Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '08

 
Kategori
Sinema
 

Sarı Zeybeğin Hatırına...

Sarı Zeybeğin Hatırına...
 

Onu izleyenler doğal olarak onun kalitesinde bir film beklediler...


Gündemden düştüğünü sanıyorum ama "Mustafa" ya, dün gidebildiğim için Can Dündar, filmi ve Ata'mızla ilgili görüşlerimi ancak bugün yazabiliyorum.

Ben de, diğer blog yazarlarının pek çoğu gibi Can Dündar'a haksızlık edildiğine inanıyorum.

Millet olarak, olaylara ani tepki verme; derinliğine incelemeden insanları yargılama gibi iflah olmaz bir huyumuz var. Filmi ne işleyiş, ne teknik açıdan hiç beğenmedim. Oysa "Sarı Zeybek'i" 5 kez üst üste izleyebilirim. Sıradanın da altında bir belgesel. Belki de Dündar, kurnaz bir gazetecilik örneği göstermiş, reklamın kötüsü olmaz mantığından hareketle özellikle tepki çekici unsurları filmde kullanmıştır.

Bir bardak suda ne fırtınalar koptu...Atamız'ın son zamanlarında "zirvedeki insan" yalnızlığını duyması kadar doğal ne olabilir. Arkadaşları ile görüş ayrılığına düşmesi de son derece doğal. Gereğinden fazla sert bir tutum izlemesi belki birilerinin, onun düşüncelerine karşı çıkmasını hayatıyla ödemesi, eleştirilebilir. Ama geniş bir perspektiften bakıldığında o günün şartlarının, öyle davranmasını elzem kıldığını, her akıl sahibi kabul eder. Osmanlı döneminde; anneler babalar, çocuklarını, kardeşlerini, taht kavgası nedeniyle hiç acımadan öldürmemişler miydi?

Belki, 2-3 dakikalık bir görüntüde boy gösteren çocuğun neden Yunanlı olduğu sorulabilir. Belki , benim dikkatimi çekmeyen, önemsiz veya kimine göre önemli ayrıntılar eleştirilebilir. Ama asla bunların, Can Dündar'ın vatan haini damgasını hakettirecek şeyler olduğuna inanmıyorum.

10 Kasım' da , Bursa Büyükşehir Belediyesinin hazırlattığı " Son Balo" isimli kısa filmi izledim, TRTde. Atatürk'ü Sümer Ezgü canlandırmış. 1938 'in Şubat ayında, çok hasta olduğu halde Baloya geliyor. Son derece etkileyici valslerden sonra, Sarı Zeybek'i oynayışı izleyenleri kendisine hayran bırakıyor. Gerçekten insanüstü bir varlık olduğunu düşünüyor insan. Ordular idare etmiş, ömrü savaşlarda geçmiş bir insan; bir salon adamı gibi dansın hem batı tarzını hem kendimize özgü olanını nasıl böyle güzel oynar. Sümer Ezgü kaynaklara bağlı olarak o sahneleri çok güzel canlandırmış. Jenerikteki, filmi hazırlayan isimler arasında hemen, araştırmacı yazar Can Dündar sözcükleri gözüme çarptı.

Ayrıca giyimi ... Her fotoğrafında da sanki manken. Üstelik ortanın altında bir boya sahipken (sanırım 1.63 imiş) etrafındakilerden nasıl görkemli gözüküyor. Aynı filmde; manevi evlatlarından Sabiha Gökçen'e hediye ettiği tabancanın kabzasında ancak mikroskopla okunabilen minik bir Kur'an olduğunun belirtilmesi de ilgimi çekti. Bir yakınına yazdığı mektupta da, bu dünyada olmazsa, ahirette buluşuruz gibi bir ifadesinin olması da onun inançsız olmadığının göstergesidir bana göre.

Sarı Zeybek de, izlerken ağladığım son anları... Doktoru dilini çıkarmasını söylüyor, o biraz çıkarıyor. Doktorun; göremediğini, ikinci kez çıkarmasını söylemesi üzerine "vealeykümselam" diyerek gözlerini kapatıyor. İnançlı olanların tahmin edebileceği gibi Azrail onu Allah'ın selamı ile karşılıyor.Bunun sonucunda o sözcükler, ağzından dökülüyor.

İçki içmek, Allah'ın yasakladığı eylemlerden. Hangimiz onun her emrini yerine getirdiğimizi söyleyebiliriz. Atatürk ve arkadaşları olmasaydı Türk nesli devam eder miydi? Camilerimiz olur muydu? İnsanlar inançlarının gerektirdiği ibadetleri rahatça yapabilirler miydi? ...

Atatürk'ün babası Konya Karaman'dan, annesi de Aydın eşrafından Selanik'e yerleşen ailelerin çocukları. Yani kökleri Anadolunun bağrına dayanıyor. O, bizim ulusumuzun özbe öz evladı. Filmde halkını çok sevdiğini, halk kokusu, halk sesine doyamadan öleceğini söylerken, ağlıyordu...Hayatını ülkesine adayan bu büyük insanın yaptıkları düşünüldüğünde; son yıllarındaki içki masası sohbetleri için " helal olsun sana Atam" demek gerekir. Keşke yaşasaydı da; ülkemizin şimdikinden çok farklı olacağına inandığım güzel günlerinde yine içki sofraları kursaydı.

Nasıl çocuklarımız bizim yapmalarını istemediğimiz şeyleri yaptığında kızarız belki cezalandırırız ama onlara en ufak bir zarar gelmesini istemeyecek kadar onları severiz ve hemen affederiz. Allahın elçisi Hz. Muhammet, Allahın da kullarına aynı merhamet ve sevgiyle baktığını söylüyor .

İnanıyorum ki Allah' ın affına en çabuk ulaşanlardan olacaktır sevgili Ata'mız...Bu görüşten hareketle yaptığı Sarı Zeybek gibi güzel yapıtlar hatırına, Can Dündar'ı suçlu sandalyesinden kaldırmamız gerektiğine inanıyorum.
Sevgilerimle...
 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..