Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ocak '14

 
Kategori
Deneme
 

Sana Özgürlük olmak isterdim

Sana Özgürlük olmak isterdim
 

Kalbimde senfonim, sarışınım,

 Huysuz ve öfkeli sevgilin şimdi romanının açılmamış sayfasından yazıyor sana. Ben yine huysuz, yine lanet ve yine aksi ve yine her şey sana dair...

Yine ezilen insanlar görüyorum zalimlerin zalımlığında, bu nasıl krallık bu nasıl devran sevgilim. Masum bir çocuğu bile öldürüyorlar hayatta. Bir papatya yaprağı gibi yolup atıyorlar hayallerimizi. Mesela seni sevmem, elini tutmam bir sahil kenarında ya da sana bir gül vermem, seni sevmek öyle ulu orta, yasaklıyorlar, ayıplıyorlar sevgilim.

Oysa ben ne gazlar yedim de vazgeçmedim adı özgürlük denen hayalimden. Mesela 1898 de olsam kesin Hüriyyet ateşiyle yanardı içim. Ne de olsa Makedonya'dan gelmeyim ya. Belki de sırf bu yüzden özgürlükçüyüm Gorniçetli olduğum için. Öyle sosyetik hayalleri olmadı şu seni seven mavi gözlü adamın. 1912'de dedemle göçmek istedim Edirne'ye 1923'te Bornova'dan ta Alsancak'a kadar koştum yurdumda eski bir balkan ezgisi söyleyerek.

2.Dünya Savaşı kitapları okudum. Orada Kızıl Orduda emekçi bir çavuş olmak istedim. İtalyan dağlarında faşizme karşı heykel gibi duran bir partizan oldum. Hiroşimaya koşmak istedim. Çünkü salıncakta sallanması gereken çocuklar, bir toz bulutu içinde mezardaydılar. Onlar da bizim çocuklarımızdı sevgilim... İnsanlığın, umudun ve mutluluğun. 74'te acı limonlar adasında Mağusalı mücahit olurdum. Bir kalenin burcundan söylerdim sana dair şarkılarımızı. Kartallar ülkesinde olup kara bir Ocak günü, ezilmek isterdim tank paletleri altında. Ben, kalemim ve sana olan hayallerimle, sırf özgürlük yeşersin diye bu topraklarda...

Şimdi daha kapağını açmadığın bir romanın içinden yazıyorum sana. Belki sen de özgürlük arıyorsun, griliğe hapsolmuş bir ruhtasın. Sana da yağmurlar yağıyor belki ve belki sen de buğulu bir cama yazıyorsun umudunun adını, belki üşüyorsun yalnızsın, her gün farklı kefende dağılmış bir ruhtasın. Şimdi dalında hiç yaprak kalmamış ağacın dalları gibi titreşiyor ellerin, ellerin avuçlarımdaki sıcaklığı arıyor. Belki yağmurlu bir İstanbulsun sevgilim ya da 1940'ta Paris. Senin gülüşünü çalıyor kara çizmeliler. Bedenin sömürülüyor toprak misali esir bir yurdun. O sarı saçların alnından önüne düşüyor öyle solgun solgun ve yanında olsam ah inan. Yanında olsam perdeleri yırtan bir güneş ışığı olarak dolmak isterdim. Sevgilim ben sana özgürlük olmak isterdim.


EMRE ERDEN/Mavi Şair

  

 
Toplam blog
: 203
: 322
Kayıt tarihi
: 16.11.13
 
 

1991 İskenderun doğumlu. EMU Mütercim Tercümanlık, Amasya Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği mezun..