Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ocak '14

 
Kategori
Güncel
 

Sanal alemde işlenen suçlar, cezasız kalmıyor!..

Sanal alemde işlenen suçlar, cezasız kalmıyor!..
 

net'ten...


Demokrasi, tüm yurttaşların hukuk karşısında, eşit haklara sahip olması; hakkın âdil biçimde dağıtımında, önemli bir garantör rejimdir.

Demokrasi, sadece tabelada kalan bir rejim adı olan ülkeler yok mudur ?.. Vardır elbet...

Bu ülkelerin insanlarının çoğunluğu, demokrasinin tanımını yapamadığı gibi; çoğu totaliter rejimlerle karıştırabilir.

Demokrasi bilincinin yerleşmesi için, demokratik kuralları şahsi çıkarları uğruna kullanarak  iktidar olanların, işleri bitince, demokrasiyi sümen altı yapıp gerçek baskıcı yüzlerini ortaya çıkarabilirler.

Böyle olunca hukukun ırzına geçilir... Tecavüze uğrayan hukuk, adaletsizliğe gebe olur... Âdil olmayan uygulamalar doğuran 'sözde hukuk ana ', haram işlere tevessül eden evlatlarıyla bir ülkenin sonunu getirir...

......

Alt yapı eğitimini yeterince alamayan hukuksuz ülkeler, dünyanın en ileri teknolojileriyle donanmış olan internet uygulamalarını, yararlı yönlerinden ziyade, zarar veren cehalet eylemleriyle tanınmaya başlarlar...

Bilişim suçlarının 'bilinçsizce işlendiği' ülkelerin başında gelmemizin nedeni de bu cehâlettendir.

Klavye başına oturup dünyayı ele geçirdiğini sanan cahil, insani diyaloglar yerine cismani ve hayvani arzularını beyaz cama aksettirdiğinde, başına geleceklerden habersiz  bir Gayya Çukuruna düştüğünü ancak mahkûm olduğunda anlayacaktır... Tabi iş işten geçmiştir artık...

Bu konuda adlî vak'alar çoğalınca, adliyeler görev yapamaz hale gelmektedir... Son günlerde Bilişim Suçlarının ayyuka çıktığını gören hükümet, internet hukukuyla ilgili çok keskin yasaklar getirmektedir.

Genellikle, iktidara siyasi sataşmaların önüne geçmeyi amaçlar gibi görünse de uygulama başladığında yeni Bilişim Hapishaneleri (?) kurulacağı bir gerçektir.

............

Bilişim suçları üzerinde daha önce de yazdığım bloglara ilaveten, yine bazı uyarılarda bulunmak istiyorum.

...........

Mesleğe ilk atandığım yıllardan bu yana, defalarca bilirkişi olarak görevler aldım ...

 Mektupla hakaret, tehdit, bölücülük, fitne-fesat yayma; kız kaçırma, yazıyla taciz gibi birçok konuda, 'Yazının gerçek sahibini bulma'  yolunda, elimden geldiğince yargıçlara, yardımcı olmaya çalıştım...

 'Yazı Bilirkişi Uzmanlığı' görevlerimde, Türk Dili alanında ve kaligrafi uzmanlığı alanında aldığım eğitimin çok yararlarını gördüm.

 Genellikle imzasız, adressiz, kimliksiz yazılan yazıları teşhis etme konusunda hiç yanılmadım. Şüphelilerin yazılarının özenle incelenmesi sonucunda gerçek suçlu veya suçlular, sonunda,  'bülbül gibi öttüler.

 1976 yılında, 'düşmanının kafasını baltayla koparacağı' konusunda, imzasız tehdit mektubu yazanı tesbit ettiğimizde, adamın baltasıyla birlikte gelip karakola gelip 'kuzu kuzu ' teslim oluşunu hiç unutamam.

 Mektubun, yazılı iletişim araçlarının yerini, internetin alması sonucunda, artık bizlere fazla iş düşmemekterdir. Sanal suçlar konusunda, çok özel bir hukuk bilimi gelişmiş bulunmaktadır..

