- Kategori
- Basın Yayın / Medya
- Okunma Sayısı
- 921
Sansürün Kaldırılışı'nın 99. Yıldönümü
Dün 24 Temmuz’du... Yani, 'Basında Sansürün Kaldırılışı'nın 99.Yıldönümü'...
Türk basını bugünü Basın Bayramı olarak kutluyor. Tam 99 yıl önce bugün, İkinci Meşrutiyet döneminde, basında sansür kaldırılmış.
Geride kalan 99 yıl az uz bir süreç değil, sizce içinde bulunduğumuz 2000'li yıllarda basına sansür uygulanıyor mu, uygulanmıyor mu? Bu sorumun cevabını içinizden düşünerek ve okuduğunuz gazeteleri değerlendirerek verebilirsiniz…
Ülkemizin temel sorunlarını gündeme getirerek, fakirin fukaranın yetimin hakkını koruduğumuz için hapislerde yatan, hala adliye koridorlarında sürünenler yine biz gazeteciler değil miyiz?
Türkiye'de artık sarı basın kartının ne önemi var ki? İşsiz gazetecilerin sayısının 4 bin'i aştığı, 65 milyonluk koca Türkiye Cumhuriyeti'nde 3 milyon gazetenin okunduğu, meslek dayanışmasının iyice tükenme noktasına geldiği, bir dönemde basın özgürlüğünden sansürden 'Basın Bayramı'ndan, söz etmek mümkün mü acaba? Türkiye'de tüm çabalara ve teşviklere rağmen okuma alışkanlığının sağlanamadığını söyleyebiliriz.
Dünyada gelişmiş ülkelerde 1000 kişiye düşen gazete sayısının 700-800'lere yükselirken, ülkemizde yetişkin her 1000 kişiden ancak 50-60 kişinin gazete satın aldığını bilmenizi istiyorum. Gazeteler, televizyon ve radyolar toplumun menfaatleri, gelişmesi için vazgeçilmez unsurlardır.
Bu nedenle, özellikle yerel gazeteleri, radyoları, televizyonları, ilan-reklam vermek ve abone olmak suretiyle teşvik edelim, destekleyelim. Ondan sonra da medya organlarından bir şeyler bekleyelim ve eleştiri hakkımız olsun. Bütün bunları neden mi söylüyorum? Kaç yıldır yerel basının içerisindeyim, HABERDAR’ı da beş yıldan fazladır yayınlıyorum. Her zaman her yerde söylüyorum. Maalesef yıllardır yerel gazeteleri hep aynı kişiler ve kurumlar okuyor. Ondan sonra da bol keseden atıyorlar, basın şöyledir böyledir diye.
Neyse az da olsa dostlarımız yok değil. Kaç gün teşekkür ilanımızı yayınladık, okumuşsunuzdur.
5. yıl yemeğimizde neredeyse izdiham yaşanmıştı ve otelin salonuna sığmamıştık. İşte o dostların daha da fazlalaşması gerekiyor. O zaman hem bölgemiz basını daha güçlü olur hem de bölgede her şey daha şeffaf ve daha elit bir şekildi yolunu alır. Yine de bizim bu günümüzü hatırlayan dostlardan; Sayın Hüseyin Turan’a, Sayın Vehbi Orakçı’ya, özellikle çiçek gönderme nezaketinde bulunan işadamı Sayın İlker Çebi’ye, mesajlarıyla basın bayramını unutmayan Sayın Dr. Hüseyin Çorbacıoğlu’na, Sayın Cuma Bozgeyik’e, Sayın Hamit Öncü’ye, Sayın İlker Gürbüz’e, Sayın Tuncer Dağ’a, Sayın Recep Karamaz hocamıza, gazeteci dostlarımıza ve arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.
** *
Bu arada CHP’de yeni gelişmeler olabilir, yeni aldığım haberleri sizlerle paylaşmak istiyorum. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ı istifaya çağıran muhalifler, bu istekleri gerçekleşmediği takdirde yeni parti kuracak.
Baykal'ın istifa etmesi için kamuoyunu yönlendirme kararı alan muhalifler, bir süre daha bekledikten sonra yeni parti kurma oluşum projesini hayata geçirecek. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün başını çektiği Baykal muhalifleri Ankara'da yaptıkları toplantıda, “Baykal'ın istifa etmesi için toplumsal baskı yaratma” kararı aldı. Toplantıya Mustafa Sarıgül’ün yanı sıra Hikmet Çetin, Onur Kumbaracıbaşı, İsmail Değerli, Mehmet Tomanbay, Adnan Keskin ve Hasan Aydın gibi isimleri katıldı… Eylül başına kadar Baykal'ı istifaya zorlama kararı alan muhalifler, Baykal'ın istifa etmemesi durumunda yeni parti çalışmalarını masaya yatıracak.
Toplantıya katılan bazı isimler, Baykal'ın istifa etmesinin beklenemeyeceğini kaydederek, parti çalışmalarına hız verilmesini istedi. Toplantıda, sosyal demokrat kökenli vatandaşlarda Baykal'a karşı bir öfke bulunduğuna işaret edilerek, bu durumu Baykal aleyhine kullanılmasının sonuç verebileceği belirtildi. Ne diyebiliriz ki artık Baykal’ı beklemenin bence de bir anlamı yok!
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.
