Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ekim '14

 
Kategori
Deneme
 

Sanal sersemlik

Sanal sersemlik
 

Geçenlerde başıma gelen traji-komik bir hadise, yaşadığım anı karanlık bir zindana çevirerek kafamdaki soru işaretleri silsilesinin yoğunlaşmasına sebep oldu. Sonbahar aylarının hüzne bürünen kasvetli havasından kurtulmak için dışarıya hava almaya çıkmıştım. Tam da eş dost sohbetine ihtiyacım varken dışarıda iki arkadaşa rastladım. Ayaküstü hoşbeş selamlaşma derken, birbirinden şatafatlı renkli ve göz alıcı ama genelde sahte davranışların sergilendiği mekanlar arasından zor da olsa bir seçim yapıp sonunda bir kafeye oturduk. Siparişler verildi. Arkadaşlarımın elleri ve gözleri hızlı bir şekilde cep telefonlarına gitti. Önemli bir şey var sandım. Elleri dairesel bir hareket alanı çiziyor ve suratlarında hafif bir geçici tebessüm peyda oluyordu. Merak ettim sordum. Ne oldu iyi bir haber mi var? Cevap: Yooo arkadaşımın Facebook’ta paylaştığı resme güldüm. Diğeri ise Instagram’daki bir videoya sırıtmış. Ama ne sırıtış ha… Bende acı bir gülümseme… Çaylar geldi. Başlar yine telefonda, zihinler sosyal ağlarda…

Evet, sosyal paylaşım ağlarından bahsediyorum ve bizi robotlaştırarak sanal bir oyuna teslim edişinden… Facebook, Twitter, Instagram, Foursquare, Vıne… Ve daha benim bilmediğim birçok internet ağı üzerinde zaman geçirilen sözde SOSYALLEŞME yolları. Bir örümcek ağı gibi hayatımıza girip aile, arkadaş, iş okul gibi sosyal çevremizi sabah, öğle akşam meşgul eden sanal aktiviteler. Aslında bireyi memnun etme, kendini geçekleştirme ve tatmin etme gibi gerçeküstü bir dünya da diyebiliriz bu ortama. İnsanlar arasında iletişimin olmadığı herkesin birbirini ledli ve renkli ekranlardan parmaklarını kullanarak büyültüp küçülterek her türlü şekle sokarak takip ettiği bir toplum düşünün. Ne kadar acınası ve mide bulandırıcı… Tam aksine sosyal ağların gayesi ASOSYAL bir kitle oluşturmak ve yaratmak.  Ve biz doyumsuz insanların bilinçsizce yaptığı, bu güruha katılarak kendi ellerimizle oluşturduğumuz yalancı bir evrende yaşamak. Ne kadar hoş bir durum değil mi, sanal bir kimliğimizin olması ve eksik yanlarımızı yontarak bir kahraman gibi davranmaya çalışmak… İnsan ilişkilerinin samimiyetten uzaklaştığı ve iletişimin iş güç dışında azaldığı biz insanların birbirimize karşı yabancı ve düşmanca bakışların çoğaldığı bu devirde, sosyal paylaşım ağlarının bizleri kendi içimize kapatarak silik ve pasif bireyler yarattığının farkında mıyız merak ediyorum açıkçası?

Basit bir meseleymiş gibi gelebilir fakat teknolojik buluşların son derece geliştiği bu devirde, insanlarda bağımlılık yaratan ve varoluşsal serüvenimizde büyük bir yer tutan kitle iletişim araçlarının bizlere sağladığı imkanlar dahili dışında zihinlerimizde açtığı büyük boşluklara ne demeli… Ya da bizleri yararlarının büyüsüne kaptırarak yanlış veya hatalı sayılabileceğimiz taraflara sürüklemesine… Elbette kitle iletişim araçlarının bizlere sağladığı faydalar yadsınamaz. Bilgiye ve aradığımız her şeye anında ulaşabileceğimiz bir çağdan bahsediyorum. Adı üstünde, MİLENYUM ÇAĞI.  Hızlı ulaşım, hızlı haberleşme ve anında bilgi alışverişi. Ne kadar etkileyici demi ve ne kadar büyüleyici… Tüm bu gelişmelere bağlı olarak sosyal medya ve paylaşım ağlarının hayatımızda derin izler bırakabileceğini tahmin edememek imkansız. Çağımızda kabuğuna çekilmiş, içe dönük ve asosyal kişiliklerin oluştuğunu kim inkar edebilir ki ve bunda sosyal paylaşım ağlarının olan katkısını kim görmezden gelebilir. Elimizden düşmeyen telefonlar, Notebook’lar, Ipad’ler ve parmaklarımızın oynaşları olan Facebook, Instagram twitter gibi özel yaşantımızı ifşa ettiğimiz kişisel pazarlama ve etiket servislerinin bu kadar yoğun şekilde hayatımızda yer aldığı sürece bizlerin sanal oyuncuklardan bir farkı kalmayacaktır.

Hadi bırakın, bu zırvalıkları da Facebook’unuza girip profilinize bakın, kaç kişi beğenmiş o naylon kişiliklerinizi… 

 
Toplam blog
: 6
: 177
Kayıt tarihi
: 28.06.12
 
 

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi 2014 Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunuyum. Kitaplar ve yaz..