Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Şubat '12

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Sana hiç yazmadım…

Yazdım sildim, yazdım sildim. Beğenmedim cümlelerimi. Yetmedi ifade yeteneğim sana olan duygularımı yazıya dökmeye. Yazdım sildim, yazdım sildim…

“Işıl”tı dedim başlığına, gittim geldim, gittim geldim. Sönük kaldı sanki senin yüzün gözümden ekrana vurunca. Beğenmedim başlığımı da.

Bıraktım bilgisayarı kenara. Daha çok oku, oku ki güzel şeyler nasıl ifade edilirmiş öğren dedim. Kendi kendime kızdım durdum. Bunu daha önce neden yapmadım diye. İlk günden biriktirseydin ya. Bir kütüphane kadar okusaydın, hadi biraz yine eksiklerin kalsaydı. Yapamazdım ki, sonra durup dalınca. Aklımı, kalbimi sürekli gönderdim sana. Bir satır okudum da sanki anlayabildim mi şimdiye kadar. Uçmuştu aklım başımdan.

Ben bu arada hep yazdım, yazdıklarımı da hep sildim…

Olmadı, bir türlü kızgınlığımı, öfkemi veya normal bir mutluluğumu anlatır gibi yapamadım. Tüm ciddiyetimi toparladım, kahvemi aldım, beni motive edecek ne varsa bildiğim getirdim bir araya. Yetmedi. Seninle yaşadığım o güzel zamanların bir anını ifade edebilmeme yetmedi. Ben hiç okumamış biri değilim ki. Eski okuduklarım nereye gitti, bari onlar kalsaydı aklımda. Yardım ederlerdi belki. Uçtu gitti. En başa döndüm. Neredeyse “agu” diyecek kadar başa döndüm…

Oturdum dedim bari bir anımızı yazayım. O anıdan bu anıya geçtim, o anıdan diğerine. En iyiler içinden iyisini seçemedim. Veremedim başkanlar başkanı ünvanını seninle geçirdiğim hiç birine. Hepsi zaten başkanlar başkanı. Zaten anı seçmeye başladığımda güneş vardı, mola verdiğimde ay vardı en tepede. Nasıl da dalmışım. Suratımdaki o şaşkın mutlu ifade de kalıpta donmuş heykel gibi yapmıştı beni.

Yazdım ufacık. Saklıyorum onu. Zamanı var. Bir gün olursa, ellerini tutacak ve gözlerinin içine, tabi becerebilirsem sakin olmayı, baka baka okuyacağım, kim bilir bilmem kaçıncı provadan sonra.

Seni nasıl anlatayım ki. Seni nasıl gördüğümü sana nasıl anlatabilirim. Sana anlatamam, sanmıyorum ki bir başkası yakınından geçsin anlamanın… Neden devrelerini zorlayayım ki insanların. Ben kalbimi taşların arasına bırakmışım, aklımı da yollara… O yol biter, ama o kalp çıkmaz taşlar arasından. Ancak ben bilebilirim, biraz…

Bilsen kaç kere daldım bu yazıyı yazarken bile. Neler geldi aklıma… Ama tamamlamam gerekiyor bunu. Dalmalarımın sonu olmalı bu kez. Satır belki yolu değiştirir. Karanlık bir odada, karanlık bir masada, ellerimi görmeden yazıyorum. Dümdüz. Çırılçıplak. Belki kral çıplak. Çıkıp biri söyleyene kadar…

 
Toplam blog
: 52
: 507
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

Yeni mezun bir maden mühendisiyim. Yükseklisans yapıyorum. Bunun yanında, kalkınma antropolojisi, ci..