 Buna da: ' Bilişim Hukuku ' diyoruz.

 Çağdaş iletişim araçları, son model cep telefonları; internet ağının 'akılllara ziyan gelişimi', insanımızın bu alanda yeterli sosyal hukuk bilgisine sahip olamaması nedeniyle, bilişim suçlarının 'Tavan yaptığına ' tanık oluyoruz.

 Yerel gazetemize gelen şikayetler, gazetemizde yazan hukukçu arkadaşlarımızın işlerinin çok yoğun olduğunu göstermektedir. Otuzbeş yıllık yerel gazeteci olarak bu durum karşısında şaşkınlığımızı gizleyemiyoruz... Şaşırdığımız kadar da toplumun, -bilişim  cehalet çukurunda- bir batağa saplanmış olduğunu bizzat gözlemlemekteyiz.

 Gazete bürosuna bizat gelen yaşlı bir hanımefendinin şikayeti bir hayli ilginçti.

 Hanımefendinin kızı, Facebook'ta iki sayfa açmış ve habire arkadaş sayısını geliştirmekle meşguldür. Kız, listesinde olmayan bir şahısla karşılıklı mesaj cilveleri yaparken delikanlının damarına basar ve karşılıklı hakaretleşirler... Kızcağız, mesaj sayfasını kopyalar; çıktısını alır... Kendi hakaretlerini silip delikanlının (?) hakaretlerini delil olarak sunmak üzere savcıya gider. Savcı, bu eksik evrakı delil olarak kabul eder ve konu mahkemeye intikal eder.

 Konu, yargıya intikal ettiğinden yorum yapmadık tabi.

 ...........

 Toplumuzu kanser gibi saran bu sanal suçlar, gündeme yerleşmişken bu konuda bir blog yazma ihtiyacı hissettim... Benim tanık olduğum onlarca olay var... Sizlerin de tanık olduklarınız vardır mutlaka... Avukatların iş bulmak için can attığı günümüzde, bu sosyal yara, avukatlara yeni ekmek kapıları(?)  açarken, toplumuzda, birçok aile yıkımlarına da neden olmaktadır.

 ............

 www.facebook.com adresli internet sitesi üzerinden hakaretlerin çoğaldığı bir dönemdeyiz.

 Hakaret eyleminin oluşumunda baz alınacak kanun maddesi yine TCK 125 olacaktır. Olayın bilişim hukuku ile ilgili bölümü yalnızca suçun işlenişi bakımındandır.

 Facebook hesabında hesap sahibi, kendi profil sayfalarında hakaret eylemini gerçekleştirebileceği gibi, bir diğer kullanıcının profilinde veyahut Kısa Mesaj yordamıyla suçu işleyebilir. Yine fotoğraflara, paylaşılan verilerin altındaki yorum bölümlere ileti eklenerek hakaret suçu işlenmiş olabilir.

 Facebook üzerinden yapılan hakaret eylemleri, kamuya açık bölümlerde gerçekleştiği takdirde, Basın Savcılığı’nın görev alanına girmektedir.

 KM yoluyla gönderilen bir mesaj içeriğindeki hakaret eyleminde ise görev, Cumhuriyet Savcılığı’ndadır.

 Hakaret suçu şikayete bağlı olduğundan, şikayet olmaksızın suç re’sen takip edilmeyecektir.

 Burada önem arz eden konu,suçu,  “ispat” edebilmektir.

 Suçun işlendiğinin ispatı yalnızca bir yazıcı çıktısı, ekran görüntüsü (screenshot) ile mümkün değildir.

 Ceza muhakemesinde asli veya tali delil yoktur. Fakat delil değeri hukukçularca tartılır ve değerlendirilir. Kanaatimce “Print Screen” denilen ekran görüntüsünün çıktısı, zaruri olmayan durumlarda delil olarak değerlendirilmemelidir.

