Sanalla gerçek dünya arasındaki fark

İki fotoğraf arasındaki farkı bulun gibi birşey belki.. İnternet öyle bir çizgi çizdi ki hayatımıza.. Onunla herşey ters yönde dönmeye başladı. Fiziksel ve psikolojik etkilerinin varlığı keşfedilince, dünyada internet konusunda zaman zaman panik duygular yaşandı.

Bağımlılık ise son önemli korku... “Bağımlılık”, önce birazla başlar sonra da farkına varmaksızın “çok”laşır...

Ortada bir “zaman hırsızı” var. Ama internet mi sizden zamanı çalar, siz mi ondan, pek de anlamazsınız..

Ve sadece orada geçen zamanın size sundukları ve kazandırdıklarıyla ölçebilirsiniz bunu. Bağımlılığa gelince bir TV’nin karşısında ömür geçiren pasif bağımlılık mı, yoksa bilgisayar karşısındaki aktif bir bağımlılık mı, diyebiliyorsanız, en azından aktif bağımlılıktan yana olanını tercih etmenin doğru olacağını düşünenlerdenim...

Amerika’da İnterneti çok kullanan 500 kişi üzerinde yapılan araştırmada %80 ‘i bağımlı katagorisinde olduğu tespit edilmiş. Araştırmanın sonuç kısmı çok daha önemli bu bağımlılığın ileride insanları kumar tutkusunda olduğu gibi veya yeme bozukluklarındaki gibi etkileyeceğinin tespit edilmesiydi..

Neredeyse, internet kurulduğundan bu yana interneti kullanan bir insan gözüyle ve tecrübelerime dayanarak diyebilirim ki; Sanal dünya karşılıklı etkileşime olanak tanıyan bir dünyadır. Ancak bu sanal dünya ile gerçek dünya arasındaki fark, sadece ve sadece çocuklar tarafından ayrımlaştırılamaz..Fiziksel kimliklerini ortaya koymaksızın orada dolaşmaları onlar için çok tehlikeli olabilir. Çünkü ileriki yıllarda sosyal hayattan kendilerini tamamen soyutlar hale gelebilecekleri bir dünyanın içinde bulabilirler. Doğru ve yanlışlar arasında kaybolurlar..Genelde bu durum onların içe kapanmasına da sebep olabilir. Araştırmalara göre de uzun süre internette chat yapan çocuklar gerçek hayatta arkadaş edinme sıkıntısı yaşar. WEB araştırmalarında çocuklara sorulan sorular arasında internette dolaşma sebeplerinin başında yalnızlık gelmektedir. Arkadaşsızlık gelmektedir.. Dolayısıyle toplumla da bir kopukluk sözkonusu ve topluma karşı olumsuz duygu ve düşünceler geliştirmektedirler...Bir de anne babalar üzerinde yapılan bir araştırmada ebebeyinlerin %62’si cocuklarının hangi sitelerde dolaştığını bilmemektedir. Ve anne babalar genelde çoçuklarının bilgisayarda sadece “oyun oynadığını” düşünüyorlar. Bu genelde bir yanılgıdır. İnternet bir bilgi kaynağıdır ancak internette yayınlanan herşeyin doğru olmayacağını da bilmek gerekir. Kısacası ; İnternet , yetişkin ve “bilinçli kullanıcı” için endişe gerektirmez.. Dolayısıyle çocuklar için herkesin dikkatli olmasını önerebilirim ama “yetişkinlere” gelince;

Bu sanal dünya, bazen gerçek dünyanın sunduğu güzellikler kadar olmasa bile baş döndürücü hızla gelişen teknoloji ve onun beraberinde sunduğu hizmetlerle yetişkinler için bir başka ilginç dünya haline geldi. Her ne kadar da olumsuzlukları konusunda uyarılıyorsa da İnternet, duygusal, toplumsal, bireysel hatta sağlığa ilişkin zararları yanında, çok da yararları bir dünyadır...

“Sanal işte”deyip geçiştirmek, hiç de doğru değil aslında.. çünkü yeri geldi mi gerçeğe taş çıkartıyor..

Gerçekte gerçekleştirilemeyen paylaşımlara imkan kılıyor.. Unutulan duyarlılığı ve duyguları hareketlendirebiliyor.

Gerçek zaman dilimi içerisinde zaman ayıramadığınız dostlarınıza ya da hobilerinize imkan tanıyor...

Devasa bir kütüphanede dolaşmanın keyfini yaşatabiliyor.

Dünyanın öteki ucundaki insanlarla görüntülü, yazılı veya sesli iletişim kurduruyor..

Dünyadaki tüm insanların çatısı altında yaşadığı SANAL BİR DEVLET gibidir..
Üstelik Sanal çarşılarda alışveriş imkanı da bize sınırsızca sunuyor.

Esas tutkularınızı gerçek dünyaya saklamak kaydıyla da sakın internetten vazgeçmeyin.... Güzel olan bir başka yönü de “İnternetteki demirbaş” bir kişiye ya da birilerine ait değil herkese ait..

Üstelik bu sınırsız paylaşım dünyasında herşey sizin kontrolunuzda... İstediğiniz yere istediğiniz yöne gidersiniz... Kısacası bu paylaşım ve eğlence dünyasında korkmadan keyif almaya devam edin ..

Emine Sütcü 7 10 2009