Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Şubat '09

 
Kategori
Şiir
 

Sarıkamış ben seni hiç sevmiyordum ki sende

Sarıkamış ben seni hiç sevmiyordum ki sende
 

Sarıkamış Ben Seni Hiç Sevmiyordum ki sende


SARIKAMIŞ BEN SENİ

HİÇ SEVMİYORDUM Kİ SEN DE

Sarıkamış, ben seni hiç sevmiyordum ki sen de!

Şimdi bunu söylerken, kar olup yağıyor, ayaz olup vuruyorum kendi gönlüme.

Sarıkamış ben hep senle, savaştaydım sende,

Gün olacak ben çekip gidecektim senden.

Haykırırdım ayaz adına, elerim üşür, ayaklarım ıslanırdı sokaklarında,

Yollar ıslak, cadde ıslak, yüreğimin ayakları hep ıslaktı sende.

Ben senden çıkıp gidecektim Sarıkamış, dar gelirdin bana,

Bir gün gitmeliydim senden Sarıkamış, gitmeliydim!

Nefes vermiyordun bana, dış güzelliğin gezegenleri, için beni yakardı,

Kolay değildi sende ve senle yaşamak! Ah kör olası nedenler ah…

Lapa lapa yağıyor, altında çığlıklar bırakıyordun,

Bu çığlıkları bir tek Sarıkamış sen, bir tek sen, duyuyordun!

Sen sadece çamların üstüne yağmıyordun,

Sen sadece arabaların üstünü kaplamıyordun,

Sen benim tüm lalıma yağıyor, tüm bedenimi kaplıyordun,

Sürekli yağıyordun Sarıkamış, sürekli yağıyordun.

Ben örtümdeki karlarını kazıdıkça,

Kendimi güneşe attıkça, sen inadına yağıyordun,

Bense, inadına avuçlarımı ısıtıyordum ağzımın buharında,

Gurbete bağırıyordum! “Al beni de koynuna! Beni de al.”

Loş ışıklar saçıyordun, buz asılı çatılardan aşağı,

Bazen avare dolaşırdım sokaklarında,

O gece karası gözlerim, hep boş bakardı bembeyaz örtüne,

Senle ben, ne kadar zıt, gece ve gündüz gibiydik,

Senin kristal pırıltılı beyaz, benim zümrüt karası gözlerim vardı.

Senin dağlara yol olmuş sündüs dokunuşlu beyaz ipekten saçların,

Benim gurbete yol olmuş gece kadar siyah saçlarım vardı.

Sen mi kıskanırdın beni Sarıkamış, ben mi seni?

Ne sen gördün gece karası bakışlarımdan, şafaklarımı benim…

Ne ben gördüm buz kesmiş bakışlarından, yüreğinin sıcaklığını, senin…

Ne ben sonuna kadar yürüdüm ipek yollarında senin,

Nede sen elimden tutarak yürüyorsun gurbet yolumda benim.

Gurbet sinsice sokak aralarında el sallardı bana,

El ederdi, göz ederdi, işar ederdi, “gel” derdi “gel”
Benim güneşim senin olacak! Gurbet bana armağan edecekti güneşi,

Ellerimi ısıtacaktı dost ellerinde, ayaklarımı kurutacaktı yüreğinde.

Gece karası gözlerimin uzun gecelerinde, göremezdim saflığını.

Sen ise gözlerimin sisleri ardından göremezdin, başka diyarlara gitme arzumu.

Görseydin tutturur muydun elerimi, gurbetin ellerine, Sarıkamış?

Görür müydün gözlerimin ötelerindeki beyazlığı?

Yoksa beyaz sadece senin miydi, yoksa beyaz sadece sen miydin?

Şimdi gözlerim beyaz bakıyor sana, “çok” mu “geç” diyorsun Sarıkamış.

Biliyorum, beyaz sadece sendin, beyaz sadece senindi,

Beyaz sadece sana yakışırdı,

Şimdi sevdana, benim gece karası gözlerim beyaz.

