Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mart '13

 
Kategori
Siyaset
 

Sansürlenmede Çıtanın Yükseldiği Son Dem

Sansürlenmede Çıtanın Yükseldiği Son Dem
 

  • “Ne günlere kaldık” demiyorum. Böyle olmasını zaten bekliyordum. En nihayetinde serencamı belli bir siyasal iktidarın yapabileceklerini tahmin etmek fazlaca zor olmasa gerek.
  •  
  • Yani demem o ki milli görüş geleneğinden gelmişlerin, fazlaca demokrasiyle irtibatlı olacaklarını düşünmek pek tabi ki saflık olurdu. Ama yine de bazı şeylerin iyi olduğunu düşünüyorum. En azından muhafazakâr çevreler olsun, milli görüş çevresi etrafında kümelenmiş muhafazakârlar olsun son on yılda sıkı bir demokrasi tartışmasının içerisine girdiler. Eh nede olsa bu türden tartışmaların içerisinde bulunmakta “gelişmek” adına önemli bir kilometre taşıdır.
  •  
  • AKP ve Erdoğan bu süreçte devirmedik çamda bırakmadı hani… Bir söylediklerinin bir söylediğini tutmadığı o denli çok örnek var ki… Facebook’ta paylaşım rekorları kırıyor bu çelişkiler.
  •  
  • Toplum olarak ilginç bir yapımız var. Sanırım toplum Başbakan’ın bu çelişkilerini fazla dikkate almıyor. Belki de görmüyor da ondan… Bilemiyorum… Ama ortada bir sorun olduğu muhakkak… Tarif edilemeyen garip bir sosyoloji!
  •  
  • Neyse, insanlar görmek istediğini görüyor belki de… Gerisi teferruat kalıyor. Belki de Başbakan toplumun teferruat bildiği şeylerde keyfe keder takılıyor. Mesela bedelli askerlik hususunda söylediklerini düşünecek olursak, bir uçtan bir uca savrulmanın daniskasıydı. Ama Başbakan gayet rahat, gayet pişkin bir şekilde, hiçbir şey olmamışçasına bedelli askerlik hadisesi öncesinde söylediklerini yedi.
  •  
  • Aslında değinmek istediğim husus bunlar değildi. AKP’nin antidemokratik yapısı hakkında bir şeyler söylemek istiyordum. Bu husus üzerine çok defalar yazıp çizdik… Epey tartıştık bu konuyu. Ben halen rahat bir şekilde iddia edebilirim ki AKP ve Başbakan antidemokratik uygulamalar hususunda çıtayı her zamankinden daha fazla yukarı çıkartacaklar. İşte bunun son örneği Hasan Cemal mevzuu…
  •  
  • Hasan Cemal’in artık Milliyet Gazetesinde yazmıyor olması açık bir kovulmadır.
  •  
  • Ne yapmıştı Hasan Cemal?
  •  
  • Dün Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Derya Sazak bu duruma açıklık getirdi ve Hasan Cemal’in Milliyet Gazetesinden ayrılmasının nedenini, gazetelerin sermaye yapılarını sorgulaması olduğunu ve bu duruma kendisinin müsaade etmediğini yazdı.
  •  
  • Derya Sazak ciddi bir itirafta bulunmuş. Peki biz bu itiraf karşısında hadiseyi ne tarafından tutacağız. “Aferin Derya Sazak” mı diyeceğiz?
  •  
  • Neresinden bakarsanız bakın felaket bir durum ve daha felaketi de Derya Sazak’ın açıklaması.
  •  
  • Bu ülkenin son elli yılında gazetecilik yapmış bir isim, yani bir duayen gazeteci gazetelerin sermaye yapılarını sorgulamak gibi bir eğilime giriyor ve bir başka gazeteci arkadaşı tarafından sansür gibi iğreti bir durumun pençesine takılıyor.
  •  
  • Bir gazeteci gazetelerin sermaye yapılarını sorgulayamaz mı?
  •  
  • Aslında sorgulanması gereken temel bir husus… Evet, gazetelerin sermaye yapıları sorgulanmak durumundadır. Zira kamuoyu üzerinde bu denli ciddi bir güç odağının akçalı işleri irdelenmek durumunda değil mi? Zaten ülkenin en temel sorunlarından birisi de tam da şu tartışılan konu. Dibine kadar akçalı işlerin içerisinde olan bir basın dünyasının topluma haber taşıma görevini layıkıyle yapabileceğini düşünmek olası mı?
  •  
  • Derya Sazak yaptığı açıklamayla Hasan Cemal hususunda sorumluluğun yalnızca kendisinde olduğunu söylese de, biliyoruz ki bu hususun özünde siyasal iktidarın tutumu ve gazete patronunun kendisini siyasal iktidar karşısında rahat hissetmiyor oluşudur. Yoksa gazetelerin sermaye yapılarının sorgulanması hiç de tuhaf bir durum değildir. Ki son on yılda kaç gazetenin el değiştirdiği, nasıl bir medya düzenine geçildiği yalın bir şekilde ortada. Bu ilişkilerin hangi zeminler üzerinden, teknik olarak nasıl yürüdüğünü bilmesek de, ortada hatırı sayılır pazarlıkların yapıldığı muhakkak. Esamesi okunmayan birçok köşe yazarının mevcut siyasal iktidar döneminde yıldızlarının nasıl parladığını gördüğümüzden olacak ki vaziyetin pek de masumane olmadığı belli.
  •  
  • Şu zamanda Hasan Cemal’in yazmadığı bir medya dünyasından öyle kolayına “adam gibi medyadır” denmesi beklenmemeli. Sansürlenmede çıtanın yükseldiği son dem…
  •  
  • Hasan Cemal bu durumu haketti mi?
  •  
  • Şimdi bizim Ufuk Hoca olsaydı, “Haketti” derdi. Nede olsa Hasan Cemal bir “Yetmez ama evetçi”. Ulusalcı çevreler için Hasan Cemal’in belasını bulduğu an olarak da tariflendirilebilir. Ama Hasan Cemal ne yaptı? Gitti gitti Murat Karayılan’ın yanından çıktı piyasaya. Hadi bakalım!
  •  
  • Kolay değil, nede olsa mesleğin içerisinde elli yılını geçirmiş bir isimden bahsediyoruz. Öyle kolayına şapkasını alıp gitmeyecekti. Şimdi Milliyet bu süreçte böyle bir röportajı sütunlarında görmek istemez miydi?
  •  
  • Bence kaybeden Milliyet oldu. Bu son röportaj buna en net örnektir. Tabi bu demek değil ki AKP’nin baskıcı yanı gözardı edilecek. AKP’nin baskıcı yanı ister istemez sorumluluk mevkiinde bulunanları tedirgin ediyor. Tıpkı Derya Sazak’ın düşmüş olduğu durum gibi… Bir tarafta Hasan Cemal, diğer yanda siyasal iktidar-patron ilişkisi… Böyle bir yapının içerisinde sorumlu mevkii de olmak da kolay değil.
  •  
  •  
  •  
  •  
 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..