Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Şanslı mısınız ?

Şanslı mısınız ?
 

Bok Böceği


Şanslıydım ben eskiden. Çooook eskiden. Tam 18 yaşına kadar istediğim ve gerçekleşmeyen hiçbir isteğim olmadı. Olduysa da ben hatırlamıyorum.

Şans olarak algıladıklarımız beklentilerimizle orantılı olduğundan belki de. Bir de bu kadar tüketim toplumu olmadığımız için herhalde maddi isteklerimiz de sonsuz değildi.

İlkokulda en büyük isteğim ne diye düşünüyorum… Bisikletti. Yeşil “Pinokyo” marka bisiklet. O da oldu.

Derslerim iyiydi. Hepsi değil tabi. Beden eğitimi dersinde basket oynamakta başarısızdım örneğin. “Şanssızlık”

Topu yerde önce zıplat. Potaya doğru 3 adım at ve sıçra, potaya fırlat. Olmuyor, olmuyor…

Ama birgün hiç atamadığım basketi tam 3 kez üst üste hem de başarılı şekilde atıp 10 alınca "mucize" dedim. Mutluluğum inanılmaz.

“Ne kadar şanslıyım. Tüm isteklerim gerçekleşiyor” Ve buna sonraki yıllarda da hep inandım. Sonra ben büyüdüm. Büyüyünce isteklerim ve hayattan beklentilerim de büyüdü. Şansım döndü. Yani ben döndüğüne inandım.

Neyse ki şimdi birçok yönden kendimi şanslı görüyorum. Ve şükrediyorum Birçok şansızlığımın yanında.

Şans nedir ki?

Tekrarlayan ve amaca hizmet eden tesadüfler mi?

Bir olayın hiç gerçekleşmeyecek gibi göründüğü halde gerçekleşmesi mi?

Ya da gerçekleşmesi kesin görülmüşken gerçekleşmemesi mi?

Neden bazı insanlar inanılmaz derecede şanslıyken yani istediklerinden fazla olanaklara sahipken, diğerleri hak ettiklerine inandıkları olanaklara asla sahip olamıyor?

Yoksa şans dünyayı algılama ve beklentilerimizle orantılı , kişisel bir durum mu?

Yani benim, son derece şanssızlık olarak gördüğüm bir durum başkası için bir şans olarak değerlendirilebilir mi? Yani göreceli mi?

Şansa inananlardan mısınız? Yoksa “insan kendi şansını kendisi yaratır, her şeyin bir nedeni vardır” diyenlerden mi?

Ben şansa inanıyorum. Şanssızlığa da.

Afrika’da açlıktan ya da bulaşıcı hastalıklardan ölecek insanların, orada doğmuş olmaları bir şanssızlık değil mi örneğin.

Ya da zengin bir ülkede sağlıklı ve geleceği garanti altına alınmış olarak doğmak, bir şans.

Burada şans; kişinin dışında gelişen bir durum olarak görülür. Çok mücadele ettiği halde belirli bir noktaya ulaşamayan insanları veya emek vermeden, mücadele etmeden güzelliklere ulaşan kişilerin durumunu, şans faktörünü hiçe sayarak nasıl açıklayabiliriz ki ?

Diğer yönden bakarsak da şans bir durumdur aynı zamanda ve onu iyi veya kötü diye adlandırmak bizim düşünce yapımızın yarattığı bir şeydir. Ama bizim düşünce yapımızın, durumu iyi olarak değerlendirmesi de bir şanstır sonuçta.

Wiseman Üniversitesinden Profesör Richard, şans konusunda yaptığı araştırmalar sonucunda şansını kendisi yaratan insanların dört temel özelliğini belirlemiş;

-Şans fırsatlarını yaratma ve fark etme konusunda beceriklidirler
-Sezgilerini dinleyerek şanslı kararlar verebilirler
-Olumlu beklentiler sayesinde doğru çıkan tahminlerde bulunurlar
-Şanssızlığı şansa dönüştüren esnek bir yaklaşım benimserler.

İşte bende diyorum ki tüm bu yeterliliklere sahip olmak da bir şanstır.

Sonra efendim bu profesör şanslı olmak için 4 tane temel ipucu belirliyor.

1-İçsel sezgilerinizi dinleyin; normalde doğru çıkarlar.
2-Yeni deneyimlere ve normal rutininizi bozmaya açık olun.
3-Her gün birkaç dakikanızı iyi giden şeyleri hatırlayarak geçirin.
4-Önemli bir toplantı ya da telefon görüşmesi öncesinde kendinizi şanslı olarak hayal edin.

Yani burada da görüldüğü gibi, son yıllarda hayli gündemde olan düşünce gücünün etkileri üzerine durulmuş. Bu düşünce gücü de yeni bir şey değil aslında ama yeni bir şey gibi sunumu yapılmakta.

Şansımızı zorlamak için denemek lazım tabi ki (!)

Bu konuda küçük bir bilgiyi de paylaşmak istiyorum. Eski Mısır’da Scarab veya bizim ülkemizdeki adıyla bokböceği (yukarıda resmi görülen) Mısır eşrafınca kutsal sayılır ve şans tanrısının simgesi olarak görülürmüş. Şimdi ise Avrupa’daki şanslarını kendileri yaratıp bunu paraya çeviren işadamlarınca bu böceklerin değerli taşlardan yapılma formları şans getirsin diye hanımların boyunlarını süslemekteymiş.

Yine eski Mısır inancında söylenen bir söz ile bitireyim ; “"Talih, sen istediğin zaman sana bakar” İster inan ister inanma (!)

Tijen Taşlı- İzmir

 
Toplam blog
: 156
: 2800
Kayıt tarihi
: 03.04.07
 
 

SÖZ UÇAR, YAZI KALIR. 9 Eylül Ünv. İşletme mezunu, 9 Eylül Ünv.Sosyal Bil. Ens.Sağlık Kurumla..