Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Aralık '09

 
Kategori
Felsefe
 

Sanal Alemin Felsefik Yorumu

Sanal Alemin Felsefik Yorumu
 

"Sanal Alem" toplum bilincinin önemli bir örneği.www.milliyet.com.tr


Sanal aleme hoş geldiniz. Burada koku yok, ses yok (istemedikçe), bedeninizin dört bir yönünden gelme ihtimali olan kaza, tehlike, süpriz vb. yok. Burada önünüzdeki ekrandan bakıyorsunuz sanal aleme, herşey önünüzde.

Burada yazılar var. Yazıların sesleri olmasa da beyindeki işitme duyularını harekete geçirebilecek özlellikler var. Orhan Veli'nin "Ağlasam, sesimi duyar mısınız, mısralarımda !" şeklindeki mısrası bize daha önce tanık olduğumuz gerçeklerini hatırlatmaktadır ağlamanın. Kulağa değil, gözlerde başlayıp hafızaya etki etmiştir. Yazı sessiz konuşmadır, beyindeki bellek hücrelerini etkileyerek duygulanmamızı, yaşadıklarımızı tekrar yaşamamızı sağlar.

Sanal alemde İsteğe göre ses ve müzik var. İstediğiniz insanlarla görüşebilme ve konuşabilme var.

Burada çevrenizden gelen kontrol dışı yüksek ölçekteki canlı ve cansız sesler yok. Sanal alem iletişimin başlattığı ve ilişkileri çoğaltığı bir dünya örneklemi oluşmaya doğru gitmekte. Birey ve toplumun geniş mekanlarda yer kaplamadan buluşabildiği bir alem.

Sanal alem kuantum fiziğinin yani maddenin (soğumuş, durgun enerji) temel yapısını oluşturan micro enerjilerin kullanılmasıyla oluşmaktadır.

Biz insanoğlu, başını iletişimin çektiği isteğimizi uygun küçük bir dünya örneği oluştumaya çalışıyoruz.

Amacımız nedir ?

Öncelikle uzay açılımlarının toplum yaşantısını kolaylaştırmasına etkisi diyebiliriz. Sonra yönetim, ekonomi ve diğer tüm unsurların da açılan kapıdan içeriye girmeye başlamış olduğunu söyleyebiliriz, doğal olarak.

İnsanoğlunun serüveninde önce varlığını tehdit eden unusurları ortadan kaldırma veya kontrol altına alma başlangıcı(güç gereksinimi, güç stoğu) daha sonra ise bağımlılıklarına karşı zayıflığını en aza indirme davranışı (ekonomi stoğu) gelir. İşte normal dünyada yapamayacağımız uzak toplu ileşimleri sağlamak aşamasında sanal alem devreye girmektedir. Tüm insanlık bu zamana kadar birbirinden kopuk ve yabancı olarak yaşadı. Doğal olarak güç ve ekonomi mücadelesi tarihteki yıkımları açıklamaya yetmektedir. Birbiriyle sürekli iletişimde olan dünya insanları bir bağ ile bağlanarak bütünlüğü oluşturma çabasına girmektedir toplum bilincinde. İletişimin hızlı ve yaygın olması bir bütünlüğü sağlayarak, birbiri ile eski yöntem olan yok veya esir etme davranışını ortadan kaldırma amacına hizmet etmekdedir. Birde ben ve o, biz onlar ikilemine sığınılan düşman kavramı, insanlık adı altında Mevlana ve Yunus Emre gibi tüm dünya tarihindeki tüm bilge ve alimlerin öngörüleri olan ve dinen olması istenen (daimi barış ve beraberlik) dünya şeklinin zeminleri altılmaya başladığını söylebiliriz.

Günümüzde artık ırkların, dinlerin güç ve doğruluk mücadelesi yerini guruplara hatta bireylere bırakmıştır. Dünya ölçekli iki, üç veya dört grup şeklinde mücadele olamayacağını öngörebiliriz. Birçok küçük ölçekli grup(terör ve kanun dışı yapılanmalar) büyük toplulukları etkisi altına almaya çalışacaktır. Bunu engellemenin en önemli yolu devletler ahlakının ( BM, Uluslararası devletler anlaşmaları) bu grupların davranış hızından daha hızlı ve etkili olabilmesidir. İnsalık hem kendisi ile hemde evi olan dünya ile varlığını koruma ve geliştirme üzerine yeni metodlar üretmeye devam edecektir. Sanal alem de bu metdotların önemli bir örneğidir.

" Gülsem, sesimi duyar mısınız, satırlarımda ! " :)))

 
Toplam blog
: 110
: 1205
Kayıt tarihi
: 30.05.07
 
 

"Yazıyorum o halde düşünüyorum" diyen, güncel gelişim ve değişimleri takip ederken anlam ve kavramla..