Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ekim '14

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Sapanca'da doğmak

Sapanca'da doğmak
 

Kültürel farklılıkların coğrafya ile yakın ilişkisi vardır. İnsanın doğacağı yeri seçme hakkı yoktur belki ama doğduğu yerin ona sunduklarını bir karaktere çevirme haklı asla saklı gizli değidir.
Sapanca' nın burda doğanlar için hazırlamış olduğu, sadece burda doğanların bir diğerinin üzerinde olduğunu anlayabileceği, bir hediyesi vardır.
Doğulan yerin insan genetiğine neler kodladığının çözümünü yapan şifre çözücü, zamandır da bunu öne çekmek senin işindir. O yüzden Sapancalı isen bu konudaki algının açık olması koşulu ile hediyeni alabilirsin onun elinden.
Zaman zaman Alaçam' ın zaman zaman Kemalettin Sami Paşa' nın bahçesindeki koşuşturma arasında dokunur bu elbise.
Bazen de Bostancı kahvesinde dedenin elini öperken burnuna çalınan ıhlamur kokusunda.
Bazen Mahmudiye' deki Hasan Fehmi Paşa camii avlusundaki sessizliğin arasında kulağına fısıldarken, anlarsın oralarda bir yerlerde olduğunu.
Bazen de Ekim' e doğru babanın dokuduğu cevizden, Kasım gibi annenin yaptığı acıkanın tadıyla hissedersin çok daha yakınlarında gezindiğini.
Bazen Rahmi Hoca' nın okuduğu Cuma Selasıyla kulağının pasını silerken, bazen de Eker' de içtiğin sıcak bir çorba ile dost sıcaklığına dönüşüverir.
Bazen Yüzevler Su Deposunun önünden ufka baktığında belli belirsiz gözüne çarparken rengarenk hali, Kastarcılar çiçeğe durduğunda bembeyaza dönüverir aynı renk cümbüşü.
Bazen çocukluğundan sahneler getirir gözünün önüne kesit kesit de Yenimahalle' nin ortasından akıp giden minik dereyi hatırlarsın yağmurlar yağdığında.
Bazen yükseldikçe uzaklaşmak ister Balkaya' ya çıkarsın. Gördüğün manzara ne kadar dünyevi olduğunun hatırlatıcısı olurken, açıp ellerini sevdiklerin için dua edersin.
Bazen değil, sıklıkla Kemer' den arabayla geçerken teybi kısıp Bir Fatiha okursun gidenlerin için. Ve gittikleri yerde çok daha mutlu olduklarını umarsın. İçten içe bilirsin seni duyduklarını, ve sebepsizce sevinirsin.
Sonra bayramlar gelir ve sen asla nerde o eski bayramlar demezsin. Çünkü Sapanca' da Bayramlar hep eskidir hep de bir okadar güzel.
Bazen çocukluğuna dönüp, Kestaneliğin toprak zemininde, Yeşil beyaz formayla golünü atıp Sapanca' nın kurtarıcısı olduğunu hayal edersin ve aldırmazsın dizinde kanayan yaraya.
Lale bir çiçek değil, sadece bir gazinodur o zamanlar ve dünyanın merkezi gibi gelir sana. Yüzmeyi orda öğrenirsin. Anlamsız bir şekilde yosunlardan korkarsın dibe daldığında.
Gazipaşada' ki asker eğlentilerinin coşkusu, şehitlik mertebesinin kutsiyetini anlamanın ilk adımı olur. Askere koştura koştura, davul zurnayla gidersin. Canının boşa gitmeyeceğini idraki ile teslim olursun nizamiyeye. Tekmil verirken, isminin ardından soy ismini söyledikten sonra memleketin olarak Sakarya değil de " Sapancaaaaa emret komutanım " diyerek avazın çıktığınca bağırmak istersin de oralarda emir demiri kesmektedir, yapamazsın. Ama herkesin seni Sapancalı olarak çağırması gururunu okşar.
Ve hep sonradan aklın başına gelir, dedene tekrar teşekkür edersin kaderin onu oraya atmasına izin verdiği için.
Ve En sonunda şükredersin burda doğup büyüdüğüne.
Sapanca'da doğanlara gelsin bu yazı.

Ve tabiki de oğlum Karahan'a.

 
Toplam blog
: 70
: 289
Kayıt tarihi
: 26.07.14
 
 

Sapancalı, Üniversite mezunu, satış pazarlama sektöründe çalışan Errare Humanum Est ve Dum Spiro ..