Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Aralık '07

 
Kategori
Mizah
 

Sanat ve gülmece...

Sanat ve gülmece...
 

Resim sanatıyla ilkokul öğrenciliğimde tanışmıştım. Önce kara kalem, sonra sulu boya, yağlı boya derken soyut çalışmalara da geçiş yapmıştım.

Öğrencilerime, tüm bildiklerimi, gördüklerimi, duyduklarımı aktarmaktan büyük bir zevk almıştım.

Üniversite hocalığımda da yetiştirdiğim onbinlerce öğretmen adayı, ''yan alan'' olarak resim, müzik, tiyatro gibi derslerden de eğitim almışlardı. Bugünlerde, onların yetişkin bir öğretmen olarak öğrendiklerini, öğrencilerine başarıyla aktardıklarına tanık oluyor ve mutlu oluyorum.

Resim sanatından söz etmişken, lisedeki bir anımı sizlerle paylaşmadan geçemeyeceğim. Çok sert üslubuyla tanınan lisedeki Felsefe öğretmenim, derslerinde ''Dalga geçilmesine'' hiç fırsat vermezdi. Yakaladığını da fena hırpalardı.

Lise birinci sınıfta, öğretmenim, Felsefe dersi anlatırken, ben ''Düşünen Adam''ın karikatürünü çiziyordum.

Karikatüre, bir baloncuk çizip içine ''Benim elbiseleri kim yürüttü acaba?'' diye yazıvermiştim ki öğretmenim, ani bir hareketle karikatürü elimden alıp seslenmişti:

''- Ne o Selek... Karikatür çizmek ha !!... Beni dinlemiyor musun sen ?''

''-Eeee... şey öğretmenim... Hem çiziyordum... Hem de sizi dinliyordum ...''

Sınıf, derin bir sessizliğe bürünmüştü. O sırada, ''teneffüs zili '' imdadıma yetişmişti.

Kısa bir zaman geçmişti ki hizmetli aracılığıyla ''idareye ''çağrılmıştım. Disiplinli ve çok sert mizacı olan lisemizin müdürü'nün karşısındaydım. Müdürün odasında, ünlü bir sulu boya ressamı olan resim öğretmenim ve felsefe öğretmenim dikkatle bana bakıyordu.

'' Sakıncalı karikatürümü'' de birbirlerine gösteriyorlardı. Müdür Bey, tok bir sesle :

''- Evladım, bu karikatürü sen mi çizdin ? '' Ben, öğretmenlerimin sevgi dolu bakışlarından güç alarak...

''- Evet ben çizdim efendim !..'' Deyivermiştim.

''- Evladım, sen ders dinlemeyip durmadan resim mi çiziyorsun!.. Bu ne cüret !!... Ne yapayım ben sana haaa!! Ne yapayım söyleee!!! ''

''- Özür dilerim efendim!.. Resmi çok seviyorum... Elimde değil... Eeee sonra resim yapmanın suç olduğunu da bilmiyordum!.. Vereceğiniz cezaya razıyım efendim !..''

Aniden hepsini bir gülme almıştı. Gülerken, hepsinin omuzları titriyordu. Hayret!.. Hiç gülmeyen Müdür Beyimiz de gülüyordu... Müdür Bey, toparlanarak konuşmuştu:

''- Evladım senin bu resmin çok hoşumuza gitti... Bundan sonra her hafta bir tane çiz!.. İncelensin, okul gazetesinde yayınlansın. Başarılarının devamını dilerim !..''

Müdür Bey ve öğretmenlerim beni öperek tebrik etmişlerdi.... O günden sonra okul gazetesinin ''ünlü'' ressamı oluvermiştim... Hayatımın ilk ödülünü de o lisede almıştım.

Şimdi de resim sanatıyla ilgili bir kaç fıkrayı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Öğretmen, resim dersi işlerken bir öğrencinin kağıdının üzerinde sinek görür ve kovmak ister... ''Sinek'' bir türlü uçmayınca kağıda dikkatle bakan öğretmen, bunun oldukça başarılı bir ''Sinek resmi'' olduğunu anlar.

Bunun üzerine öğretmen, çocuktan bir ''At'' resmi çizmesini ister.

Kısa bir süre sonra çocuk tarafından resimlenen kağıtta, ''Şahlanan bir at'' vardır ve adeta, kağıttan fırlamak üzeredir.

Öğretmen, hayranlıkla, çocuğa seslenerek:

''- Evladım, senin için yanlış okul seçilmiş. Senin güzel sanatlar lisesinde okuman gerekir. Ben bu konuyu yetkililere aktaracağım. Haydi gel bunu babana da anlatalım.'' der.

Öğretmen ve öğrenci, müjdeyi vermek için çocuğuın evine giderler. Evde iki büklüm, her yeri sargılar içinde yatakta iki büklüm yatan babayı görünce şaşırırlar ve neden bu halde olduğunu sorarlar.

Baba, acılar içinde konuşur...

''- Sormayın Öğretmen Hanım... Bugün sarhoş olarak eve gelmiştim... Sobanın önünde şahane bir kadın gördüm. Sarılınca bu hale geldim !..''

Çocuk, becerisini soba üzerinde de başarıyla sergilemişti...

Çirkin fiziğiyle tanınan dünyanın en büyük ressamlarından birisi, açık havada resimlerini sergilemektedir. Bir resmine dikkatle bakarken yanına çok güzel bir bayan yaklaşır. Güzel bayan, yapmacık tavırlarla resim üzerinde yorum yapmaya başlar.

''- Ah efendim ellerinize sağlık!.. Resminizin sağ üst köşesindeki şu kabartma parçacıkları ne de güzel uymuş...''

''- O parçacıklar, benim eserim değil hanımefendi !..''

''- Nasıl olur efendim !... Şu renk uyumuna bakın... Nasıl da güzel ''Cuk '' oturmuşlar oraya...''

''- Efendim onlar bana ait değil... Güvercin pislemiş üzerine !..'' Kadın bozuntuya vermez çirkin ressama dönerek...

''- Ah !.. Sizin gibi zeki bir ressamla, benim gibi güzel bir kadın evlense ne güzel ve zeki çocuklar olurdu, değil mi ?''

Resam, çok hazırcevaptır ve hemen yanıtlar...

''- Ya tersi olur da zekası size; tipi bana benzerse ne olur o zaman ?..''

Bol gülücüklü bayramlar sizlerle olsun...

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..