Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Aralık '08

 
Kategori
Özel Günler
 

Sarıkamış kar altında

Sarıkamış kar altında
 

Ne Kar Altındalar ne de Toprak, Yatarlar Ulusumuzun Bağrında...


Sene 1914... Aralığın 22'si... Türk ordusu, ülkenin doğusunu işgal altında tutan Ruslara karşı taarruza hazırlanmaktadır...

Çok değil, bir hafta kadar önce Harbiye Nazırı Enver Paşa, aynı zamanda hocası olan Hasan İzzet Paşa’yı azarlar: Başaramadınız! Şimdiye kadar Rus ordusunu yok etmeliydiniz. Derhal harekete geçip, Rusları Sarıkamış’ta imha edeceksiniz…

Emektar komutan karşı çıkar. Zira her yer kar altındadır. Bu şartlarda bir harekâtın sonu facia olabilir.

“Kış şiddetini kaybetsin, düşmana haddini bildiririz, ” der.

Her sözü emir kabul edilen Enver Paşa köpürür: “Eğer hocam olmasaydınız, sizi idam ettirirdim.”

Hasan İzzet Paşa dayanamaz, istifa eder...

Çok geçmeden 125 bin ana kuzusu yollara koyulur. Sıfırın altında kırk dereceyi bulan dondurucu soğukta postalsız, çorapsız, paltosuz... Dört ay önce Yemen’deki cehennem sıcağından gönderilmişlerdir Anadolu’ya. Orada fazla bile gelen giysileriyle...

Zamanla adım atmak imkânsız hale gelir. Düşenler olur, kimse uzanıp kaldırmaz. Hem kaldırmaya takatleri kalmamıştır, hem de, düşen kaldırılmayacak, emri verilmiştir.

Askerlerden biri mırıldanır:

Sarıkamış kar altında...
Memleketim karlar altında

Diyarbekirli Memo, İdris’a bakar.
“Sen da uşir misen, he kurban?”

Maçkalı İdris’in dudakları mosmor olmuştur soğuktan.
“Uşimek nedur ula? Donayrum, donayrum!”

Yere çökerler. Bedenlerinin sıcaklığı birbirine geçsin diye sırt sırta verirler. Diğerleri de sokulur yanlarına; Edirneli Namık, Halepli Hüseyin, İzmirli Orhan Çavuş, Ürgüplü Mustafa Onbaşı, Adanalı Abdullah...

Gürül gürül yanan sobaya yaslanmış gibi ısınır genç bedenleri, soğuğu hissetmez olurlar. Epey bir süre geçer aradan.

“Dedemin ne işi var burada?” dökülür Orhan Çavuş’un dudaklarından. Üç adam boyunu geçmiş karda belli belirsiz gülümseyen dedesine uzatır elini. Dede ansızın kaybolur karlar arasında.

Yanındakilerin cevap vermemesine sinirlenir Orhan Çavuş.

“Dedemi gördünüz mü?” diye tekrarlar.

Yine karşılık alamaz.

“Sağır mısınız?” diye çıkışır sertçe. Omzuna yaslanan Mustafa Onbaşının başını öteye iter sinirle. Sesini çıkarmaz Mustafa Onbaşı. Diğerleri de ses etmezler. Edemezler...

Çoktan yükselmişlerdir arşa doğru. Kucak kucağa, koyun koyuna, omuz omuza, kol kola...

Bir türkü duyar gibi olur Orhan Çavuş, sanki binler, yüz binler hep bir ağızdan söylüyorlardır:

Vatan içi şehit olduk,
Makamımız Hak katında

O gece tam doksan bin can... Doksan bin genç beden bulut olup uçar ülkenin semalarında. Sessizce... Birkaç ay sonra Çanakkale’den gelenler katılır aralarına... Antep, Adana, Of, Dumlupınar, Sakarya, Kocatepe’den koşarlar akın akın saflarına... Bu şafaklarda yüzen al sancak sönmesin diye... Özgür ve bağımsız bayrağımız, ufuklarımızda sonsuza kadar dalgalansın diye...

Günler sonra Rus ordusu komutanı gördüğü manzara karşısında dehşete düşer. Derhal telgraf başına geçer, ana karargâha aynen şöyle yazar: Onları teslim alamadım... Allahüekber Dağları’ndaki Türk müfrezesini esir alamadım. Bizden çok önce Allah’larına teslim olmuşlardı...

Bahar olup tarlalarına, bağlarına, bahçelerine giden köylüler; ağaç dallarından sarkan ana kuzularının cansız bedenleriyle karşılarırlar. Beyaz, kırmızı, mor çiçekler; dünyaya hayat veren tomurcuklar gibidirler. Nasıl olur da oraya tırmanmışlardır, şaşırırlar. Bilmezler, aralıkta yağan kar, ağaçların boyunu aştığından, cennet yolcuları yerden metrelerce yukarıdan düşmüşlerdir vatanlarının bağrına...

Tam 94 yıl geçti aradan... Orada ulusumuzun yüreğine gömülen genç bedenler bugün hâlâ 18’inde, 19’unda, taş çatlasa 20’sindeler. Destanlaşan öyküleri dilden dile okunur, uğruna can verdikleri ülkenin dört bir yanında:

Memleketim kar altında
Anama demeyin sakın
Tüfengi omzuma takın
Bu yüreği benden sökün
Yatamam toprak altında
Sarıkamış kar altında
Mehmedim karlar altında ...

 
Toplam blog
: 173
: 2173
Kayıt tarihi
: 03.10.07
 
 

1958 Trabzon doğumlu. Darüşşafaka Lisesi ve M.Ü. Siyasal Bilimler Fakültesi mezunu. Yazdığı kitapla..