Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mayıs '08

 
Kategori
Anılar
 

Sarı leblebi

Sarı leblebi
 

Sarı leblebi... Alerjim var benim Mayıs'a. Her bahar mutlaka mide bulantılarım, kusmalarım, baş dönmelerim, hapşurmalarım ve kızarıklıklarım olur bu mevsimde. Oysa en sevdiğim mevsimdir benim bahar. İlkbahar... Çileğe bayılırım kıpkırmızı, çilli çilekler... Her hastalandığımda da annem, kızım sana ne yapayım demez. Çünkü bilir ki ben çilekle yoğurt isterim. Dün yine aynı şikayetlerden muzdaripken mutfakta derdime çare bulamadım ve evden çıkıp bakkala gttim. Ne zamandır mahalle bakkalına uğramadığımı anladım. Çünkü Şahin Gıda beni adeta bir törenle karşıladı. Bir kez daha sevildiğimi hissettim. Güzel bir duygu. Bakkalda raflara göz gezdirirken leblebiler ilişti gözüme. Sarı leblebi yazıyordu üstünde. Tam iki paket aldım. Eve geldim ve anneme havanın yerini sordum. Bizim evde havan sadece baklava yapılırken kullanılır. O da ceviz dövmek için. Annem şaşırdı: Hayrola dedi ama cevap vermedim. Çünkü kendime sürpriz yapıyorum. Şiişşştt... Sessiz olmalıyım. Havanı yerinden çıkardım büyük bir hayret içinde. Annem ilk defa havanı gazete kağıtlarına sarmamıştı. Ama nedenini sormadım. Sessiz olmalıydım. Masanın üzerine koyduğum havana, pembe paketi içindeki sarı, tuzsuz leblebileri yavaş yavaş boşalttım. Başladım çocukken çok iyi bildiğim bir bilmeceyi aramaya. Mandikka mandin yok değil mandukka mandin miydi? Öffff unutmuşum işte. Sadece cevabını hatırlıyordum. Cevap havandı. Kızdım sonra kendime. Üzüldüm. Çocukluğumu bu kadar mı kolay unutacaktım yani? İzin veremezdim buna. Hele de annem beşikte, kundaklar içinde ağladığım ilk günden; şu yaşıma kadar çektiği fotoğraflarla, hayatımı somutlaştırmaya çabalarken. İmkansızdı. Daha göbeğim bile duruyordu vitrinde; ilk mendilime sarılmış halde. Sonra ilk dişim ve düzenli olarak çiilmiş; annemin ve yanında benim her yıl büyüyen ellerim. Birden kardeşimin sesiyle uyandım içine şeker de atalım dedi.Leblebi şekeri gibi birşey... Küçükken yaptığı gibi yine çocukluğuma göz dikmişti. Çirkinleştiğimi farkettim ve peki dedim; ama pipetle plastik bir bardağın içinden çekeceğiz. Ona göre hava hoştu. Çünkü bakkaldan bir hevesle aldığım leblebi tozlarını, pipetle içime çekerken ağzımdan burnumdan pöfküren ve yaklaşık bir hafta genzimde hissettiğim yangıyla dolaşan bendim.

Havanda dövdüğüm leblebi tozlarını plastik bardaklara boşalttık. Annaneme aldığımız bir poşet pipet içinden ben pembeyi kardeşim yeşili seçti. Yarışa tutuştuk ve annemlerin yanına gittik. Hakem onlar olucaktı. Leblebi tozunu ilk içime çekişimde anladım ki; ben çocukluğumdan, çocuk olmaktan hiç vazgeçmemişim. Duvarda asılı duran çerçeveli iki fotoğrafıma baktım bir an. Birinde üç diğerinde yirmi dört yaşındayım. İlk defa bir şeye dikkat kesildim her ikisine de bakarken. Gülümsemem hiç ama hiç değişmemiş. Küçükken sağ yanağımın ortasında olan o kocaman gamzem hala var. O' nu ne korkulara, ne zorluklara, ne de hüzne satmışım. Hala ilk doğduğu andaki gibi yerli yerinde. Hafifçe de olsa gülümsememi bekliyor.

Ben eskiye daldım ammaaa.... Rant peşinde olan kardeşim, çoktan şekerli leblebi tozunu midesine indirmişti. Sonra da mızlandı. Yaaa... Bundan yüzük çıkmadı diye. Anlaşılan bakkalda aldanmıştık. Bu kez hediyesi olmayan bir leblebi tozumuz vardı. Hala eskisi gibi genzime kaçan.....

 
Toplam blog
: 27
: 428
Kayıt tarihi
: 26.08.07
 
 

Ben Serpil Yüksel. Çanakkale'de dünyaya geldim. İlkokulda yazar olmamı isteyen harika bir öğretmenim..