Şarabın tadı!

Abdüllatif Şener, halim selim bir Anadolu insanı...

Sakin duruşu, içten gülümseyişi ile ilk bakışta herkese pozitif enerji veriyor, denilebilir.

Bakanlık yaptığı dönemde de, iddiasız bir bürokrat başarısı sergiledi.

Ak Partinin kurucularından ve ilk dörtlüden biri oldu..

Ama, bir gün bir şarap espirisi yaptı ve bir şeyler değişmeye başladı.

"Ben bu şarabın her şeyini bilirim ama tadını bilmem." dedi. İzleyenleri ve Sayın Baykal da dahil tüm Türkiyeyi gülümsetti.

Bu "hoşgörü" lü görünüşten midir;yoksa Baykalın "zaafiyet" sezmesinden midir, bir anda Cumhurbaşkanı adayı oluverdi.

Sayın Baykal, O aday olursa destekleriz, diye açık beyanda bulundu. Gerçi CHP lideri, Sayın Erdoğanın kendisi dışında göstereceği hiç bir adaya karşı çıkmayacağını da söylemişti ama herhalde Sayın Gül'ü hesap etmeden söylemişti bunları.

Abüllatif Şener'e dönelim biz: Sayın Şener, ikinci dönemde partisinden aday olmadı;ama partiden ilişkiyi de kesmedi. Böyle yapan birinin başka türlü bir hesabı olacaktır, kuşkusuz. Sayın Şener'in de bir hesabı olduğu seziliyordu, herkes tarafından.

O sezgiler şimdilerde beş duyu organıyla algınalır hale geliyor. Sayın Şener, önceden planladığı ya da planlandığı şekilde yeni bir partiyle siyasi arenaya "lider" olarak dönmek istiyor.

Bu konjonktürel ortamın bunu hazırladığını ya da bunun için bu konjonktürel ortama girildiğini söylemek fazla bir şey değiştirmeyecek.

Ancak, Sayın Şener'in hesap etmesi gereken önemli bir nokta şudur bence (bir seçmen olarak söylüyorum):
"Ben bu şarabın her şeyini bilirim ama tadını bilmem." diyerek sempatisini kazandığınız çevreler, işi orada bırakmayıp size şunu da söyleyecekler:

"Sen şu şarabı bir tad bakalım; şarabın tadını bilmeden bizimle meşk edemezsin!"

Abdüllatif Şener buna da "eyvallah, birlikte nuş edelim.." diyebilecekse ne ala!

Değilse, Türk siyasi tarihine "ibretlik" vakalardan birinin kahramanı olarak geçecektir.

Kendisine arz olunur!