Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Nisan '11

 
Kategori
Güncel
 

Şapka çıkarmak…

Şapka çıkarmak…
 

Resim internetten alıntı


Ne kadar hayret etsem de şapka çıkarmak bana düşmezmiş.

Kadınım ya işte o yüzden. O iş erkeklere has bir davranış tarzıymış.

Şapkayı severim; saçları arsız hırçın rüzgârlardan korur tabii ki başa iyi oturursa… Numarası kafanın çemberine uymazsa; arkasına bakmadan havai yellerin peşine takılır.

Tıpkı fanatik seçmenin; partisinin arkasından sürüklendiği gibi…

İşe yarasın yaramasın; yeter ki benimki koltuğa otursun.

Taptığı partisine çuvaldız batıran seçmenlerin sesleri yükseldikçe…

Şaşırdım. Canına tak edenler veryansın etmekten çekinmiyorlar.

Değme siyasilere kök söktüren demeçler karşısında şaşırmamak ne mümkün?

MHP: Artık ona kendi mensupları dahi şans tanımıyorlar.

Çizgisinden kaymış güya; öyle diyorlar. Bir yanı ak olmuş diğer yanının rengi solmuş. Modası geçmiş gibi olmuş. Sebebini bilen yokmuş.

Dediğim gibi kadın olduğum için; hayretlere düştüğümde selam verip aldığımda şapkam başımda kalmalıymış.

AKP gümbür, gümbür geliyormuş; şimdiden galibiyetini ifşa edecek lâkin nazar değmesinden korkuyormuş. Değmeyecek; ne nazar ne de bayram öncesi kutlamalara…

CHP ve sloganları: Bazıları sanki ısırgan otu… Hem şifalı hem de ona uzanan eli dalıyor. Eksik olan coşkuları kim bilir kimler hangi günler için saklıyor.

Hepsinin; hatta adını yazmadıklarımın dahi olumlu, ülkeye faydalı olabilecek yönleri var. Öyle düşünmezsek ithal etmek gerekecek siyasileri ve partileri… Nereden? Nereden olursa olsun da… Halkın dilini konuşsun diyeceğim ama nafile… Dünyanın siyasi parti üretimi çoktan dondurulmuş çünkü doğal ham madde sıkıntısına çözüm bulanamıyormuş.

Elde olanla yetinecekmiş oy verenler. Oyların dağılımı: Bir bana, bir sana, bir ona olduğunda… Sevimsiz görünse de koalisyon meselesi; önüne geleni kamçılayacakmış.

Kendin çal; söylediğin şarkıları kendin dinle; sıkar bayarmış adamı…

Güreşe soyunan pehlivan: Kendinle güreşecek olursa… Hakeme ne gerek var o zaman… O yüzden ve başka nedenlerden tek başına iktidar olmak: Aynasız bir evde yaşamak kadar zor olurmuş.

Aşure: Kurtarıcımız.

Aşure: Ne doyurucu ne sağlıklı ne lezzetlidir?

Bir düşünsenize…

Koalisyon Hükümetleriyle aşurenin benzer tarafları yok mudur?

“Hepimiz birimizin; birimiz hepimizin eksiklerini tamamlayarak fazlalıkları seçmenlerimizin refahı uğruna dağıtacağız.” Şu sözlerin gücüne hangi kibir dağları dayanabilir ki…”

Tabii ki bir muhalefet partisine de ihtiyaç olacak hani zar zor barajı aşabilmiş cinsinden… Kendini tanıtabilme fırsatı yakalayabilecek bu muhalefet rolünü üstlenene gün doğacak ve bir dahaki sefere, belki de zafer onun olacak.

Eğer sesini duyurabilirse… Armudun pişmesini, ağzına düşmesini beklemez ise… Hır gür yerine; dikkatini gaz ile fren pedalına verirse…

Seçimlerden önce seçmenin önünde şapka çıkarması kolay…

Hay Allah ben nerelere gelmişim. Niyetim “Şapka çıkarmak” davasını mercek altına yatırmaktı. Yatıralım da bu konunun başını bağlayalım.

Selam verirken şapkayı hafifçe yerinden oynatmak...

Sebebi nezaketten ötürüdür diye düşünenler olabilir lâkin bu davranışın çok eskilere dayanan bir öyküsü vardır.

Mavi kan taşıyan asillere (erkekler) özgüymüş uzun saçlara sahip olmak. Sıradan hizmetkârların saçları ise kısa olmalıymış.

Efendilerinin huzurunda kafalarını her ne örtüyorsa; bere şapka vs. hemen ellerine alıp kısa saçlarını gösterirlermiş.

“Sizinle benim aramda fark var asilzadeleri; emredin yolunuza kaldırım taşı olayım” gibilerinden…

İşte sadece bu yüzdenmiş şapka kaldırmak.

Zamanla; tevazu saygı kimlikleriyle ört bas edilmiş esas durum sonra da kendileri bile inanmışlar. Ne yapsın gariban insanoğlu kendisinden esirgeneni düşlemiş süslemiş ve gerçekten elde edemeyeceğine kanaat getirmiş. Kısacık da olsa seçim öncesi denilen o zamanın keyfini çıkartmasını öğrenmiş.

Finale az kaldı. Bugünlerin kıymetini bilmeli.

Dileyin ne dilerseniz.

27. Nisan 2011 Çarşamba

Alev Meisel İzmir

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..