilmekteyiz. Peygamberimizin sadece ibadet eden yönünü değil, ahlaki ve tutumları en büyük rehberimiz olmalı. Çünkü ibadetlerimiz ve davranışlarımız, ahlakımız, verdiğimiz sözlerin ahenk içinde olması ile kamil insan oluruz. Bunu hiçbir zaman göz ardı etmemeliyiz. Söz, davranış ve ibadetlerimiz ahenk içinde olmalı tavrımızı devam ettirelim hep beraber.

“Sana geleceğim“ diyen insanların çok olmasına karşılık, bizim yanımıza gelenlerin yok denecek kadar az olmazı beni derin düşüncelere sevk etmekte. Evet söz ile davranış arasında uçurum olması, bu uçurumu da çoğu zaman gençlerin yapması, bu gençlerden çoğunun da Üniversite öğrencisi ve lise öğrencisi olması gerçek manada üzücü ve üzerinde düşünmemiz gereken şeyler.

Gençler “Üniversite tamamladık iş bulamadık” derken acaba kendi tutum ve davranışlarına bakmıyorlar mı da, işi hep başkalarından beklemekteler. Halbuki gençler Üniversite hayatları boyunca, kendilerine doğruyu anlatan ve ilgi gösteren hocalarına, gene okul dışında tanışacakları ve kendilerine güzellikleri sunan insanlarla sıkça buluşmaları, takıldıkları konularda fikir alış verişinde bulunmaları halinde özgüven ve cesaretleri gelişecek ve bu da iş bulmalarına yardım edecektir. Bence iş bulamayan insanların çoğu okulda okuduklarını özümsemeyen , hayatına uygulamayan “ Sana geleceğim” deyip de gitmedikleri halde , gördükleri zaman da kaçan insanlardır. Diyalog kurmasını bilmeyen, etkili konuşma ve tavırlar sergilemeyen insana kim iş verir? İşsizlik olayına biraz da bu psikolojik ve sosyolojik açıdan bakmamızda yarar var.

Kolay iş bulan ve iş yaşamında zirveye tırmanan insanların hayatlarını incelediğim zaman öğrenmeye son derece açık olan, öğrendiklerini hemen hayata uygulamaya çalışan, değişik ve etkili insanlarla tanışarak onlarla etkili dostluklar kuran insanların bunu yapamayana nazaran daha başarılı olduklarını görmekteyim. Gazetelerde senelerden beri okuduğum başarılı insan hikayelerinden bunları gördüm işte..

Ben ziyaret etmeyi çok seven insanım , bir bakıyorum da okullarda rehber öğretmenleri ziyaret etmek için mesaj atarak randevu istediğimizde, onlara bilgi ve dergi gibi dökümanlar aktarmak istediğimizde “ Hemen gelin, ben birkaç gelişime açık öğrencimle sizi tanıştırayım, en yakın zaman da sizi konferans ile öğrencilerimizle tanıştırayım” diyecek yerde, “meşgülüm, müsait değilim” tavırları karşısında ben içimden “ yemezler, sen sadece gelişime kapalı adam değilsin, öğrencilerinin de gelişiminde önünü kesen insansın” diye geçiririm” içimden.

Tutarsız davranış sergileyen insanlar, tabii ki atılgan , girişken, ziyaret eden , aktif insanları gördükleri zaman kıskançlık , çekememezlik tavırlarına kaçmaktalar. Aktif insanların davranışlarından ders çıkarmak dururken , onlardan kaçmak, başarısız oldukları zaman da suçu nasip, kader ve kısmete atmak acaba insana hayatta ne başarı sağlar?

Hayat sadece ders, Matematikten, Türkçeden ibaret değil. İnsanlar arası ilişkilerimizi güçlendirmek de en azından bu dersler kadar önemli “Sana geleceğim“ deyip de gitmediğimiz kaç kişi var bir düşünsek bizler bile hayret ederiz. Bu tutumların yanlışlıklarını bu tutumları sergileyen çok insan olmasından dolayı farkına varamıyoruz ama bir an önce farkına vararak ya muhataplarımıza hemen aşka gelerek “ Sana geleceğim, seni seviyorum “demeyelim, ya da dediğimiz zaman hemen gitmeye ve sevgimizi davranışlarımızla göstermeye bakalım.

Çok zaman “Sen bilgili adamsın bana iş bul” diyen insanlara da rastlamaktayız. Sen kendini işe hazırlamamışsan, tutum ve tavırlarınla daha önce sana iş veren insanları mahcup ederek işinden ayrılmışsan, işini de evini de zamanında ihmal etmişsen, zamanında sana yol gösteren insandan faydalanacak yerde onunla alay etmiş, ona tutarlı davranamamışsan ben sana nasıl güvenip de iş bulayım.

İşine sahip çıkamayan insanlara kim iş verir? Söz verip de sözünde durmayan bir elemanın iş yerine kim gider, yahut da “Size en kısa zamanda geleceğiz” deyip de gelmeyen, ya da saatler, günler sonra iş yerine gelen servise, yahut da söz verdiği zamanda sizin işinizi yapmayan iş yerine siz ne kadar gidersiniz?

İşte burada “Sana geleceğim” söz sadece iki kelime ama sorumlulukları ve neticesi insanın kişiliği konusunda çok şey söylemekte.

Lütfen ağzımızdan çıkan kelimelere dikkat edelim ki, sonunda da sözlerimiz bizlerin hayatını zindan etmesin toplumda “tutarsız insan” olarak anılmamıza sebep olmasın.

“sana geleceğim” diyen dostlarım bana gelemiyorlarsa, önce kendilerine gitsin ve kendilerini bir hesaba çeksinler görecekler ki “ sana geleceğim” diyenler kendilerine bile gitmiyorlar. Bu ne tutarsızlık? Kendine gitmeyen insanın bize gelmesini beklemek de biraz safdillik galiba..

TURAN YALÇIN-TOKAT
 
Toplam blog
: 1096
: 1558
Kayıt tarihi
: 28.12.07
 
 

1967 Tokat'ın  Pazar ilçesi doğumluyum. İşitme engelliyim. İstanbul Üniversitesi iktisat Fakültes..