Sanem Çelik neden Amerika’da?

Aşk işte; geldi mi saklanacak bir duvar bulamazsınız, gittiğinde ise bütün merhemleri birlikte götürür. Ya kalanların hali? Medeni yasalar çerçevesinde bazılarının hali hazırdaki aşkları dışında bir aşka hakları yoktur. Bu çerçeveleri bilerek evlenir herkes; ama unutmak zemini bozuk bir bina kadar sağlamdır.

Unutmak kolaydır.

Peki özgür olanlarımız? İstediği an, istediği kişiye savrulabilecek kadar bağımsız olanlarımız n’olacak? Sanem Çelik, bekar bir kadınken, yaşadığı ilişki yüzünden günlerce gündemi meşgul etti. "Sen nasıl bir kadınsın ki, göz göre göre yuva yıkarsın?" dendi. "Bir de iki çocuk annesini oynayıp duygularımızla alay etti" dendi. Vesaire vesaire... Demedik birşey bırakmadık, anlayacağınız...

Sonuç?

Evini, yuvasını, karısını düşünmeyip aşk yaşamaya kalkan "zavallı baştan çıkarılan adam" Türkiye’de, hayatına aynen devam ediyor. Aynı cafede kahvesini içiyor, aynı arkadaşlarıyla gezip eğleniyor, muhitini bile değiştirmeden yaşayıp gidiyor.

Sanem’e gelince... Baktılar ki, medyanın öfkesi dinmiyor, "O’nu uzaklaştıralım dediler". Gözümüze görünmesin! Şimdi yapımcı baskısıyla yerleştiği Amerika’ya yaşıyor ve bir sene daha orada kalmaya mahkum!

Neden?

Mantıklı bir neden arıyorsanız bende yok. Eminim ki, kimsede yok. Son derece profesyonel ve başarılı bir oyuncunun yokluğunu neye borçluyuz, bilmiyorum. Seks kasetlerinin yayınlanması tehdidiyle eski "kadın"larından birinin fena terlettiği, (üstelik evliyken çekilen bir sıcak filmden sözediyoruz) bir oyuncuya başrol gidebiliyor. Hala! Ve konu ne biliyor musunuz? Aldatma! Yani sanatçının birebir özyaşam öyküsü!

İşte böyle dostlarım; ikisi de son derece önemli bu iki oyuncumuzdan evli olanı Türkiye’de ve kariyeri sekteye uğramadan yaşantısını sürdürüyor; bekar olan ise Amerika’ya sürgüne gönderildi.

Bu büyük haksızlığı örtbas etmek için kimi nereye göndermeli acaba?