Şanlıurfa Cezaevi ve C–15 faciası...

Geçen Cumartesi akşamı, bilinmeyen bir nedenle Şanlıurfa Cezaevi C–15 koğuşunda arbede yaşanıyor!

Derken olay büyüyor, kavgaya dönüşüyor ve sonra yangın çıkıyor. Yine belirsiz bir nedenden dolayı!

Daha sonra koğuşta bulunan 18 kişiden 13’ü dumandan zehirlenerek hayatlarını kaybediyorlar. Geriye kalan 5 kişi ise yaralı,

Onca kişinin ölümü ile sonuçlanan o Şanlıurfa Cezaevi faciası, yerel ve ulusal basına bu ifadelerle yansıyor.

Fakat bir süre sonra gerçekler yavaş, yavaş su yüzüne çıkmaya başlıyor ve olayın aslında haberlere yansıyan şekilde olmadığı anlaşılıyor.

Başta ilin valisi olmak üzere, sivil toplum kuruluşları ve diğer ilgililerin konuya dair açıklamaları bir araya getirildiğinde, netleşen durum şu:

Yaklaşık bir yıl önce Şanlıurfa Cezaevi’nde, yine aynı koğuşta bir mahkûmun, kötü şartları protesto amaçlı kendisini yaktığı görülüyor.

Dahası kapasitesinin 2, 3 katına yakın mahkûmların aynı koğuşta, yerlere yataklar açılarak, barındırılmaya çalışıldığı bir ortamdan bahsediliyor.

Yaz aylarında sıcakların da etkisiyle içeride kişi başına düşen yaşam alanının daralarak, yetersiz kaldığı söyleniyor.

İdarenin ise; yönetimini katı kurallarıyla yürütmeye çalıştığı ve Şanlıurfa Cezaevi’nde olanların bunlardan ibaret olduğu anlaşılıyor.

Geçmişte yine benzer şikâyetler olmuş. Şanlıurfa Barosu ve İHD, cezaevi koşullarını konu alan raporlar hazırlayarak, ilgililere sunmuşlar.

O raporlarda da yetersiz havalandırmaya ve kalabalık koğuşlara dikkat çekilmiş ve bunlardan dolayı yaşanan sıkıntılara ayrıntılı yer verilmiş.

Ancak ne hikmetse, yetkililer o zaman da raporlarda belirtilen sıkıntıları ve şikâyetleri yeterince önemsememişler!

Cezaevindeki son gelişmeler üzerine ilgililer: “Olay öncesi bu koğuşta kalanlardan herhangi bir şikâyet ya da talep gelmedi.”

“Kabul etmeliyiz ki bazı cezaevlerimizde kapasitenin üzerinde tutuklu ve hükümlü barındırılmakta.”

“Soruşturma devam ediyor. Hiçbir husus göz ardı edilmeyecek. Varsa bir ihmal gereği yapılacak.” demeye başladılar.

Meydana gelen onca kötü olaylardan sonra, gerçekler olanca çıplaklığıyla ortada: Cezaevlerimizde yer azlığı veya tutuklu ve hükümlü fazlalığı var.

Birileri soruna çözüm arayacaksa, bu hususlar üzerine kafa yormalı.

Yoksa ilgisiz açıklamalarla, dumandan etkilenerek ölen 13 mahkûmun (insanın) hayatlarını kimse geri getiremez!

Özetlersek; işledikleri suçların cezalarını yatarak çekmeye çalışan insanları, kotu koşullarda yaşatmak kime, ne fayda sağlar?