Sanatın muhterem adamı: Ahmet Haşim

Ali İhsan Kolcu’nun hazırladığı, Salkımsöğüt Yayınevi’nden yayımlanmış, Ahmet Haşim’in ‘Bütün Şiirleri’ adlı kitabı okudum.

Ahmet Haşim’in yayımlanan yayımlanmayan, kitaplarına aldığı almadığı, yazdığı en son şiire varasıya kadar bütün şiirleri bu kitabın içerisinde yerini almış.

Kitabın içerisinde Ahmet Haşim’e ait toplam 92 tane şiir var.

***

Ahmet Haşim, 1884 yılında Bağdat’ta doğmuş, 1933 yılında İstanbul’da hayata veda etmiş, ünlü bir şairimizdir.

1909 yılında kurulmuş Fecr-i Ati adındaki edebiyat derneğine üye olmuştur.
‘Sanatın şahsi ve muhterem’ olduğunu savunmuştur.

Fransa’da ortaya çıkan Sembolizm adlı sanat akımının ülkemizdeki temsilcisi olmuştur.

Genel de şiir türünde eser vermiştir.
Şiirlerinde aşk, ölüm, kadın güzelliği ve hayatın geçiciliğini temalarını sembollerle başarılı bir şekilde dile getirmiş, eserlerini son derece kaliteli ve özgün bir şekilde inşâ etmiştir.

Kullandığı dil son derece ağırdır.

Piyale ve Göl Saatleri adlı iki şiir kitabı, Bize Göre adlı deneme kitabı, gezi yazısı türündeki Frankfurt Seyahatnamesi ve Gurabe-i Laklakan adlı eserleri vardır.

***

Gelelim kişisel görüşüme.

Ahmet Haşim’in 92 şiirinden sadece 15 tanesi sade bir bile yazılmıştır, geri kalan 70 küsür şiir de ise Arapça ve Farsça tamlamalar cirit atmaktadır, ha keşke bir de anlaşılır olsalar neyse diyeceğim, ama Ahmet Haşim’in şiirlerinden zevk alabilmek için, Arapça ve Farsça’ya biraz da olsa hakim olmayı gerekli kılıyor.

Sade bir dille yazılmış şiirleri son derece başarılıdır, hayranlık uyandırıcıdır; ama diğer ağır dille yazılmış şiirlere aynı şeyi diyemem, onlar da güzeldir belki ama benim zevkime hitap etmiyor. Ne de olsa çağdaş edebiyat taraftarıyım, ne de olsa sanatın kitlelere dağılmasını, sanatın kitlelerce de değer kazanmasını isteyen bir anlayışa sahibim.


-Mustafa Yıldırım – 09.05.2014