Sana şiir yazmak, seni ödüllendirmektir… Bekleme boşuna

Sana şiir yazmak, seni ödüllendirmektir… Bekleme Boşuna
Gözbebeklerini düşündüm bir an. Dışarıda ayaz ve cama vuran yağmurun ince sesi…

Gülüşünü düşündüm titreyerek, içtiğim sıcacık çayın gölgesinde.
Yine o bahar gibi,
Yine o güneş gibi,
Ve yine o hakiliğine sığındığım orman gibiydi gözlerin…

Ustaca bir öpüş ve derinden sana doğru süzülüşü gördüm düşümde… ‘‘Sen’’ niyetine, dağlarasığındım... Vadileri geçtim susarak, susayarak… Titriyorum, yağmur cama vurmakta… Uyandım şimdi ve kulaklarımda yağmurun ince sesi… Bir tebessüm kovalıyor beni, yanan sobanın tavana vuran ateşi… İşte yürek de böyle cayır cayır şimdi…

Ellerini düşündüm bir an. O tutarken gözyaşlarına boğulduğum ellerini…Yine o karanfil kokusunda, Yine o rüzgâr selamında, Ve yine o deniz dalgasında saklı sevda gibiydi ellerin… Tanrılardan koparcasına, öyle afaklarda dolanan küçük bir yelkenlide düşledim seni bu defa… Yine denizler aştım rengi bürünmüş kızıla… Öksüz limanlar geçtim susarak, susayarak… Titriyorum, yine yağmur yağa yağa… Uyandım şimdi en hüzünlü yağmurlarla… İçtiğim şaraba karışıyor gözyaşlarım, şimdi ellerim ürkek bir güvercin telaşında. Tanrılar çok uzakta… Ağlama!
Yüreğini düşündüm bir an. Kara dönen bir yağmur… Ve akşamın karanlığında… Bir kelebeğe dönüşünü düşündüm. Elimde konyak şişesi, içtiğim sen…Yine bir gelincik çiçeği, Yine bir deniz, Ve yine deli bir dağ rengindeydi yüreğin… Uzandığım kanepede sana uzanan düşlerleyim şimdi… Lirik bir şiir dökülüyor dudaklarımdan, ırmakların eşsiz teranesine karışarak. Boy boy ağaçlar… Kuş sürüleri… Ve toprağın mistik kokusunu çekiyorum içime susarak, susayarak…Titriyorum, kar tüm saflığıyla yamacımda… Uyandım şimdi… Ve sana dokunamamanın, Sana bakamamanın, Sana haykıramamanın, Sana doyamamanın sancılı, ürkek, kırılgan hali… Bir elimde şarap, bir elimde konyak…

Sen artık yoksun ‘‘Mavi’’
Sana şiir yazmak, seni ödüllendirmektir… Bekleme boşuna!