 Elektronik ortamda işlenen bir suç dolayısıyla elektronik deliller kullanılmalıdır. Sahte hesap açılarak, kişilerin kimliklerinin kullanılarak suç işlenebildiği üzere, delil niteliği yine hukukçularca değerlendirilecektir.Ayrıca yine bir IP numarasının bulunması da Facebook üzerinden hakaret fiili için hükme esas teşkil edecek bir delil sayılamaz.

 Yalnızca ekran görüntüsü veya yazıcı çıktısının bir soruşturmanın tetikleyicisi dahi olamayacağı görüşünde olan hukuçuların sayısı az değildir. Elektronik verilerin delil vasfı kazanması, yine bu verilerin manipülasyon yapılmadan ilgili mercilere sunulması ile mümkündür.

 Şikayet dilekçesi formatı genel olarak aşağıdaki gibidir:

 … CUMHURİYET SAVCILIĞI’NA
 Müşteki: … (TC Kimlik No, Adres)
 Sanık: (Biliniyorsa) … (Adres)
 Suç Tarihi: ../../….
 Olaylar:
 1. Suç tarihinde, “www.facebook.com” isimli internet sitesindeki … numaralı Facebook hesabıma, … numaralı ve … isimli Facebook hesabından “….” şeklinde hakaret içerikli mesaj gönderilmiştir. (Ek.X)
 2. Hakaret eylemini gerçekleştiren kişinin cezalandırılmasını arz ve talep ederim.

 Hukuki Deliller: (Bu bölümün adli bilişim uzmanı tarafından yapılacak inceleme doğrultusunda doldurulması gerekmektedir.)
 Sonuç ve İstem: Sanık hakkında gerekli kovuşturmanın yapılarak cezalandırılması için kamu davası açılmasına karar verilmesini arz ve talep ederim.

 (Tarih)
 Şikâyetçi: …
 (İmza)

 ***************

 Dilekçenin yazılması ve özellikle delillerin sunulması avukat tarafından icra edilmelidir. Bu konuda yapılacak hatalar, kovuşturmanın yapılamaması sonucu doğurabilir.

 Hakaret fiili 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda şu şekilde düzenlenmiştir:

 Hakaret

 MADDE 125. – (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.

 (2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.

 (3) Hakaret suçunun;

 a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,

 b) Dinî, siyasî, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

 c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,

 İşlenmesi hâlinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

 (4) Ceza, hakaretin alenen işlenmesi hâlinde, altıda biri; basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, üçte biri oranında artırılır.

 (5) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır.

 Mağdurun belirlenmesi

 MADDE 126. – (1) Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır.

 İsnadın ispatı

 MADDE 127. – (1) İsnat edilen ve suç oluşturan fiilin ispat edilmiş olması hâlinde kişiye ceza verilmez. Bu suç nedeniyle hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi hâlinde, isnat ispatlanmış sayılır. Bunun dışındaki hâllerde isnadın ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikâyetçinin ispata razı olmasına bağlıdır.

 (2) İspat edilmiş fiilinden söz edilerek kişiye hakaret edilmesi hâlinde, cezaya hükmedilir.

 ................

 Şurası unutulmamalıdır ki:

 1- Yargıda deliller esas olsa da yargıcın vicdani kanaatleri çok etkin rol oynar.

 2- Yargıtay ve AİHM'lerde biten dosyalarda, binlerce yargıç hatası mevcuttur.

 3 -Adına, ' Adliye Sarayı', dediğimiz devasa, GRİ BOYALI binalarda, hiç de saray havası esmediği bilinmelidir.

 4- Yeni internet hukuku yasalaştığında, suçlar, eskisi gibi askıda kalmayacak; suç işleyenler, çok kısa sürede cezalandırılacaktır.

Umarım, -kurunun yanında, yaş yakılmadan-, internet özgürlüğünü bilinçli ve akıllı kullananların hakları gasp edilmez.

 Hukukun egemen olduğu; insanlarımızın eğitilerek barış içinde birbirine saygılı yaşayacağı günlerin özlemiyle saygılarımı sunarım. 

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..