Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Haziran '07

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Sanatdışı kalıyoruz!

Sanatdışı kalıyoruz!
 

Ve en nihayetinde Fatih Akın, en iyi senaryo dalında Cannes ödülünü kaptı... Filmi henüz seyretmedim. Bu yüzden de film hakkında burda ahkam kesmem yanlış olur. Ama ödül serenomilerinden yola çıkarak aklıma takılan bir iki noktaya değinebilirim diye düşünüyorum.

Efendim şimdi, birincisi biz ülke olarak uluslararası sanat arenasında pek şanslı değiliz. Şanslı olanlarımızı da yine ülke olarak çok tanıtamıyoruz. Ben bu tanıtma olayını sanata olan ilgisizliğe bağlıyorum açıkcası. Yani bugün sokaktaki her üç kişiden ikisi milli futbol takımını ezbere sayar. Ya da yurt dışında top gezdiren futbolcularımızın isimlerini şakır şakır okur.

Ama, yurtdışında ödül almış bir ressamımızın veya bir oyuncumuzun adı bilinmez?

Peki bunun nedeni nedir diye sorup, değerlendirirsek, şöyle bir profil çıkar karşımıza: Futbolun alt kültür, sanatın ise üst kültür olarak toplumların litaratüründe yer alması ve geniş kitlelerce dolaylı yoldan kolay benimsenmemesine yol açmaktadır. Kanımca tabi... Yani sanatsal faaliyetler entel kesimin uğraşı gibi lanse ediliyor. Hani bir deyiş var ya ‘Benim öyle entel dantel işlerle işim olmaz.’ İşte bu laf tam da bu düşünceyi destekliyor.

İkincisi ise; Biz başarıya aç bir ülkeyiz. Yani yüzyıllar boyunca kendi varlığımızı kanıtlayabilmek için didinip durduk. Büyük güçlerin elinde ezildik, sümürüldük ki halen de sümürürmeler görülmektedir. Ezilmişliğimizin verdiği güdüyle her daim bir savaş içinde olduk. Ve örneklerde görülür ki, ezilen halk belli bir zaman sonra kompleks üretmeye başlar. Ki burda dikkatli olunmak gerekirdi ama biz sanırım çok da dikkat edemedik. İşte ara ara komplekslerimize yenik düşüyoruz. Ve uluslararası yarışmalarda tek yürek kenetlenip büyük umutlar bekliyor, olmayınca da 5 dakika önce göklere çıkardığımızı 5 dakika sonra çok rahatlıkla indirebiliyoruz.

Gelelim bu anlattıklarımın sanat ile olan ilişkisine. Şimdi bakın, sanat evrensel bir olgudur. Çünkü anlatılanlar insan duygularını içerir. Eee, kültürler farklı olsa da acılarımız ve mutluluklarımız benzerdir. Soyut ya da somut, verdiği öğreti dönüp dolaşıp insana dokunur. Çünkü insanca bir dürtüyle çıkar her yaratı ortaya. Ama ne kadar yazık ki, insan kendi duygularına ne kadar yabancı kalmış zamanla. Gördüğü bir resme odaklanamıyor, izlediği bir filmi yorumlayamıyor, okuduğu bir kitabı hayatına yol göstermesine izin vermiyor, ve daha niceleri... Durum böyle olunca da insan kendini tanıyamaz tabi.. Tanıyamayan kişi de bakış açısını geliştiremez ve her gün gelişen, dönüşen olaylara karşı da seyirci kalır ya da ordan burdan duyma söylentiler ile ayakta kalmaya çalışır. Ama en kötüsü de örümcek beyinlerin ağına düşmektir. Ki pek çok kişi düşünsel boyutunu genişletemediği için böyle ağ mevzularına takılabilir.

Bir diğer mevzu da, ‘Sanatsal faaliyette bulunamıyorum çünkü gösterilerin biletleri çok pahalı’ gibi söylentiler. Bence burda biraz bahane ediliyor. Tamam bazen cep delik cepken delik durumlar yaşıyoruz, bazen gerçekten pahalıya kaçan biletler de oluyor ama biraz araştırıp kurcalarsanız şahane ve bir o kadar da ucuz kültürel faaliyetlerin varlığını bulabilirsiniz. Örneğin geçenlerde İzmir’de yapılan sokak tiyatrosu şenliği. Bu şenlik bedavaydı peki katılım nasıldı: Bir avuç...

Efenim, uzun lafın kısası, sanat insanı geriye götürmek bilakis ilerletir. Yanındaki kişiden bir adım önde yürümek istiyorsanız, biraz daha bakmak gerek diye düşünüyorum. Herkesin bildiğini bilmek değilde duyulmayanları başkalarına bildirmek önemlidir. Eğer toplum kötüye gidiyorsa, eğer henüz bakmasını öğrenemediysek bunun nedenlerinden biri de sanatdışı kalmamızdır. Hem artık sanat sokaklarda da yapılıyor. Haberiniz olsun!

 
Toplam blog
: 16
: 591
Kayıt tarihi
: 17.03.07
 
 

10 yıllık gazetecilik mesleğimi hayalim için bıraktım. Ve şimdi Yaratıcı Drama Eğitmenliği üzerin..