Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mayıs '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sanal ortam

Dün gece değerli bir dostumun arkadaşımın beni derinden etkileyen bir msn yazısı üzerine düşündüklerim. Kısa, anlamlı ama asla kırıcı olmadan söyleyeceğim bir kaç cümle.

Teknolojinin bir vazgeçilmezi bilgisayar, bilgisayarın bir vazgeçilmezi de sanırım internet. Kimi insanların haberleşme alanı, kimilerinin bir tık ile aradığına saniyelerle ulaşma alanı ve ayrıca günümüzde devlet kurumlarının da kullandığı ve verileri internet üzerinden paylaştığı bir alan.

İnternet ile Türk insanının tanışıp kaynaşması henüz birkaç yıllık bir olay.Ancak bir vazgeçilmez olarak ve süratle hayatımıza giren ve zamanımızın bir kısmını çalarak kendisine mahkum eden bir ortam.

Bu bağlamda;yerden mantar biter gibi açılan kimi internet siteleri ve o sitelerde yazıp çizenler.Düşündüklerini, bilmek istediklerini ve sorgulayarak bilgiye ulaşmak istedikleri noktaları bu siteler aracılığı ile halletmeye çalışanlar.

Ancak bu çabanın zaman zaman üzücü yanları da olmuyor değil.Yani kişilerin iyi niyetli olarak , anlatmak istediklerinin yanlış anlaşılma durumu olabildiği gibi bir başkasının anlatmak istediğide zaman zaman yanlış anlaşılabiliyor.

Kimi zaman dostlukların kazanıldığı kimi zaman da var olanların kaybedildiği bir ortam.

Çok uzun yıllar önceleri dilden dile anlatılan binbir gece masalları ve masal kahramanları aracılığı ile verilmek istenen mesajlar, bazen da destanımsı anlatımlarla anonim olarak günümüze ulaşan eğitici öğretici bilgiler vardır, ders alabileceğimiz.

Yine çok uzun yıllar önceden insanların dilinden düşürmediği “Bizans entrikaları” olgusu söz konusudur.Nedir o entrikalar , hatta niçin “saray entrikaları” denmiştir de “köylü yada şehirli entrikaları” gibi benzer bir adla nitelendirilmemiştir.Aslında bu sorunun cevabı oldukça basittir.Saraylar da oturup yönetici sınıf içerisinde yer alanların deyim yerindeyse birbirinin ayağını kaydırmak için uğraş veriyor olmaları ve bu konuda da oldukça başarılı olmaları sonucu bu adın verildiğini sanıyorum.

Sanırım durum tam da bu noktada seyrediyor.Falanca şunu dedi filanca bunu dedi türü bir dedikodu ikileminin girmeye başladığı hatta kişilerin itham edildiği, fikir ve düşünce paylaşımını seyrinden uzaklaşıldığı, kim bir yazı yazarda onun yazısının altında birilerine hakaret türünden ve iğneleyici, itici bir yorum yazarım düşüncesinin hayata geçirildiği ve hatta okurların hangi yazının altında kavga çekişme var düşüncesi ile siteye girdiği bir ortama doğru bir gidiş olduğunu görüyorum.

Yazılacak her cümlede , her kelimede mana ve anlam arandığı, dostlukların baltalanmaya çalışıldığı bir ortamın oluşmakta olduğunu üzülerek izliyoruz.

İnsanlar dostlukları için vardır.En azından ben böyle düşünüyorum.Dostum, arkadaşım dediğim bir insana asla ve asla zarar verilmesini kabul etmem mümkün değildir.Bence doğrusu da budur, aksi durumun adı ise dostluk ve arkadaşlık olmaz kanısındayım.

Kasım ayı itibari ile bu sitelerle tanışma imkânı buldum.Bir süre sonra yazı yazmaya yorum yapmaya başladım.Ancak her şey içimden gelen ve insana değer veren çerçevede kalsın istedim ve o çerçeveyi de asla ihlâl etmeme durumunu elimden geldiğince korumaya çalıştım.Kimseyi isteyerek ve bilerek kırma gibi bir düşüncem asla olmadı.Hele hele başkalarını küçük düşürücü anlamda hakaret içeren cümlelerle tarif etmem ise mümkün değildir.Bu tür bir olumsuz yaklaşımımın olduğunu sanırım site yazar ve okuyucuları da söyleyemeyeceklerdir.Bazen fikir beyan etme çerçevesinde kırdıklarım oldu ise onlardan da özür dilerim.

Nereye varmak istiyorum.Bir insan huzurlu bir ortamda iken birden bire “Bizans entrikaları” babında olayların geliştiği kimin kime ne dediği belli olmayan, üstü kapalı imalarla insanların birbirini itham edip kırdığı;yaşça büyük olanın hatta küçük olanın gözetilmediği, dahası yazdığı çeşitli sitelerde ki yazıları ile insanlara olumsuzca ve kişilik hakları ile asla bağdaştıramadığım ve garipsediğim hatta şaşıp kaldığım, adına fikir ve düşünce yazısı demek yerine hakaret yazısı diye nitelendirilebilecek türden yazıların kaleme alındığını gördüm.Yapılmak istenen ve varılmak istenen ne idi bu tür yazılarda, halâ iyi niyetli düşünerek bir anlam çıkarmak istiyorum ama, sanal ortam dışında yazdıkları ile tanınan biri hakkında bu tür yazıların yazılmasına da doğrusu bir anlam veremiyorum.

Çankırı için yola çıkanların böyle olumsuz bir ortamda mücadele veriyor olması da aslında insanı üzen bir başka olgu.Çok değerli ve saygın kişilerin burada yazarken yazmaktan vaz geçmesi ise üzerinde ayrıca düşünülmesi gereken bir konu.

Bu arada değerli insanların varlığını görmek te elbette sevindirici olmuştur benim için.

Örneğin bir Bahattin Ayhan gibi değerli bir yazar, köy enstitülerinin yetiştirdiği bir cevher olan değerli Zeynel Kozanoğlu, bir şeyler yapmak için çırpınan Osman Duru, Ö.Faruk Eryılmaz gibi değerler.Mücadele gücünü, kaybetmeden çaba sarf eden Hatice Topçu, Ali Taş…vb. gibi değerli yazar ve yorumcuların varlığı ile tanışmak onlarla fikir alışverişi yapmak az şey değil di benim için.Bu arada yaptığı yorumlarla ve mesafeli duruşu ile bir Çankırı gönüllüsü olan Serkan Küpeli kardeşimin varlığı elbette unutulacak değildir.Yorumları ile katkıda bulunan sayın Dinçer uslu yine ayrı bir değer olarak onurlu duruşunu sergilemektedir.

Mücadelenizin başarıya ulaşmasını ve o çok sevdiğiniz Çankırı’ya yarar getirmesini canı gönülden istediğimi bilmenizi isterim.

Yazar: Hüseyin Güzel

 
Toplam blog
: 210
: 910
Kayıt tarihi
: 04.05.08
 
 

Eğitimciyim. Bir insanın çağdaş bir gelecek için, aydınlanma için çok okuması gerektiğine inanıyo..