Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '09

 
Kategori
Bilim
 

Sansür, Darwin, değişim ve evrim

Sansür, Darwin, değişim ve evrim
 

...


Tüm dünya da bu yıl Darwin’in 200. doğum günü kutlanıyor. UNESCO tarafından bu yıl Darwin yıllı ilan edildi. Darwin’e ait, büyük tartışmalar yol açan Türlerin Kökeni isimli kitabın yazılışının üzerinden 150 yıl geçti. Darwin’in, canlıların oluşumuna ilişkin tezleri hala güncelliğini koruyor.

TÜBİTAK’ın 42 yıllık dergisi Bilim ve Teknik’in son sayısındaki Darwin kapağı ve içerideki 15 sayfası üst yönetimin sansürüne uğradı. Kapak değişti, içerik atıldı. Dergide Darwin ile ilgili yazı kalmadı. Türkiye’nin en saygın bilim ve araştırma kurumu olarak bilinen TÜBİTAK’taki bu skandal akıllar durgunluk verdi ve büyük soru işaretlerine yol açtı. Bu haberi ilk duyduğumda kulaklarıma inanamadım. Kendimi çimdiklemeye başladım, yok ya bu kadarda olmaz dedim ama olmuştu. Nereye gidiyoruz? Neler oluyor? 42 yıllık saygın bir bilim kurumu nasıl böyle bir iş yapar? Bu sansürü yapanlar, ki onlarda kendilerine bilim insanı diyorlar, nasıl böyle bilimdışı bir iş yaparlar?

Bilimsel görüşten uzaklaşma, tüm dünyada küreselleşmeyle hızlanmıştır. Siyasetin bilime bu müdahalesi ve insanın var oluşuna ilişkin teolojik safsataların giderek yaygınlaştırıldığı koşullarda Darwin’in değişim ve evrim fikrinin önemi daha da artıyor. Evrim Kuramı’nı savunanlar ile onu reddedenler arasındaki tartışmalarda iki dünya görüşü çarpışır. Bir yanda insanın ve dünyanın değişmesinin mümkün olmadığını savunarak varoluşu yazgıya indirgeyen yaratılışçı anlayış, diğer yanda ise insanın yazgısının esiri olamayacağını, koşulların değişebileceğini savunan (d)evrimci anlayış vardır.

Evrim, bir süreci, uzun bir zaman dilimi içinde oluşan bir değişim sürecini ifade eder. Biyolojik evrim kavramı ise zaman içinde, yaşam biçimlerindeki değişime gönderme yapar ve yaşamın da bir tarihi olduğunu ve zamanla değiştiğini anlatır. Bu bağlamda biyolojik evrim kuramı dendiğinde, yeryüzündeki canlı türlerinin ortak bir atadan evrimleşerek geldiklerini; oluşan yeni kalıtsal özelliklerin bir kuşaktan öteki kuşak ve kuşaklara, yavru ya da döllere veya nesillere geçtiklerini; bir canlı yeni bir döl verdiğinde doğal yollardan bazı değişikliklerin oluştuğunu ve bu değişikliklerin zaman içinde bugün doğada gördüğümüz çok geniş canlı çeşitlerine yol açtığını açıklayan kuram veya kuramlardır[1].

Ne biyoloji bilimi ne de evrim düşüncesi Darwin’le ortaya çıkmadı, ondan önce de vardılar. Ancak, örneğin biyoloji bilimi, Darwin’den önce, daha çok, yaşamla ilintili birbirinden kopuk bilgilerin toplamıydı. Darwin, bu bilgileri ilişkilendirip sistematik hale getirdi. Bu nedenle Darwin, bir anlamda, biyolojinin temelini, dil bilgisini oluşturdu. Yine örneğin, evrim düşüncesi, ilk olarak Antik Yunanistan’ın felsefeci ve doğa bilginlerince ortaya atıldı ancak günümüzde, biyolojideki birçok sürecin anlaşılmasına yardım eden modren Evrim Kuramını ve biyolojik evrim için büyük ölçekli bir kanıt ve deneysel veri yığını eşliğinde bunun işleyiş mekanizmalarını kapsamlı bir biçimde ilk kez açıklayan Darwin oldu.

Peki Darwin kimdir kısaca bir göz atalım: Charles Robert Darwin (12 Şubat 1809 – 19 Nisan 1882), İngiliz doğabilimci. İnsan dahil tüm canlı türlerinin doğal seçilim yoluyla bir ya da birkaç ortak atadan evrildiğini öne sürmüş ve o günün şartlarına göre bu teoriyi destekleyen pek çok kanıt sunmuştur. Darwin'in fikirleri üzerine inşa edilen modern evrim teorisi, bugün biyoloji biliminin temeli ve birleştirici öğesidir. Evrimin gerçekleştiği gerçeği yaşadığı dönemde, doğal seçilim teorisinin evrimin ana açıklaması olduğu ise 1930'lu yıllarda bilim dünyası tarafından kabul görmüştür. Darwin'in orijinal teorileri modern evrimsel biyolojinin temelini oluşturmakta, hayatın çeşitliliği üzerine birleştirici bir mantıksal açıklama sunmaktadır.

Darwin'in doğa tarihine duyduğu ilgi, önce Edinburgh Üniversitesi'nde tıp, sonra Cambridge Üniversitesi'nde teoloji okurken gelişti. Beagle gemisinde yaptığı beş senelik yolculuk sırasında, zamanın meşhur jeoloğu Charles Lyell'ın ortaya attığı, geçmişteki jeolojik süreçlerin bugünkülerle aynı olduğunu savunan teoriyi destekleyecek pek çok gözlem yaptı ve iyi bir jeolog olarak ünlendi. Aynı yolculukta, canlıların coğrafi dağılımı ve fosiller üzerine yaptığı dikkatli gözlemler sonucunda, türlerin birbirine dönüşümüyle ilgilenmeye başladı ve 1838'de doğal seçilim fikrini geliştirdi. Daha önce benzer fikirlerin "sapkınlık" olarak nitelendirildiğini ve bastırıldığını görmüş olduğundan, uzun süre fikirlerini en yakın arkadaşları dışında kimseye açmadı. Olası itirazlara en iyi şekilde cevap verebilmek için araştırma yapmaya ve kanıt toplamaya başladı. 1858'de Alfred Russell Wallace'dan aldığı bir mektubu okuyunca, Wallace'ın da kendisininkine benzer bir teori geliştirdiğini anladı, ve nihayet teorisini yayımlamaya karar verdi.

1859'da yayımladığı On the Origin of Species (Türlerin Kökeni Üzerine) adlı kitabı, canlıların ortak atalardan evrilerek çeşitlendiği fikrinin geniş kabul görmesini sağladı. Daha sonra yayımladığı The Descent of Man, and Selection in Relation to Sex (İnsanın Türeyişi, ve Cinsiyete Mahsus Seçilim) kitabında insan evrimini ve cinsel seçilim fikrini inceledi. The Expression of the Emotions in Man and Animals (İnsan ve Hayvanlarda Duyguların İfadesi) adlı kitabında ise insanların ve hayvanların duygularını ifade ediş şekilleri arasındaki benzerlikleri ortaya koydu[2].

[1] Dr Kenan Ateş, “Bir olgu: Evrim”, Evrensel Kültür 205 2009, İstanbul 63-66.

[2]wikipedia.org/wiki/Charles_Darwin

 
Toplam blog
: 137
: 1141
Kayıt tarihi
: 14.12.07
 
 

Aklımda sevdiğim şairlerden mısralarla yürüyorum. Yürümeyi unutmuş ve yeniden öğrenen bir çocuk gibi..