Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Şubat '11

 
Kategori
Güncel
 

Sanatçıyı algılayabilmek her babayiğidin harcı değildir...

Sanatçıyı algılayabilmek her babayiğidin harcı değildir...
 

Nostalji...:-D


Sanat,sabır isteyen kutsal bir uğraştır.

Sanatçı toplumun önünde koşar...

Bu yüzden de başı beladan kurtulmaz...

Yan gelip yatsa ,hiç bir sorun yaşamaz...

En ünlü nakkaşlar kördür bilir misiniz...

Kör olana kadar çalıştıkları dönem çıraklık dönemleridir.

Eskiden ,bazı aileler,çocukları yarım okumuş anlamında:Hiç olmazsa bir öğretmen veya hemşire olsun demişti...

Öğretmen,sanki toplumun mimarı değilmiş gibi...İşte öğretmenlik mesleğinin bugünkü -kağıttan kaplan -oluşu bu zihniyetin mahsülü değil mi...

Kağıttan kaplan mı...Uydu mu...bilmem...başımı belaya sokmayayım ...neyse...

Müjde yarın akşam üzeri ,Uzaylılar tarafından,Güneş,balçıkla sıvanacakmış...

Halkımız,bebelerimiz , hiç olmazsa örtmen ,hemşire olsun...diyerek sözde savunma mekanizması geliştirirlerdi...Doktor,milletvekili,bakan,avukat,mühendis olamamış ya...

Komplekse bakındı hele...

-Benim oğlum one numero siyasetçi...

-Benim gızım ,Odalar Birliği Konferde Başganıdır...habarın var mı...

-Bakan oleceek bakaannn..hemi de Gültür Bakanı...Gırmızı plakalı hususi ve son model Mercedesli olecek...

Halbuki...

İçinde ,yarısı sanatçı olamayan bir parlamento halkı algılayamaz...

...........

Her usta kaşık yapar ;ama sapını doğrultamazmış...

Her işin bir püf noktası vardır ya...Öyküsünü bilir misiniz...Usta, cam macununa fırından çıkınca -püüüfff demiş ya...

Mimar Sinanın Edirnede,İstanbulda vb.yaptırdığı camilerin,kervansarayların hepsinde bir masal prensesi yatar...

Mimar Sinanın minaresinin eğriliğini nasıl düzelttiğini bilmeyen yok sanırım...

Kaç tane Mimar Sinan yetiştirebildik...Ama milyon tane meşhur politikacı sayarız...Bugün esameleri bile okunmaz...

...........

Aşçılık, duvarcılık, marangozluk, dokumacılık gibi günlük hayatımıza girmiş alışkanlık ve ustalık isteyen meslekler zanaat ;yani pratik sanatlar kategorisine girer. Halk arasında bu işlere aşçılık sanatı, duvarcılık sanatı, marangozluk sanatı denilmektedir.

Burada sanat deyimi, o işin bilgi ve ustalık isteyen yönüne göre kullanılır.

Aslında elle ya da aletle yapılan bu tür işlere zanaat, bu işleri yapanlara da zanaatkar denir.
Tahtadan bir sandık yapmak, pratik bir sanat olan marangozluktur. Yapılan bu sandığı oyarak süslemek işi bir sanattır.

* Güzel sanatlar:
Duygu ve düşüncelerimizi çizgi, boya, hacim ya da ses gibi anlatım araçlarıyla başkalarına hissettiren sanatlardır. Göze güzel görünmek, kulağa hoş sesler duyurmak, ruhta heyecan yaratmak güzel sanatların amacıdır.

* Güzel sanatlar duyguların etkilemesi bakımından iki bölüme ayrılır;
1) İşitsel sanatlar (fonetik sanatlar):


Ses ve sözle işitme duygumuza seslenen bu sanatlar duygusaldır.

Edebiyat:
Kelimelerle yapılan bir güzel sanattır. Düz yazılar (hikaye, roman..vs.) ve şiir bu bölüme girer.

Müzik:
Sesleri melodi haline getirme sanatıdır.

2) Görsel sanatlar (plastik sanatlar):

Çizgi, boya ve hacim veren maddelerle göz duyumuzu algılayan bu sanatlar ise şekilcidir.

Heykel:
Doğada var olan ya da hayalde canlandırılan varlıkları çamur, tahta, taş, maden gibi maddeler kullanarak şekillendirme sanatıdır.

Mimari:
Konut, tapınak, anıt gibi yapıtları, güzellik duygusunu karşılayacak biçimde yapılandırma sanatıdır.

Resim:
Resim; çizerek, kazıyarak yapılan ve düşündüren, duygulandıran şekiller topluluğudur.

Tiyatro, bale ve opera:
Sessel ve görsel sanatların karışımından oluşmuştur.

Fotoğraf, sinema:
Bunlar da görsel sanatların bir dalıdır.

* * * * * * * * * * * * * * *

Ressamlık...Müzisyenlik...Heykeltraşlık...Ebruzen...Hattat...Nakkaş...Sarraflık...

Saraçlık...Marangozluk...

Her babayiğidin harcı değil...

..........

Her tiyatro oyunu ,yaşamı tüm boyutlarıyla yansıtır...

Provalar, emekleyen bebeklik dönemidir.

İlk gösteri :Ergenlik dönemi...Diğerleri olgunluk...Olgunluk...Olgunluk...

Gerçek yaşamdan en önemli fark ise: burada , yaşlılık ve hatta ölüm yoktur...

Sanat,ölümsüzdür...

Sanatçılar ise ,gençlik iksirini çoktaaaan içtiklerinden kutsanmışlardır...

Sanatçı ,anıt mezar istemez...Çünkü her köşede anıtları yaşar...

Muhsin Ertuğrul 1000 yıldır yaşıyormuş...Ne zaman ölmüş....Klasik tiyatrosu yıkılınca ölmüş...

Haa.. ne oldu...haberiniz var mı...Yıkılanın yerine yenisi yapıldı değil mi...Bravo...

İsmail Dümbüllü gibi...Münir Özkul...Nejat Uygur da çok yaşayacak...

Halk için elini taşın altına sokmayıp hep pamuk eller cebine çalışanlar,aslında yaşamamış kör yaratıklardır.

Onları sanatçı bile yontamaz...Ancak dev hızarlarla kalas olabilirler ancak...

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..