Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Temmuz '07

 
Kategori
Felsefe
 

Sanat hiçbir şeydir...

Sanat hiçbir şeydir...
 

Sanat hiçbir şeydir. Hayat gibi. Siz gibi. Aranızdaki tek fark sanatın daha mütevazı oluşudur belki de. Kabul edilmeyi beklemez, anlaşılmayı da. O kendi evreninin efendisidir. Yalnız kalabilir, yüzyıllarca susabilir ve değerinden hiçbir şey yitirmez. Zaman, onun gözlerini toza bulayabilir, aşındırabilir. Hatta siz onu anlamaya çalıştıkça sizden kaçabilir. Sizi sevmeyebilir, siz de onu. Bu ilişki zamana bırakılabilen tek ilişkidir belki de. Ancak siz değiştikçe, olgunlaştıkça kaçamak bakışlarınız uzun süreli kalp temasına dönüşebilir. Soru sormayın, yanıtlamaz. Derinlerinde sakladığı disiplinli anlamsızlık, hikayesinin başlangıcıdır aslında. Sıradan, gündelik bir öznelliğin dışa yansımasıdır bu. Bilinçdışı eylemlerin sizinle alay etmesidir.

Sanat alaycıdır biraz.

Hicvetmeyi sever.

Özellikle onun karşısına geçip “ben de bunu yaparım” cümlenize içten içe güler. Bilinçaltınızla ilk teması kurmuştur siz fark etmeden. Sırada sizi size hatırlatan anı yumağının ters ucunu çekmek kalmıştır. Biraz cesaretli iseniz bunu da kendiniz yaparsınız zaten. Koruyucu süper egonuz, bunca zamandır öğretilen normal (!) davranışlarınız –ki kredi kartlarınız, statüleriniz, gökdelenleriniz, savaşlarınız ve silahlarınız- kabuğun kırılıp içine sızan saf ve insana benzer ince duygunun sizi sarhoş etmesine izin vermekte zorlanacaktır.

Sanat sarhoş olmaktır biraz.

Kabuğun altındaki öz’ü görmektir.

Palyaçoların akan makyajının altından sessiz bir boşluğun çıkmasına tanıklık edendir.

O, ruhu yıkan, yağmalayan bastırılmışlıkların kibarca sizin zamanınıza yansıyanıdır.

Ama asla var olmanızın temel gerçeği değildir.

Gerçek sizsiniz. Her ne kadar rolden role giren gündeliğin üçüncü sayfa egoları caddeleri doldursa da, gerçek sizsiniz. Susadığınız da su içmek, nefes almak, aşık olmak ne kadar gerçek ise…

Pamuk prensesler ve kötü kalpli kraliçelerinde kendilerine göre sebepleri vardır bu gerçeklikte. Hiç tanımadığı ve oldukça çirkin birinin kapısına dayanıp ona elma vermesi ve zehirli elmanın muhteşem görüntüsüne dayanamayıp, onu yemesi prensesi ne kadar haklı yapıyorsa, kraliçe de haklıdır bir ülkeyi tek başına yönetmek için bu yola başvurmakta. İyilik yücedir bu ikilemde elbet ama sorgu çok yönlü olmalıdır.

Sanat sorgulamaktır biraz. Ama asla cezalandırmak değil.

Sanat hiçbir şeydir. Hayat gibi. Siz gibi. Bir sanat yapıtının gerçekliği ne sanatçısına ne de size aittir, hiçlikte. Gerçek olan doğanın muhteşem dengesi ve o dengede aldığınız yoldur. Zarar vermeden düşlediğiniz her şey kendiliğinden size dönecektir. Siz ancak kurduğunuz bağ ile sanatın yolculuğuna eşlik edebilir ya da dışarı da kalmayı seçebilirsiniz. Bu en doğal hakkınızdır. Fakat bir kez olsun bir sanat yapıtına tüm öğretilerinizden sıyrılmış olarak bakın.

(Gümüş tozuna bulanmış mavi bir gecede, beyaz kayığınızla uzak denizlerden dönerken yanınızda taşıdığınız deniz yıldızlarını dalgasız denizlerde bırakır gibi.)

Aslında sanatın hayatla, hayatında sizinle bir anlam kazandığını hissedeceksiniz…

 
Toplam blog
: 5
: 813
Kayıt tarihi
: 25.06.07
 
 

Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım Bölümü öğretim görevlisi ve..