- Kategori
- Şiir
- Okunma Sayısı
- 1936
Sarı Yaz

"İki yarım, bazen görkemli bir tam da eder!"
Aylar bilir, yaşarız, Ocak'tan Aralığa,
Mevsimler de öyle, uzanırlar kışdan yaza
Ve renkler; sarı, kırmızı, mavi, beyaz...
Hepsi çok iyi bilinir de
Pek bilinmez oysa ki, sarı yaz.
Eylül, Ekim'le özdeştir,
Batı ve güney kentlerimizde o yaz.
Doğa gibi, insan için de şanstır o biraz.
Olmamışsa bir şeyler zamanında,
Hep yarım kalmışlarsa yaşamında,
Kesme umudunu yine de
Kapıda bekliyordur seni belki de,
İşte o sarı yaz.
Alıkoymuş olabilir insanı bazen,
Bazı şansızlıklar, olmayışlar, arzularından,
Uzun yaşamın dar zamanlarında.
İşte bu nedenle,
Direncin bükülür önce, ardından kırılabilir de
Kesme umudunu yine de
Kapıda bekliyordur seni belki de,
Yazın uzatmalısı, o sarı yaz.
Kışları, soğuğu titretti belki
Tenini, ruhunu ve belleğini,
Nasıl da terlettiyse,
Temmuz, Ağustos'ların kızıl sıcağı seni,
Yaşamın sayılı mevsimlerinde.
Bekle ve unutma,
Eylül ve Ekim'le özdeştir
Batı ve güney kıyılarımızda,
Dingin deniz mavisine kardeş
O sarı yaz.
Eksik kalan ne varsa hayatında,
Çocukluk oyunların, özlem ve sevdalarından yana,
Ya da işin gücün, analık, babalık arzuların.
Bırakma sen yine de onları öyle nöbetçi,
Geçmişinin nemli ve ıssız avlularında,
Tek başlarına.
Ak sayfalara bir kez, bir kez daha yaz!
Yüreğinin mürekkep hokkasına daldırıp
Sırtına saplı divit uçlarını hayatın
Çıkartıp çıkartıp yine yaz!
Bilinmez,
Kapıda bekliyordur seni belki de
Kimsesiz özlemlerine
Ve "ikinci bahar"a öz kardeş, o sarı yaz.
Gelmiyorsa bir türlü, beklemiyorsa bile o
Sen yine de yaz!
Tamamına ermese de hiç bir şey,
Hayatının o kocaman,
Yarım kalmış eserler atölyesinde.
Sessiz bir vasiyet olur belki de
Ardında bıraktığın dostların
Saman sarısı hüzünlerine
Ve gönül duvarlarına asılı kalan...
Hem bazen, iki yarım görkemli bir tam da eder!
İşte bu nedenle de
Bırakma kendini, sen yine de yaz!
Mavimsi beyaz geceli kışlara,
Gelincik kırmızısı ilkbahara,
Ateş kızılı yaza ve
Yaprakkurusu sonbaharlara,
Üvey de olsa kardeştir, o sarı yaz.
Asla vazgeçme!
İ.Ersin KABAOĞLU,
28 Nisan 2010, Ankara
(*) Bu şiir(im) "ÇAĞRI, kültür Sanat Folklor Dergisi, Yıl:54- Sayı: 608", Temmuz 2010, s.17'de yayınlanmıştır.
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.

O yaz bizim Amasya'da da vardı, bilirim o yazları çocukluğumdan.
Kerim Korkut 04.01.2021 6:03- Cevap :
- Çocukluğunuza değgin çağrışım yaratması hoşuma gitti. 06.01.2021 11:17
Kıymetli Dost,Sayın Ersin Kabaoglu:u güzel eserinizi okurken hep bu sayfada kalmak istedim. Sarı yazı ne güzel dile getirmişsiniz.İkinci bahara öz kardeş o sarı yaz,Sarı yaz kardeştir Sonbahara İşte bu nedenle sen bırakma kendini, Yine yaz.Eşmeden kaynayan sözler. Deryanın derinliklerinden gelen söylemler.Güzelin ötesi.Tekrar hoş geldiniz. Artık böyle uzun süreli gitmek yok.Saygılar sunuyorum.Sağlık ve mutluluk diliyorum.
Mehmet Burakgazi 03.09.2014 1:01- Cevap :
- Çok teşekkürler değerli Burakgazi yazarım. Mevsimlerden türetilen bölgesel bir ara mevsim, benim mevsimim oldu artık. "Sarı Yaz" şiirimle başlayan yeni bir süreçte... Aslında "pastırma yazı" da olarak bilinen bir mevsim bu ara mevsim. Bir de Mayıs'ı çok severim, ona da "Eflatun Bahar" benzeri bir imge aramaktayım, bilesiniz :) Sizin de duygu ve imge yüklü bloglarınızda saklı olan özenli emeğiniz ve içtenliğinizi hep bilmekteyiz. Zaten aldığınız çok sayıdaki değerli yorumdan da bu durum belli. Ben de size -olabildiğince- güzel, keyifli ve u-mutlu bir "Sarı yaz" dilerim. Sevgiler ve içten selamlarımla... 04.09.2014 1:01
Çok güzeldi. üreğinize sağlık. Saygılr, sevgiler, selamlar
Özlem Akaydın 20.05.2010 8:26- Cevap :
- Sizin de göz nurunuza ve yorumlayan zihninize sağlık. İçten teşekkürler, sevgi ve selamlarımla... 20.05.2010 8:54
Ne güzel bir melodi bu böyle. Şarkı gibi yudumladım geçtim gittim. Bir mane kaldı geride yaşama sevnci ve dinginliğim. Eline sağlık yaşamın müziğini yapan besteci, heykeltraş. :)) Sen hep böyle dizeler yaz. Sevgiyle
Ayrıntıda gezinmek 08.05.2010 22:55- Cevap :
- Çok daha güzel dizelere imza atan biri olarak dizelerdeki "melodi" yi yakalamışsınız Aynur hanım. Siz de iyi bilirsiniz ki; insan "dış"la yetinmeyip "içi"nden gelen bir gücün dürtüsüyle şiire yönelmiştir. Binlerce yıl önce. Belki de o, insanın doğasının sesidir. Aradıklarını "dış dünya"nın somut gerçeklerinde bulamayan -ya da bulduklarıyla avunamayan- "içli" insanın "kırık sesi"! Ayrıca, doğanın diğer tüm seslerinde olduğu gibi insanın doğasında da "lirizm" var. Şiirin evreni; sanki insanın hem"görünmeyen evreni" gibi, hem de insanoğlu, bu evrenin mağmasında saklı olan "aşk" ve "sevgi"yi daha çok şiirle, lirizm ve melodiyle sardı, sarmaladı ve kucakladı! Bu değerli, övgü dolu yorumunuz için çok teşekkürler ve dostça selamlarımla... 09.05.2010 18:59