- Kategori
- Gezi - Tatil
Santorino'nun eşekleri.
Yüzlerce Santorini'ler bir arada. Matruşkaları andırıyor.
Santorini…
Herkesin rüyasını süsleyen ada. Aşk adası. Aşk gemileri, aşıkları taşıyor ha bire. Eski lavlar üzerine bir şehir inşa edilmiş. Kumsalı siyah lavlardan. Denizi masmavi. Ulaşımı zahmetli. Motorlu vasıta bulamazsınız. Adanın taşıma personeli eşek ve katırlar.
Eşeğe bavulları yüklüyorsun. Arkasından, onunla beraber merdivenleri çıkıyorsun. Eşek durunca, sen de duracaksın. Eşek biliyor odanızı. Basamakları keklik gibi çıkıyor, sizse yoruluyorsunuz.
Teleferik var ama, odaları eşekle birlikte bulduğunuzda, eşeğin bahşişini veriyorsunuz. Ki o eşekler, dolap beygiri gibi gözleri kapalı da olsa, yolu bulur. O yokuşlu daracık merdivenlerin basamağını, tıkır tıkır basarak görev yapıyor.
Santorini, zenginlerin uğrak yeri diye bilirdik. Ama değil. Son Ege sallantısında, Santorini de sallandı. Eski lav kayalarının üzerine kurulu bu sayfiye adasının ötesindeki dağın tepesi, endişe verici hal almağa başlamış. Yer bilimciler, dağın tepesini aşırı kabarmış buluyorlar. Şekli gittikçe bozulan bir keke benzetiyorlar. Yedi yıldır bu durum gözleniyor ama, şimdi tık yok. Ama, sarsıntı burada da hissedildi.
Deniz manzaralı, sonsuz havuzları olan mini oteller yan yana, iç içe. Sadece kapıları ayrı.
Santori’nin yollarında tekerlekli valinizi çekerken, boşuna otobüs durağı aramayın. Yollarda, eşek kafalı levhalar var. Belli ki durak orası. Bekleyin, bir tanesi boş geçer.. O sizi gideceğiniz yere bırakır. Eşek yolu biliyor nasıl olsa. (Sahibi kulağına fısıldadı mı ne?!)
Şu eşekleri merak ettik. İçlerinden; Tüylerini lavların renginden, gözlerinin rengini de denizden almış ahu gözlü olanına yanaşıp: “Hadi hadi iyisiniz gari. İyi yere kapağı atmışsınız” dedik. Dediğimize de pişman olduk. “Sonunda eşeklik ettik, eşek olduk Santorini’de” demesin mi? Ve ekledi: “ Tek tesellimiz, Türklerle karşılaşmamız. “Ah gök gözlüm, ahu bakışlım, seninle buralarda da mı karşılaşacaktık diyerek boynumuza sarılmaları, göz yaşartıcı.”
Valla bu eşek, bizim de gözümüzü yaşarttı. Ay gibi kara kaşlı, tüylerinin rengini lav kayalarından almış, tecrübeli bir eşekti. “ sizde yıllık izin de yoktur, kıdem tazminatı da yoktur.” Dedik. Evet yokmuş.
En çok hangi millet bahşiş veriyor, hangi turistler, sizleri kendilerine yakın buluyor, emekli olsanız burada ek iş yapar mısınız diye soracaktım daha, ama, sustum. Ahu gözlünün yanakları ıslanmıştı.
Eşekler çilelidir daima. Eşek olmak çileler yumağı demektir. eşiyle birlikte objektifimize poz veren sırma gözlü bu zarif çiftler diyor ki: " Biz evet, çileli doğmuşuz ama, gerdeğe bile giremeden turizme hizmet ediyoruz. Fakat turizmden çok şey öğrendik, kültürümüz arttı şükür. Lakin, bizim çilemizi, Navaro'nun topları bile yıkamaz" dedi. Valla, eşeklerle konuşmak, ferahlatıyopr insanı. Tabi, eşeğine bağlı. Ne de olsa eşek de can taşıyor.. Bu arada, boynu uzun olanı, gözünü kıpış kıpış sık sık açıp kapayanı, biraz da kinayeli kinayeli sordu: " Sizde de eşekler çok mu? " diye. Burasını anlayamadım. Toplumda mı, turizm camiası içinde mi soruyor, orasını bilemedim işte.
Ege Denizindeki bu sayfiyelik Ada, Bodruma 250 Km. Mesafede. Mavi ve beyaz ton rengi hakim. Denizin mavisiyle uyum sağlıyor.
Az ilerideki Knidos Adası da, yeni evlilerin balayı yaptıkları yermiş. O yeni evliler, yaş günlerini, de orada kutlamağa geliyorlarmış. Yunanlar turizmde iyi hikaye uydurup yaymışlar.
İş bilenin, kılıç kuşananın!
Ört ki, ölem!
EŞEĞİ SERBEST BIRAKSANIZ, O, YOLU BİLİYOR. SAHİBİ HER HALDE ONU ÖYLE KURGULUYOR. ONU AŞAĞIDAN SAHİBİ YÖNETİYOR OLMALI ELEKTRONİK OLARAK.
EĞRİ BÜĞRÜ YOLLARDA EŞEK SAFARİSİ DE VAR AYRICA.
ADANIN HER TARAFI ÇERÇEVELİK RESİM
O LA LA LA..
DURAKLARDAKİ YOLCULAR
EŞEKLER YOLU EZBERLEMİŞ.
SİZ HİÇ SİYAH KUM GÖRDÜNÜZ MÜ DENİZ KENARLARINDA? KIRMIZISI DA VAR. NE DE OLSA ESKİ LAV ARTIKLARINDAN ARTA KALAN BİR ORTAM.