Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Temmuz '11

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Sanat, sanatçı ve siyaset...

Sanat, sanatçı ve siyaset...
 

Bilim ve sanat, bir kuşun iki kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar. Uçamayanlar ise tavuk olur…

"Tavuk Toplum", önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz!” Darwin

Milliyet Blog Yazarları, Sanat –siyaset ilişkisini ve sanatçıların siyasetin içinde yer alıp almamaları konusunu tartışıyorlar...

Siyasi iktidarlar ülkelerini yönetirlerken; sanatçılar ise toplumun gözü, kulağı, sesi soluğudur, geleceği, dolayısıyla toplumun kendisidir... Sanatçıların siyaset yapması çok doğal ve toplumlar için de o kadar olumlu bir harekettir... Sanatçıların siyasete atılması toplumlar için yararlı, sanatçılar ve sanat için yararı ise tartışılabilir...

Öncelikle konuşulması gereken konu, kimlere sanatçı denir, kimler sanatçı kategorisine girebilir... Ülkemizde süreç içinde herkese sanatçı demeye başladık... İki Türkü ve şarkı ezberleyene de sanatçı demeye başladık...

Televizyon programlarına bakıyoruz, sözde sanatçılardan geçilmiyor.

Ne iş yapıyorsunuz diye sorulduğu zaman, sanatçıyız diyorlar. Sanatçılık öncelikle bir iş bir meslek değildir.

Çoğu kez, zanaatla da karıştırılıyor sanat. Zanaat bir iş, bir meslek sahibi olmaktır öncelikli amacı da para kazanmaktır...

Sanatta birinci amaç para kazanmak değildir.

Birkaç tiyatro ve sinema filmlerinde oynamış kişilere de sanatçı diyoruz...

O zaman kimler sanatçı, günümüzden örnek vermek mümkün mü dür diye sorarsanız; bunun yanıtını size bırakıyorum...

Sanatçı öncelikle özgür bir beyine sahip olmalıdır... Doğmalara, baskılara, törelere, örf , ‘adet ve mahalle baskılarına boyun eğmemelidir...

Kant’a göre, sanatın kendi dışında bir amacı yoktur. Onun tek amacı kendisidir. Güzel sanatı ancak deha yaratabilir.

Hegel’e göre, Sanattaki güzellik, doğadaki güzellikten üstündür. Sanat insan aklının ürünüdür.

Marks’a göre, Yaratıcı eylem, insanın ve doğanın karşılıklı etkileşimidir.

Sanatçı, zekâ ve sezgisiyle çağının önünde giden insan olduğu için, gerçek sanatı anlayan azdır. Onu anlamak için emek gerekir.

Ünlü ressamların yaşam öykülerini okuduğumuz zaman görürüz ki çoğu gençliğinde, yaşamında çok yoksulluk çekmişlerdir. Asıl ünlerine ölümlerinden sonra kavuşmuşlardır.

Sanat, toplumlarda özgürlüğü, özgür düşünceyi, hoşgörüyü, sevgiyi, besler... Doğayı, çevreyi önemser...Demokrasinin gelişmesinde önemli bir işlevi olur...Tüm Dünya ülkelerine bakınız, sanatı ve bilimi gelişmiş ülkelerin demokrasisi de gelişmiştir...

Osmanlı Devleti zamanında sanat ve bilim gelişmemiştir... Geliştirilmemiştir... Sanat hep dinsel baskıların altında kalmıştır...

Günümüzde de ülkemizi yönetenlerin sanata karşı tavırlarını, tükürrüm bu sanatın içine ve yıkın bu ucubeyi demeleriyle ve sansür uygulamalarıyla ortaya çıkmaktadır...

Sonuç olarak: Sanatçıların siyasette yer almalarına olumlu bakıyorum... Toplumsal duyarlılıkların, özgürlüklerin, bakış açı farklılıklarının, siyasete renk, desen, ses, boyut, katacağını düşünüyorum...

Yazımı, Ata’mızın; "Sanatsız kalan bir milletin, hayat damarlarından biri kopmuş demektir." sözleriyle bitirmek istiyorum

 
Toplam blog
: 1410
: 1053
Kayıt tarihi
: 04.11.06
 
 

Emekli öğretmenim ve  emeklemeye devam ediyorum.  Emeklilik yaşamın sonu değil, yaşama yeni amaçl..