Santrallerde yer tespiti önemli

Nükleer tehlikenin Çernobil örneği önümüzde dururken ve Japonya da ki deprem ve tsunami sonrası yaşanan büyük risk hala devam ederken mantıken ilk başta karşı çıkılmasının sebebi önlem eksikliğinin doğurabileceği risklerdir. Yoksa kuvvetli bir enerji elde edilmesine kimsenin itirazı olamaz. 

Mersin Akkuyu da yapımı planlanan Rusya ile anlaşması yapılan nükleer santral’in zamanlama açısından Japonya faciası ile kesişmesi olaya ilginç bir boyut kazandırmıştır. 

Nükleer santrallere sahip bazı Avrupa ülkeleri eski santralleri devre dışı bırakma kararı almış ve sorgulamaya başlamıştır. 

Gelişmiş ülkelerde bulunan nükleer santraller, gelişmekte olan ülkelere yapımının önlenmesi için elinden geleni yapmaktadır. İsrail için aynı girişimi yapmayan Amerika, İran’ın nükleer santral girişimini adeta terörist bir girişimin alt yapısı olarak lanse etmekle kalmamış tehdide varan baskılar uygulamıştır. Bu tam bir çifte standarttır. 

Emperyalist güçler gelişen dünya da artık hegemonyası altındaki kolonilerini ve devletleri nükleer güçle çalışan sanayi kapsamı dışında, denizde, karada ve havadaki savaş makineleri ile tehdit ederek hayatiyetlerini devam ettirmektedirler. Ancak değişim ve gelişimin kaçınılmaz sonucu bir gün mutlaka bütün devletlerin elinde bu gücün olacağı gerçeğidir. Önemli olan denetlenebilirliğini sağlamak ve nükleer konuda Dünya çapında bir kuruluşa ihtiyacı vardır. Bu oluşumda G8 ülkelerinin tekelinde olmamalıdır. 

Nükleer gücü kötüye kullanabilecek ve bu erkin terörist grupların eline geçme riski tabi ki çok tehlikelidir. Ülkeler bu konuda şeffaf olmalı ve ortak bir komisyona denetlenme noktasında kapıları açmalıdır. 

Türkiye de uzun vadede hidroelektrik santralleri (HES) coğrafi noktalarda çevreye zarar vereceği riskini taşımaktadır. Yeni dönemde rüzgardan fayda sağlamak adına rüzgar enerjisinden yararlanma yoluna gidilmektedir bu da bir alternatif olduğu tartışılmaktadır. Enerjinin kullanım alanları çok farklıdır. Lokal olarak enerji temininde faydası olsa da nükleer enerjiye kesinlikle ihtiyaç bulunmaktadır ve bu çok farklı çok daha geniş alanlara katkı sağlar. 

Mersini Akkuyu bölgesi hangi incelemeler sonunda tespit edilmiş teknik olarak bilemiyoruz. Gökova termik santrali gündeme geldiğinde ülkede nasıl infial olduğunu hatırlıyoruz. Santrallerin turizm ve meskun mahallerine uzak olması için uygun yer belirlenmesi doğrultusunda ülkemiz büyük bir coğrafyaya sahiptir. En önemli konu ise son derece güvenli önlemlerin sıfır hatayla projelendirilmesi ve hayata geçirilmesidir.