Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Eylül '17

     
    Kategori
    Edebiyat
     

    Şarabın Ölümü

                                                                      

    İnsan öleceğini hissettiği an ne yapar? Önce duraksayıp sorgular mı yoksa olağan olan bu durum karşısında bir kadeh şarap koyup keyfini mi çıkarır. Hayat boyunca adaleti sorgulayıp, adaleti bekleme süresi yalnızca ölümün soğukluğunu hissedene kadar mı sürecekti? Her şeyi burada sona mı erdirecekti? Bir gün bir dostum şöyle demişti “Hayatı sorgulamaya kalkarsan, kendini bulacağın tek yer dört köşeli bir hapishane olacaktır. “  Tam da alışıp ayak uyduruyorum derken hayata, direk kırmızı karttan hayat dışı edilmek… sanırım herkes bu denli tek şans verilecek kadar hatalar yığınıyla yaşamıyordur hayatta.

    Sürekliliğe dayanan bir kısır döngüden mi ibaret hayat? Şarap şişeden boşalıyor kadehi dolduruyor kadeh boşalırken idrar kesem doluyor ve idrar kesem boşalırken lağım doluyor. Süregelen bir kısır döngüyü betimliyor âdeta.

    Uyuşma hissini artık daha net ve canlı hissedebiliyorum vücudumda, gitgide uzuvlarım işlevini yitirip, kendilerine yeni işler bulamaya yola çıkıyorlar sanki, utanmazlar.

    Bu son iki – üç günde aslında ölüm hissiyatının o kadar da insana soğukluğa dayalı bir his vermediğini deneyimledim. Tam aksine akışkan ılık, beden sıcaklığını o kadar yitirmeye yüz tutmuş olmalı ki, ölümün bu denli akışkanlığı ve sıcaklığı ürpertiyor insanoğlunu.

    Bir şarap ölüm hissiyatını bu denli mi harikulâde betimler... akışkanlığı, hafifçe bedeni ısıtışı ve ilk yudumda ki surat ekşiliği… bu denli ölümü betimleyen, çağrıştıran kutsal ne olabilir ki…

    Herkes bihaber bu durumdan: şarap – ölüyü tazeler, ölüm ise şarabı var eder.

    Bundandır ki her ceset zamanla kanını akıtır vücudundan, her akan damla bir şarabın spermidir

    Biz öldükçe her gün, bir şarap Dünya’ya gelir can vermek için.

     

     

     

     
    Kayıt tarihi
    : 24.09.17
     
     

    şiirbaz ..