Baktığım gözlerimde beliren resmin beyaz.

Beyazlara sevdalı yüreğim, sana hep beyaz.

Kış beyaz olur, beyaz sendin, ayaz ben,

Galiba ikimizde kıştık Sarıkamış.

Kış olur sen beyaz giyinirdin, ben kırmızı,

Bayrak olup dalgalanırdık yüreklerimizde,

Galiba ikimizde güzeldik Sarıkamış.

Yeşil beyaz dedik adına, kışın beyaz, yazın yeşildin,

Bahar olur, sen yeşil giyinirdin, ben beyaz,

Dönerdik başa, yine sen olurduk,

Galiba ikimizde bahardık, Sarıkamış.

Sonbahar olur savrulurdu yapraklar,

Sen kavak ağaçlarının beyaz tüyleriyle, yağardın turunculara.

Sana bakarken sonbahara bile yağan, tüyden karlarına gülerdim.

Galiba ikimizde şımarıktık, Sarıkamış.

Galiba ikimizde Sarıkamış’tık, Sarıkamış.

Galiba dediklerime gülüp, kendime pay çıkardığıma bakma Sarıkamış.

Ben sadece galiba dedim,

Biliyorum, beyaz sana yakışır, kış sensin.

Biliyorum, dalgalanmak sana yakışır, vatan sensin.

Biliyorum, yeşil sana yakışır, bahar sensin.

Amma, o güzel adın benimdir, ayaz hasretin yüreğimdedir.

Kış sensin, ben kışının kardeleni,

Gurbetin Ağustoslarında ölüyorum, Sarıkamış.

Bahar sensin, ben ayrılık çiçeği,

Ayrılık sonbaharında ölüyorum, Sarıkamış.

Vatan sensin, sevdanı yüreğimde dalgalayan ben,

Vatana can kurban, coşuyorum Sarıkamış.

Sen gözümde akan yakıcı gözyaşlarım,

Zemherinin ayazında yanaklarıma düşen

Ve hasret ateşiyle yanaklarımı yakan kardelenim,

Sen yüreğimdeki tüm karları delip, kainata baş kaldıran

Sevdalara yelken açan aşkım, memleketim,

Sen yüreğimdeki en güzel vazomda sevdanın,

Beyaz gelinciği kar çiçeğim.

Sen ayaz toprakların çekilen buharları yüreğimde,

Sen yüreğimin sıcak diyarlarına düşen cemrem,

Şimdi benim gözlerim, Sarıkamış senin hasretine nemde.

Nemli gözleri kör olası gurbet bumuydu sözün?

Yollar ayaz, bastığım topraklar yine ayaz,

Tuttuğum eller ayaz, bana bakan güneş ayaz,

Benim yüreğim hasretine hep ayaz,

Kırağılar düşmüş gece karası gözlerime,

Kör olası gurbet bumuydu sözün?

Kör olası gurbet yüreğin Sarıkamış’tan bile ayaz.

Sarıkamış ben sendeyken hiç bu kadar,

Sarıkamışlı olmamıştım ki…

Sarıkamış ben sendeyken hiç bu kadar,

Ben Sarıkamışlıyım, dememiştim ki…

Sarıkamış ben seni hiç sende seyretmemiştim ki…

Sarıkamış çünkü ben seni sendeyken

Hiç bu kadar sevmemiştim ki…


2007

DİLEK EJDER

(Not: Eski soyadı Dilek FIRAT'TI)

Ben kışları karlarla tanımış, karları kışlarla kardeş bilmiştim;

Meğer karın hiç uğramadığı kışlarda varmış Sarıkamış.

 
Toplam blog
: 52
: 596
Kayıt tarihi
: 22.04.08
 
 

Araştırmacı yazar, şair, aforizmacı, ressam, besteci... Kardelenler diyarı Sarıkamış’ta doğdu..